Pazar "Açmıyor, örtmeye çalışıyorum"

"Açmıyor, örtmeye çalışıyorum"

08.02.1998 - 00:00 | Son Güncellenme:

"Açmıyor, örtmeye çalışıyorum"

Açmıyor, örtmeye çalışıyorum
8-14 Şubat 1998
Ceyhun CANBAZOĞLU

Neden bütün sanatçılar Erol Atar'ın önünde soyunmak için kuyruğa giriyor? Atar, müşterilerine ne tavsiye ediyor da dinleyen şöhret, dinlemeyen yok oluyor? Sorduk, sözünü sakınmadan cevap verdi.


* Sanatçılar arasında yaygın bir inanç var. Erol Atar fotoğraflarını çektiğinde ünün kolay geleceğini düşünüyorlar. Bu nereden kaynaklanıyor?
Bir dostum insanlara büyü yapıp yapmadığımı sordu. Tabii ki sihirbaz değilim. Sadece müşteri konusunda seçiciyim. Dostumun bir yakını kasetçiye gitmiş. Kaset satan kişi, üzerinde Stüdyo Erol yazan albümleri gönül rahatlığıyla alabileceğini söylemiş. Tabii bu değerlendirme o kasetçi arkadaşın. Aslı şu: Üstüne Erol Atar yazılan bir kaset, önemsenmiştir, iyi eserler alınmıştır, büyük prodüksiyon yapılmıştır. Erol Atar da o sanatçı için okey demiştir. Kısacıktan söylemiş o kasetçi arkadaş. Bu konuda gerçekten çok seçiciyim. Örneğin popçularla çalışmam. Ajda Pekkan'ın Elenor plak şirketiyle mukavelesinin üçüncü maddesi; fotoğraflarının sınırsız bir şekilde Erol Atar'da çekilebilmesi. Birçok plakçının sanatçılarıyla mukavelesinde ismimi görebilirsiniz.

* Son zamanlarda özellikle Şamdan dergisine çektiğiniz resimlerle olay yaratıyorsunuz. Çekimler nasıl geçiyor?
Çekimlerde sanatçılara sert muamele yaparım. Birazcık arkadaşça davrandığınızda disiplin elden gidiyor. Çünkü sanatçı çekerken iş sadece yüzle bitmiyor. Göğsü, ayağı, bacağı... Sanatçı gelmeden önce saçının, vücudunun temizliğini yapmasını söylüyorum. Karşıma alıp bakıyorum ve notlar tutuyorum. Göğüs kenarlarında çatlak, bacaklarda selülit varsa örtülecek! Ben muhabir arkadaşlar gibi açmak yerine, örtmeye çalışıyorum. Sanatçılar bağırıp çağırmam yüzünden yakınıyorlar. Ben onun zamparası değilim ki karşısında yılışıklık yapayım. İş yapıyoruz. Bu onun promosyonu. Basında fotoğrafları çıktığında yövmiyesi artıyor, ekstrası çoğalıyor.

* Prodüksiyonlarınızda kullanılan dekor, giysi ve aksesuvarlar modayla her zaman örtüşüyor. Trendleri takip eder misiniz?
Kesinlikle. Özellikle bulunduğum her ortamda TV'nin açık olmasını isterim. Arada bakar, bir şey görürüm. Geçtiğimiz günlerde Ayşe Özgün'ün programında birçok kadının leopar deseni kullandığını gördüm. Daha önce Seren Serengil'i aramış, leopar moda demiştim. Demek ki haklıymışım. Yatak örtüsü takımını getirdi. Dışarıdan kumaş almaya gerek kalmadı. En çok kadınlar dergilerin resimlerine bakıyor. Röfleli saçların arasına toka takmanın moda olup olmadığını yaptığımız prodüksiyonun ardından soranlar oluyor.

* Yarattığınız kadın imajları, fanteziniz gibi...
Tabii. Onlar benim tatlı fantezilerim. Gideri bu. Erkeklerin kafasında görmek istedikleri bu. Erkek daha fazla et görmek ister. Ben soft yapıyorum. Görsel olarak insanlar neden hoşlanırlarsa, onu vermeye çalışıyorum. Bu işe bakan kadın, erkek ve çocuk yapılan işi beğenebilmeli.

* Verdiğiniz imajı terk edip, sizi sinirlendirenler oldu mu?
Biri Yıldız Tilbe'dir. Çok hoş fotoğraflarla halka sundum. Ben her zaman bakımlı olamam dedi ve çamaşırcı gibi çıktı tekrar halkın önüne. Kendisi hiçbir şey olmadı. Bu işi yapıyorsanız, bakımlı olmayı bir kenara itemezsiniz. Şık olacaksınız. Muazzez Ersoy seyircisini önemsediğini söyledi. Doğrusu bu. Emel Sayın'ı makyajsız görebildiniz mi? Hem star hem ev kadını olmak yok. Stüdyoma Binnaz Avcı geldiğinde, her zamanki gibi aynı fizik, aynı saçla fotoğraf çektirdiğinde bir şey olmayacağını söyledim. Önerilerim saçının şeklini değiştirmesi, kısa kestirmesi, bugüne kadar göstermediği güzel vücudunu hoş, şık bir ortamda, Antalya'da palmiyelerin altında açması şeklinde oldu. Sonra uzun süre konuşuldu.
İçinde bulunduğumuz piyasadaki bazı isimler için bu bir savaş. Silahı, kalkanı; kişiliği, yetenekleri, şıklığı ve vücudu. Vatan millet için bu iş yapılmaz ki. Saçını boyatıyor, fotoğrafını çektiyor. Bir anlamda iş kuruyor. Eskiden Playboy, Playmen çıkartıyorduk. İzmir'den, Ankara'dan, Eskişehir'den gelmiş kızlar soyunup, resim çektirip tekrar evlerine oturmaya dönüyorlardı. Ne soyunuyorsun o zaman aptal. Bir de mahallede adama soyundu derler. Gayen ne? Soyduklarımın içinde Seda Sayan, Harika Avcı, Sibel Can bir yerlere geldiler. Playmen'in kızları bunlar. Hırsları vardı. Öbür salak gitti evinde oturdu. Kafasını kullananlar bu şekilde birçok kapıyı açtı.

* Sanatçılarla mı çalışmak daha kolay, yoksa politikacılarla mı?
Politikacı güven veren, halkını kucaklayan, şimşek gibi bakan bir fotoğraf istiyor. Politikacı çekmek zor değil. Bana gelene kadar yerine oturmuş ve kitlesinin simgesi olmuş zaten... Ben bu isimlerin fotoğraflarına sadece nüans veriyorum.