Pazar ABD elitinin Türk evsahibi

ABD elitinin Türk evsahibi

07.08.2001 - 00:00 | Son Güncellenme:

Washingtonın en gözde mekanlarından Citiesin sahibi Sahir Erozan iki yıl önce İstanbulda Chelsea Clintona refakat etmişti. Bu yıl da Bodrumda Watergate Skandalını ortaya çıkan Washington Post gazetesinin muhabirlerini ve yayın yönetmenini ağırladı

ABD elitinin Türk evsahibi

Sahir Erozanın adını ilk kez Clintonlar Türkiyeye geldiğinde "Chelsea Clintonı gezdiren Clintonların dostu Türk" olarak duyduk. Erozan, 23 yıldır Washingtonda yaşayan, 15 yıldır şehrin en gözde restoranı "Cities"i işleten, Amerikan politikasının kalbinin attığı şehirde, pek çok siyasetçinin, şov dünyası ünlülerini ve genç işadamının dostu olan gayet parlak bir Türk işadamı. Geçen hafta Bodruma gelen ve ABDnin en gözde gazetecilerinden oluşan ekibe de bir nevi o ev sahipliği yaptı. Grupta Watergate Skandalını ortaya çıkaran iki gazeteciden Bob Woodward ve gazetenin o dönemki editörü Ben Bradlee de vardı. İTÜde matematik mühendisliği okurken, annesinin o dönemin politik ortamında başına bir şey gelecek korkusuyla Washingtona gönderdiği Sahir Erozanınki ciddi bir başarı hikayesi. Öğrenciyken aynı zamanda garsonluk yaparak başlıyor işe. Ardından otel ve restoranlarda gitgide yükselerek ve sonunda 23 yaşındayken, borca batmış bir mekanı satın alarak kendi yerini açıyor. Ve bir daha başarısızlık yüzü görmüyor. 1985 haziranında Time dergisi, kapakta "Amerikanın Değişen Yüzü" olarak sunduğu göçmenler özel sayısında Sahir Erozana da yer ayırdı. Hatta yazının başlığı Erozanın söylediği "Amerika şimdi gidilecek yer, yapılacak şey" sözünden yola çıkarak "Şimdi Amerika Yapılacak Şey" oldu. Bu gelişinizde Bodrumda Watergate Skandalında Washington Postun başında olan Ben Bradleeyi de misafir ettiniz değil mi? Evet Ben Bradlee, Washington Postta çalışan karısı Sally Quinn ve skandalı ortaya çıkaranlardan Bob Woodward var o ekipte. Hem Benin sekseninci yaş gününü kutluyorlar hem de tatil yapıyorlar. 18 kişiler, pek çoğu ünlü Amerikalı gazeteci, bir kısmı yazar ve politik tarihçi. "Sultans of the Dance"i izlediler Efese gidip. Çok beğendiler. Orada benim Maça Kızı diye bir otelim var, orada bir parti yaptım onlara. Bradlee ile nasıl tanıştınız? Washingtonda. Jamie Rubin ve Christian Amanpour (James Rubin, Beyaz Saray Sözcüsü, Amanpour ise gazeteci ve evliler) arkadaşım. Ben birkaç yıl önce onlarla gelmişti, öyle tanıştık. Esas Katharine Grahamın (Washington Postun bu ay ölen sahibi) torunu arkadaşım. Geleceklerini o söyledi. Citiesde Grahamın torununun vaftiz töreni yapılmıştı. Özellikle Sally benim yer için çok güzel bir makale yazmıştı. Citiese "internet gurularının Mekkesi" diyorlar. Çünkü oraya benim bu tip arkadaşlarım geliyor. Biri AOLin kurucusu mesela. Onun da eskiden iki restoranı vardı. Onun gibi internetin önde gelen isimleri çok geliyor. Cities, hem yuppielerin, hem de genç politikacıların geldiği bir yer. Siz Beyaz Sarayda Clintonların verdiği milenyum yemeğine de katılmıştınız... Onlarla Clintonın ilk kampanyasından beri çalışıyorum. Ben de kayıtlı Demoktratım. Aynı zamanda Amerikan-Türk Konseyinin de yönetim kurulunda olduğum için iki tarafla da ilişkilerimi iyi tutuyorum. O gece 350 kişi falan vardı. Yarısı şov dünyasından, bir kısmı politikacı, bir kısmı da zengin işadamlarıydı. Ben hiçbir kategoriye girmeden oradayım tabii. Çünkü oraya gelen herkes birkaç yüz bin dolar veriyor. Ben de o paraların toplanması için yardım ediyorum. O gece Bono, Jack Nicholson falan vardı ama benim gözüm Sophia Lorenden başkasını görmedi. Sonunda onunla konuşmak için bir fırsat yarattım tabii. İnanılmaz güzeldi. Jack Nicholsonla da tanışmışsınız... Çok komik, eğlenceli bir karakter. O gece olaylar oldu orada zaten. Dedikodular falan. Grup seks dedikoduları... Valla her şeyi dediler. Ben görmedim tabii. Görseydim daha iyi olurdu ama görmedim maalesef. Herkes de Jack Nicholsona takıldı tabii. Çünkü onun girl friendi de (Lara Flynn Boyle) çok uçuk. Ama o gece biraz sönük kaldı. Clintonlar Türkiyeye geldiğinde siz Chelseayi de gezdirmiştiniz İstanbulda... Chelsea çok akıllı bir kız. Her ortama uyum sağlayabiliyor. Her konuda konuşabiliyorsunuz, çok sofistike. Çok hoş. İnanılmaz. Zekası ve bilgisi korkutucu aslında. Korkutuyor insanı. Hillary Clinton gibi herhalde... O da öyle ama Chelsea daha şanslı. Çünkü annesinden çok farklı yetişti. Tüm ülkelerin başkanlarıyla, özel uçaklarda gezdi. Dünyada olup biten her şeyi gördü. Her konuda bilgi sahibi. Hillary de çok "cool" ve sert bir kadın. Peki Bill Clinton? Zekası anormal derecede yüksek. Çok çabuk adapte olabilen, bukalemun gibi bir adam. Eminim ki ilk iki senesinde hatalar yapmıştır. Ama o skandalın dışında son altı senesinde bu kadar az hata yapan bir başkan belki de yok Amerikan tarihinde. Başarılarını zaman ve tarih gösterecek. Son altı yıl içinde hata yaptığı bir konuşma yok. O kadar çabuk öğrenebilen bir adam ki... Clinton konuşma delisi. Bush 10 günde bir konuşma yapıyor, Clinton 10 günde 100 konuşma yapıyor; hatasız. Bushun yönetime gelmesinden sonra yabancılarda bir rahatsızlık oldu mu? Bushun biraz karışık bir politıkası var. Şu an dedikleriyle seçim zamanında dedikleri arasında çok fark var. Gelirken insanları ayırmayacağım, birleştireceğim diyordu. Şu anki politikası bambaşka. Tamamen sağ, din ve işadamları üzerine kurulu. Bu kadarı beklenmiyordu. Ünlüler ve politikacılar Citiesde Cities ne zaman açıldı? 15 yıl oldu. Washington çok transit bir yer. Bütün şehrin nüfusu 450 bin kişi zaten. Benim 20 yılda tanıdığım insan 4-5 bin kişi. Öyle tuttu aslında. Politikayı sevdiğim için her şey birbirini izledi. Art arda insanlarla tanıştım. Başka kimler geliyor? Politikacılar da aktörler de geliyor. Kevin Spacey, Kevin Costner, Mick Jagger, Jack Nicholson... Geçenlerde *NSync de geldi. Üstte Prive diye bir yerimiz var. Politikacılar daha çok oraya geliyorlar. Pahalı bir yer olmalı... Yemekte değil ama içkilerde en pahalı yer. Nasıl bir mutfağı var? Her yıl dünyanın başka bir yerinin mutfağını yapıyoruz. "Cities / Şehirler" ismi de oradan geliyor. Eskiden dekoru da değiştirirdik. Şu anda hangi şehir konseptini uyguluyorsunuz? Milenyum diye, tüm dünyayı kapsayan "New World" konsepti var. Ahçınız nereli? Ahçım Ermeni asıllı. Bazen konuk ahçılar getiriyorum ama çok değil. Yeni bir yer açacak mısınız? Daha önce New Yorkta falan açmayı denedim ama iyi yürümesi için işin başında durmalısınız. Vazgeçtim. Şimdi Bodrumdaki Maça Kızı Otelini büyütüp lüks ve enteresan bir şato haline getirmek istiyorum. İstanbulda hangi mekanları beğendiniz? Bu yaz NuTerasla, Buz Safranı sevdim.