Altıncı duyuyu çağıran sofralar

“Gastronomide Geleceğin Tasarımları” başlığıyla yapılan İstanbul lansmanının ev sahipliğini Ebru Baybara ile birlikte yapan SEKSENDOKUZ’un kurucu ortağı mimar Ayşe Çetin, Zamarot 1890’ın mimari kurgusuyla ilgili bilgi verirken çıkış noktalarının eşsiz Mardin taşı ve taş işlemeciliği olduğunu söylüyor. Mardin’de birbirinden farklı inanç ve kültürlerin barış içinde yaşamalarından esinlenmiş ve çalışırken büyük şölen sofralarını düşünmüşler birlikte.

Doğu Akdeniz  mutfağı 

Ebru Baybara, “Zamarot 1890, toprağa, topluma, geleneğe ve geleceğe katmayı arzu ettiğim bir değer” diyor ve farklılaşmak gerektiğini vurguluyor. Bu farklılığın en güzel tarifini veriyor: “6’ncı duyu ve deneyim. Zamarot 1890’a gidecek olan kişi, görecek, kokusunu alacak, müziğini işitecek, tadına varacak, dokunacak ve tüm bunları mekânın dokusu ve tasarımıyla bir arada yaşayacak.”

Zamarot 1890’ın konsepti, et ve zeytinyağlı ağırlıklı Doğu Akdeniz mutfağına dayanıyor. Aynı zamanda vegan ve glütensiz seçenekler de olacak. Yine Ebru Baybara tarafından hayata kazandırılan ata tohumu sorgül buğdayı, Türkiye’de ilk kez bir restoranın menüsünde yer alacak. Her şey sıfır atık kurgusunda planlanmış. Mesela Derik’ten zeytin ve zeytinyağı sofraya gelirken posası şemim sabunlarının üretimi için kullanılacak. Böylece zeytin sıfır atık uygulamasıyla tüketilecek. Restoranda yemek yenilen alanın camekânla ayrılmış bölümünde sabun üretimi canlı olarak izlenebilecek. Konsept, her detayın mekânla bütünleşmesi üzerine kurgulanmış. En önemlisi de Türk gastronomisinde kooperatif modelini hayata geçiren ilk restoran olma özelliğini de taşıyor.