Pazar “Ankara’yı seçtim çünkü bana uğurlu geliyor”

“Ankara’yı seçtim çünkü bana uğurlu geliyor”

25.09.2011 - 02:30 | Son Güncellenme:

Dokuz yıldır NBA’de basketbol oynayan Mehmet Okur, ülkedeki lokavt nedeniyle Türk Telekom’a transfer oldu. Sezonu hem ona uğurlu gelen hem de ABD’de yaşadığı Utah şehrine benzeyen Ankara’da geçirecek

“Ankara’yı seçtim çünkü bana uğurlu geliyor”

A merikan profesyonel basketbol ligi NBA takımı Utah Jazz’da forma giyen Mehmet Okur, ligin lokavt nedeniyle duraklatılması üzerine Türkiye’ye döndü ve Türk Telekom’la anlaştı. Birkaç yıldır üst üste sakatlıklar geçiren, bu dönemler milli takımın turnuvalarıyla çakıştığı zamanlarda da eleştirilen basketbolcuyu Ankara’daki evinde ziyaret ettik. İki yıl gibi uzun bir aranın ardından hayatta ailesinden sonra en çok sevdiği şeye, yani basketbol topuna kavuşan Okur çok mutlu. Sakin ve sessiz atmosferiyle Utah’a benzettiği Ankara’da kendine yeni bir hayat kurmaya hazırlanıyor. Tabii bu “yeni hayat”ın ne kadar süreceği meçhul çünkü Okur’un ABD’deki anlaşması sürüyor, lig başladığı an geri dönmek zorunda.

“Ankara’yı seçtim çünkü bana uğurlu geliyor”

Haberin Devamı

* Herkesin dilinde NBA’deki ‘lokavt’ var. İşin mağduru olarak sizden dinleyelim.

NBA’de oyuncular ve takım sahipleri arasında yaşanan bir anlaşmazlıktan ötürü lig durdu. Takım sahipleri uzun vadeli kontrat yapmak istemiyorlar ve bütçeler arasında dengesizlikler var. Kimi 100 milyon dolar ayırabilirken kimi 60 milyon dolarda kalıyor. Bir de NBA gelirlerinin dağılımını yeniden düzenleme isteği var. Takımlar daha fazla pay almak istiyor. Oyuncular karşı çıkıyor. En kötü olan, ne zaman biteceğini bilmiyor olmamız.

* Bu durum oyuncuyu nasıl etkiliyor?

Bir kere paranızı alamıyorsunuz ve faturalarınız gelmeye devam ediyor. İkincisi çok yoğun bir tempoya alışık olan vücudunuzun bütün dengesi bozuluyor. Hazırlık döneminde belli bir antrenmanınız vardır, o süreye göre ayarlanmıştır. Belirsizlik antrenmanı da alt üst ediyor. Sonuçta bu durumun ne zaman biteceği belli değil. Bir ay sonra da geri dönebiliriz, beş ay sonra da. Hatta bu sene NBA ligi oynanmayabilir. Bu manevi açıdan sıkıcı bir hal. Bu yüzden sürekli telefondayız, Amerika ile ve menajerlerimizle görüşüyoruz. Ben yine en şanslılardan biriyim. Türk Telekom ile anlaştım.

* Bu dönem başka liglere de geçişler oldu. Bazı oyuncular Avrupa liglerine gitti. Siz neden bunu tercih etmediniz?

Çok teklif geldi ama Türkiye’yi özlediğim için bunu tercih ettim. Ankara’yı da özellikle istedim. Burası bana uğurlu geliyor. Burada oynadığım tüm maçlarda çok iyi performans sergilemişimdir.

* Uzun bir sakatlık döneminden çıktınız. Buraya gelme kararınız bu açıdan riskli değil mi? Hâlâ Utah Jazz ile anlaşmanız var. Size “Gitme, sakatlanabilirsin” demediler mi?

Evet, büyük risk ama basketbolu o kadar özledim ki göze aldım. Türk Telekom da bana bu konuda destek oldu. Sigortamı yaptırıp geldim. İki sene basketbol oynamadım, zamanım fizik tedaviyle geçti. Şimdi yeniden topu elime aldım. Şu an performansımın yüzde 100’ünü sergileyemem ama her gün yaklaşıyorum. Evet, sakatlanabilirim ama bu risk sporcuysanız her zaman var.

“Tam performanslı bir Mehmet Okur belki bazı şeyleri değiştirebilirdi”

* Sakatlığınız yüzünden milli takıma da katılamadınız. Son yıllarda sıkça duyduğumuz eleştiriler yeniden yükseldi. “Kendini Utah’a saklıyor, risk almak istemiyor” denildi...


Bu haberler beni çok üzdü çünkü 14 yaşından beri milli sporcuyum. Basketbol oynamak hayatta en sevdiğim iş, neden ülkemi temsil etmek istemeyeyim? Dünya Şampiyonası’na katılacağımız dönem ayak tendonum koptu. Tam ayağım iyileşti derken belimde sakatlık meydana geldi ve Avrupa Şampiyonası’nı kaçırdım. Bazen çok isteyince olmuyor demek ki.

*Türk basketbol seyircisi de bu yazılanlardan epey etkilendi. Şimdi Türk Telekom maçlarına çıktığınızda bu konuyla ilgili tezahüratlar olursa ne hissedeceksiniz?

Türk izleyicisinden destek bekliyorum, buna ihtiyacım var. Sonuçta bu bir sakatlık ve pat diye geçmiyor. Yavaş yavaş geri dönebiliyorsunuz. Ben Türk Telekom’da olduğum sürece elimden geleni yapacağım, antrenman ve maç eksiğim var. Bu tabii ki fark edilecektir ama yavaş yavaş eski halime döneceğimi biliyorum. Geçmişte sakatlıkların üzerine gittiğim ve bu yüzden haftalar, aylar kaybettiğim oldu. Artık daha sakin hareket ediyorum. Hedefim önümüzdeki haftalarda hazırlıklarımı tamamlayıp Ankara seyircisinin karşısına yüzde 100 performansımla çıkabilmek.

* Son turnuvada 12 Dev Adam’ı nasıl buldunuz? “Ben olsam böyle olmazdı” dediğiniz maçlar var mı?

Bence kötü basketbol oynamadık. Arada “Ben de olsaydım keşke” dediğim oldu. Tam performansını sergileyen bir Mehmet Okur bir şeyleri değiştirebilirdi belki. Ama işe şuradan bakmak lazım: Şampiyon olan İspanya’yı yenen tek takım bizdik.

“Dünyanın neresine gitsek Utah’ı özlüyoruz”

* Biraz ailenizden bahsedelim. Amerika’da birlikte yapmaktan en zevk aldığınız şey neydi?

Mehmet Okur: Golf oynamak beni rahatlatıyor. Boş zamanlarımda stresten uzaklaşmak için golf oynadım. Ayrıca ailemle sahile inmek, parkta çocuklarla vakit geçirmek ve sinemaya gitmek diyebilirim.
Yeliz Okur: Biz biraz evcimeniz galiba, hatta hafif asosyaliz de. Birlikte olalım, çekirdek aile şeklinde vakit geçirelim bize yeter. Evden çıkmamıza gerek bile yok.

* Utah nasıl bir yer?

Mehmet O.: Ankara, Bursa gibi dağların eteğinde sakin sessiz bir yer. İnsanların yüzde 80’i sevmez orayı. “Çok sıkıcı” derler ama tam bana göre. Bu bölgede Mormonlar yaşıyor. Enteresan insanlar. Hep aileleriyle vakit geçirirler, pazar günleri sokağa çıkmazlar, kiliseye giderler, kafein kullanmazlar, dışarıda yemek yemezler.
Yeliz O.: Kimse kimseye gözünü dikip bakmaz. Evinin kapısını açık unutsan kimse girmez. İnanılmaz güvenli. Biz Mehmet’le kalabalığı pek sevmiyoruz. O yüzden tam bize göre. Hatta dünyanın neresine gidersek gidelim Utah’ı özlüyoruz.
Mehmet O.: Ankara da Utah’a benziyor. Anlayacağınız İstanbul, New York, Los Angeles gibi fazla hareketli şehirler bize göre değil.

Haberin Devamı

“Dokuz senedir her öğlen makarna, salata, tavuk yer”

Haberin Devamı

* Maçlara da ailecek gidiyorsunuz. Bir uğurunuz var mı?

Haberin Devamı

Mehmet O.: Tüm maçlarıma gelmeye çalışırlar. Ben zaten her maçtan önce eşimi ararım. Şans dileğini alırım. Çocuklarla konuşurum. Maça çıkınca da sol elimdeki MY dövmesini öperim. Bu dövmeyi sekiz yıl önce yaptırdım. Mehmet ve Yeliz’in baş harfleri. Marş okuduktan sonra da elimi kalbimin üzerine üç kez vururum. Çocuklarım ve karıma selamımı veririm.

* Siz de bu sırada ağlıyor oluyorsunuz herhalde...

Mehmet O.: Artık alıştı, ağlamıyor.
Yeliz O.: Şimdi de gözlerim doluyor. Duygulanıyorum. Mehmet çok prensiplidir. Değişmez kuralları vardır. Bu anlattıklarının dışında her maç günü aynı saatte kalkar, kahvaltısını yapar. Ardından şut antremanına gider. Öğle yemeğinde de hep makarna, salata ve tavuk yer. Dokuz senedir böyle. Yemek sonrasında iki saat uyur.
O uyku bir saat 45 dakika olmaz. İlla iki saat olacak.
Mehmet O.: Aradaki
o 15 dakika performansıma etki ediyor inanın ki.