Pazar Akıllı kentler denklemi

Akıllı kentler denklemi

12.03.2023 - 03:00 | Son Güncellenme:

Akıllı şehirlerde park cezası yazan, bilet kesen, çöpleri toplayan, toplu taşıma araçlarını kullanan insanlara yer yok. Aslında daha şimdiden ülkemizde kent hayatında pek çok şeyi insana temas etmeden gerçekleştiriyoruz.

Akıllı kentler denklemi

Gözlerinizi açar açmaz panikle saatinize baktınız. 08.00! Sabahki toplantınıza sadece bir saat kalmış. Jet hızıyla hazırlanıp evden kendinizi dışarı atıyorsunuz. Gece klimayı kapatmayı unuttuğunuz için her yeriniz tutulmuş olsa da koşar adımlarla metro durağına ilerlemeye gayret ediyorsunuz. Tam yetiştim derken sebebi belli olmayan bir arıza yüzünden bütün seferler iptal olmasın mı! En yakın otobüs durağına koşmaya başlıyorsunuz. Neyse ki sıkış tepiş de olsa son anda otobüsü yakaladınız. Patrona bahane olarak ne söyleyeceğinizi düşünürken ani bir frenle sarsılıyorsunuz. Trafik kilit, kesin bir kaza var. Artık toplantının ikinci yarısına dahi yetişmeniz mümkün değil. Yenilgiyi kabullenip ilk durakta iniyorsunuz. Yapacak bir şey yok diye içinizden hayıflanarak bir kafede oturuyorsunuz. Kahve almak için sıraya girdiğinizde telefonda stresli bir ses tonuyla trafikten ötürü randevusunu ertelemeye uğraşan biriyle karşılaşıyorsunuz. “Bu şehirde ne zaman ne olacağı hiç belli olmuyor değil mi” diye lafa giriyorsunuz. İşte 20 senelik eşinizle tanışma hikayeniz...

Haberin Devamı

Yukarıdaki kurgunun ‘akıllı’ bir kentte gerçekleşmesi neredeyse imkansız. Hayatımıza akıllı telefonların girmesiyle artık dünya giderek her konuda ileri teknolojiden istifade ettiği bir çağa adım atmış vaziyette. Son yıllarda kentlerin de akıllı hale getirilmesi, akıllı şekilde planlanarak yeni kentlerin kurulması yönünde çalışmalar hız kesmeden ilerliyor. Her şeyin kusursuz bir şekilde saat gibi işlediği bir kent ilk bakışta oldukça cazip gelebilir ancak insan faktörünü giderek denklemden çıkaran bu yeni yaşam tarzına kuşkuyla bakanlar da var.

Dünyanın en akıllı 7 kenti

İsviçre bazlı Institute For Management Development (IMD) ile Singapur Üniversitesi’nin ortak çalışması sonucu 2021 yılında bir akıllı kentler sıralaması yapılıyor. 118 kentin bulunduğu listenin zirvesinde Singapur yer alırken, Ankara 55., İstanbul ise 94. sırada. Earth.org’un 2023 yılı sıralaması ise şu şekilde:

Haberin Devamı

1 Singapur 2 Helsinki 3 Zürih 4 Oslo 5 Amsterdam 6 New York 7 Seul.

Sıralama trafik sinyalizasyonları, akıllı telefon uygulamaları, altyapılarda yapay zeka gibi ileri teknolojiden faydalanma ve kent halkının dijital okur yazarlığı baz alınarak yapılmış.

‘Büyük Birader’ cebimizde

Akıllı kentlere karşı duyulan en büyük kaygı özel hayatın gizliliğinin tamamen kaybolması. George Orwell’in 1984 adlı romanında literatüre kattığı ‘büyük birader’ kavramı artık sadece kameralarla izlenmeyi değil neredeyse her an yanımızda taşıdığımız akıllı telefonlarımızdan takip edilmeyi sembolize ediyor. Gizlilik konusundaki bu kaygılar yeni değil ancak akıllı kentlerdeki misal trafik akışı, toplu taşıma seferlerinin sıklığı gibi konuları yapay zekanın en verimli şekilde hesaplaması için her birimizin hareket modellerinin çıkarılması gerekiyor. İngiltere Parlamentosu tarafından 2021 yılında yayınlanan Akıllı Kentler Raporu’nda akıllı kentlerin yönetiminde teknoloji şirketlerinin elinde bulunan gücün temelde bir demokrasi sorunu yarattığı vurgulanıyor.

Akıllı kentler denklemi

Doğal çözümler üretmek mümkün

Son teknoloji ile tabiatın kendisinin bize sunduğu imkanları akıllı bir şekilde harmanlamak da mümkün. Örneğin pahalı altyapı sistemleri, akıllı borular yapmak yerine yağmur suyunu emerek sel riskini ortadan kaldıran ‘sünger kentler’ inşa etme projeleri Çin’de hayata geçirilmiş durumda. Benzer bir şekilde Kopenhag’da sele önlem olarak yeni ve pahalı kanalizasyon altyapısı oluşturmaktan ziyade göl şeklini alacak yeni parklar düzenleniyor. Yüksek maliyetli, akıllı atık arıtma tesisleri yerine balıkların bir arıtma aracı olarak kullanıldığı Hindistan’ın Kolkata kentinde yıllık 22 milyon dolarlık bir kâr elde ediliyor. Eskiden en azından iki adım atarak gittiğimiz yerlere artık akıllı telefonlarımızı kullanarak elektrikli sukuterlerle gidiyoruz. Yürüme alışkanlığımızı tekrardan kazanarak hem genel olarak toplum sağlığına hem de çevreye olumlu etkide bulunmamız mümkün. Kısacası bazen geriye gitmek ileri gitmek anlamını taşıyabiliyor. Düşünün artık cep telefonlarımızla neredeyse çorba pişirecek teknolojiye ulaştık ama hangimiz bir hafta şarjı bitmeyen, beşinci kattan düşse bile ‘burnu kanamayacak’ eski telefonlarımızı özlemiyoruz?...