Pazar 30 yazara e-posta atıp "Köşenizi biz yazalım" teklifini yapan çift

30 yazara e-posta atıp "Köşenizi biz yazalım" teklifini yapan çift

07.03.2004 - 00:00 | Son Güncellenme:

30 yazara e-posta atıp bazı günlerde köşe yazılarını onların yerine yazmayı teklif eden Pelin-Yılmaz Namlı çifti: "Emin Çölaşan'a 'İki-üç yazı ücretsiz olsun. Daha sonraki yazılar için konuşuruz' gibi bir şey diyecektik. Sonunda bizi takdir ederdi herhalde"

30 yazara e-posta atıp Köşenizi biz yazalım teklifini yapan çift






Gönderdikleri e-posta ile Emin Çölaşan'a, "Bunca yıldan beri bu mesleğin içindeyim, böyle ilginç bir işbirliği çağrısı almamıştım" dedirten bir çift Yılmaz ve Pelin Namlı. O kadar şaşırtıcı bir mektup yazmışlardı ki, bununla bir süre önce Çölaşan'ın Hürriyet gazetesindeki köşesine konuk oldular. Şöyle diyorlardı: "Size bu e-postayı yazma amacımız, adınıza köşe yazıları yazmak için size teklif vermektir. Malumunuz hasta olduğunuzda ya da başka bir problem meydana geldiğinde köşe yazısı yazmak mümkün olmayabilir. İşte bu durumlarda ben ve eşim emrinizdeyiz. Bu hizmetimizin karşılığını ise banka hesabımıza makale başına belli bir miktar yollamanız ile alabiliriz."
Çölaşan'ın yazısını okuyan başka köşe yazarları "Bu e-posta bize de geldi" diye yazınca ortaya çıktı ki, çift bunu bir meslek olarak kabul etmiş ve yaklaşık 30 köşe yazarına aynı teklifi yapmıştı. Aralarından Oktay Ekşi, çifte öfkelenerek "Bu köşe yazarlarına hakarettir" diye bir yanıt gönderirken, kimileri de bunu "ahlaksız teklif" olarak nitelendirmişti.
İzmir'de yaşayan Namlı çiftine bu teklifi ne düşünerek yaptıklarını sorduk.


Yılmaz Namlı: 30 yazara gönderdik. Olayı bir işbirliği olarak gördük. Her gün köşe yazısı yazmak bize çok manasız geliyor. Hastalandıklarında onların yerine yazabiliriz diye düşündük. Türkiye'de her köşe kapılmış durumda. Biz, genç insanlara şans verilmesi gerektiğini düşünüyoruz.


Y.N.: Gazetelere yazı gönderip bir şeyler beklemek bana pek de rasyonel gelmedi açıkçası. Sonuç alamayacağımızı düşündük ve farklı bir yöntem denemeye karar verdik.


Y.N.: İkimiz de yazarlığa ilgi duyuyoruz. Bir hayat görüşümüz var. Atatürkçü ve sosyal demokratız. İnternette forum sitelerine yazılar yazıyoruz sürekli. Bazı günlerde köşe yazarlarının yerine yazarız, böylece ek gelir elde ederiz diye düşündük.


Y.N.: Bunu yaklaşık 1,5 yıldır düşünüyordum. Yazıyı bir şablon olarak yazdım. Sonra isim kısmına, internette e-posta adresini bulduğum yazarların adlarını yazdım. İşyerimden, kendi Hotmail adresimden gönderdim. Biz bunu çok tartıp biçtik yapalım mı yapmayalım mı diye.


Y.N.: Mecburduk. Çaresizlikten bunu düşündük. Eşim Ege Üniversitesi'nde İletişim Fakültesi'nde okudu. Yıllardır işsiz. Ben kamu yönetimini bitirdim. Aslında Yıldız Teknik Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü'ndeydim ama maddi nedenlerle okulu bırakıp İzmir'e döndüm. Yazık oldu.

"Aslına bakarsanız pek seçici davranmayarak hata ettik"


Y.N.: Aslına bakarsanız pek seçici davranmayıp hata ettik. İnternette adresini bulduğum yazarların hepsine gönderdim. Mesela Emin Çölaşan'a, Bekir Coşkun'a, Oktay Ekşi'ye, Gila Benmayor'a, Hadi Özışık'a... Biz bunu bir proje olarak gördük.


Y.N.: Belki önce belli bir para karşılığı mesela Emin Çölaşan ya da başka bir yazarın yerine yazarız, o yazar da bizi beğenirse elimizden tutar bize bir köşe verilmesini sağlar diye düşündük. Zaten ilgi çekmeyi de başardık. Emin Çölaşan bizi aradı. "E-mailiniz çok ilginç geldi, yazabilir miyim?" dedi. Ben de izin verdim. Gençlerin işsizlik yüzünden son çare olarak buna başvurduğunu anlatacağını düşündük. Kimisi onun bizimle dalga geçtiğini söyledi. Kimisi de Türk insanının girişimcilikle bir şeyler yapabileceğinin ispatı olarak yazdığını düşündüler.


Y.N.: Evet buluyoruz. Ama Türkiye'de malum!


Y.N.: Oktay Ekşi bunu köşe yazarlarına bir hakaret olarak algıladığını, bunun okura da büyük saygısızlık olduğunu anlatan bir yanıt yazdı. Hadi Özışık teşekkür eden ama ihtiyacı olmadığını belirten bir yanıt verdi. Gila hanım "Başka yazarlara da gönderdiniz mi bunu?" diye mesaj gönderdi. Ben de "Evet" yanıtını gönderdim.

"Bir günlüğüne kendi adınızla bu köşede yazın diyebilirlerdi"


Y.N.: Bence değil. Bu insanlara şans veriliyorsa, bize neden verilmesin?
Pelin Namlı: Buna ahlaksız demeden önce altında yatan nedenleri araştırmak gerekir. Yargısız infaz yapmamak gerekir. Eşimin böyle bir girişimde bulunmasında birtakım nedenler var. "Biz sizin yerinize yazalım" demiyoruz ki. "Hasta olduğunuzda yerinizi bize verin" diyoruz. Acımasızca eleştirenler lütfen bunu artık anlasınlar. "Sizin yerinize geçip dolandırıcılık, sahtekarlık yapalım" demedik.


Y.N.: Orada böyle yazmış olabiliriz. Ama bir nevi açık bıraktık. Onlardan bize, "Benim yerime değil, bir gün sayfamda kendi adınızla yazın" diye bir teklif de gelebilirdi. İnkar etmiyoruz, paraya ihtiyacımız var.


Y.N.: Etik olmayabilir ama ben şunu tekrar ediyorum. Gençlerin başka bir şansı yok. Amacımız kötü değildi.


"Köşeyi biz yazacağız, yazar kendine uygun hale sokacak"

Y.N.: Biz yazardan bir teklif bekliyorduk. Gelseydi, "İki-üç yazı ücretsiz olsun. Daha sonraki yazılar için konuşuruz" gibi bir şey diyecektim. Çünkü baştan, atıyorum, 10 milyon ya da
100 milyon istenir. Bunun bir ölçüsü yok.


Y.N.: Pazarlık değil de, yazarın vicdanına bırakacaktık. Ama sürekli olarak ücretsiz yazmazdık tabii. Amacımız ileride köşe yazarı olmak olduğu için bu anlamda mesela Emin Çölaşan'la pazarlık yapmazdım. 5 milyon dese, 5 milyona yazardık. Bir ay, beş ay... Sonunda bizi takdir ederdi herhalde.


Y.N.: Elbette. İyi yazacağımıza ve ilgi çekeceğimize inanıyoruz. Biz de toplumu neden yönlendirmeyelim, doğruları göstermeyelim diye düşündük.


Y.N.: Öyle mi yazmışım? Öyle biliyorum. Çöleşan değil mi! Ama her gün okurum kendisinin yazılarını.

"Bir sürü işsiz genç var, onların durumuna dikkat çekmek istedim"

Y.N.: Ben şöyle düşündüm. Köşe yazarı mesela Kıbrıs konusuyla ilgili bir yazı isteyecek. Biz yazıp göndereceğiz. Yazar onda ufak tefek değişiklikler yaparak kendisine uyarlayacak.


Y.N.: Evet. Bir anlamda öyle çünkü.
P.N.: Bunu yapanlar olduğunu duymuştuk. Aşırı tepki gördük. Pek çok genç işsiz ve hiçbir şans tanınmıyor. Buna dikkat çekebilmeyi isterdim.


Y.N.: Ben yazardım. Eşim denetlerdi. Fikirlerini söylerdi. Birbirimizi denetleyerek yazabilirdik.


P.N.: Niye olayım! Bu bir girişimdir sonuçta. Çevremiz bizi suçladı, bizi eleştirdiler. Bir tek ona üzüldüm.