Pazar Aşk mektupları

Aşk mektupları

11.08.2002 - 00:00 | Son Güncellenme:

Aşk mektupları

Aşk mektupları



Aşk mektupları


Her şey müthiş bir hızla gelişmedi mi? Bir meclis gününde ümitsizlik çukurundan ümide... Tembellikten gayrete... Tevekkülden her şeyi baştan düşünebilmeye geçmedik mi? "Sabreden derviş" konumundan "beklenen Derviş" günlerine zıplamadık mı? Ama her şey billurlaşmadı... Seçim kanunu değişmeden seçime gidiyoruz. Aman hemen hayallere yelken açma, dur bekle diyorum, kendime... Düş kırıklığına uğramaktan korkarak... Ama elimde değil, kendimi ne kadar durdursam da ince ve titrek kafalarını usulca çıkartmaya çabalayan ümit filizleri var içimde... Yani artık "Şunu yazarsam başıma neler gelir," diye düşünmek yok mu? Yani, "Haklarını isteyebilen birer yurttaş mı olacağız?" Karanlık bir nehir gibi altan alta akan "işkence iddiaları bizi ürpertmiyecek mi artık?" Şu enflasyonu düşünüp durmayacak mıyız? Vergilerle sık boğaz edilme korkusu da mı yok? Her sabah hayatımızı yeniden kurtarmak zorunda hissetmeden mi yaşayacağız?
Peki, bütün korkular kalkacak olursa, günümüzü nasıl yaşarız acaba? Korkmadan yaşamayı becerebilecek miyiz? Hemen aklıma gelmiyor ne yapacağım? Tıpkı yıllar sonra hapisten salıverildiğinde koca kapının ağzında şaşkın bakınan mahpus gibi... Sonra ılık bir anı yokluyor içimi... Sanki bir aşinalık... Aşk gibi... Nietzsche’nin dediği gibi: "Doğru, severiz biz hayatı! Ama yaşamaya alışmış olduğumuzdan değil, sevmeye alışmış olduğumuzdan..." Hah, tamam, aşk mektupları yazarız birbirimize diyorum... Hemen... Beklemeden... Bir düşünün yazmış olduğunuz son aşk mektubunu... Nasıl ilanı aşk ettiğinizi, kalbinizin gücünü nasıl ispata çalıştığınızı, sevgilinize duyduğunuz özlemi, birlikteliğinizin hatıralarını, "daima seninim" diye biten sözlerinizi... Yüzlerce yıllık romans kültüründen kaynaklandırdığım aşk mektuplarının rengarenk estetiği içinde küçük bir gezinti yapmaya buyur ola bu kez de...

1 Viyana’da tanıştığı ve iki yıl aşk yaşadığı Milena Jesenska’ya yazdığı aşk mektubunun bir bölümünde "Dün gece sizi gördüm düşümde. Teferruatı anımsamıyorum, hatırladığım yegane şey, birbirimizin içinde eridiğimiz ve ağladığımız. Ben sizdim, siz de ben..." diyen yazar kim? Siz de eriyerek kestirebilir misiniz?
a. Ece Ayhan
b. Franz Kafka
c. Goethe
d. Milan Kundera

2 Beethoven ölümünden sonra çekmecesinden çıkan "Ölümsüz Sevgiliye" başlıklı şu satırları kime yazmıştı acep? "Sakin olun; beni sevin. Bugün... Dün... Ne göz yaşartıcı bir özlem size duyduğum."
a. Karısına
b. Zarif baş kemancısına
c. Kulak doktoruna
d. Bilinmiyor

3 "Sen yanımda olmadığında sanki ben tam olarak kendim değilmişim gibi geliyor bana. Oturursam yürümek istiyorum, yürüyorsam eve dönmeye can atıyorum, eğleniyorsam çalışmak istiyorum, çalışmıyorsam huzursuz oluyorum ve yatmaya gittiğimde yaşadığım günden hoşnut olmuyorum." "Sevgili Pisiciğim," diye hitap ettiği sevgilisi Mileva’ya bu satırları yazan alim kimdi?
a. Charles Darwin
b. Stephen Hawking
c. Sigmund Freud
d. Albert Einstein

4 Aşkta şüphecilik olur mu? Olur. Gerçekçilik? Eh, o da olur. Aşağıdaki satırlar kimin acep? 1872 ve 1970 arasında yaşamış (Şüpheciliği onu uzun yaşatmış zahir, 98 yaşında öldü) ünlü bir İngiliz tarafından sevgilisi Ottoline Morell’e yazılmış...
"Seni sevdiğimi sana söylediğimde anladım ancak... Önce, ‘Aman Allah’ım neler söylüyorum ben,’ dedim... İşte o zaman anladım seni sevdiğimin gerçek olduğunu."
a. İngiltere krallığından feragat eden delikanlı kral II. Edward
b. Aşıkların ve ihanetlerin yol göstericisi büyük Shakespeare
c. Diana’sının kıymetini bilmeyen Prens Charles
d. Filozof ve matematikçi Bertrand Russell

Aşk mektupları
5 İngilizleri soğuk nevale bilirdik. Oysa bakın, nasıl yanılmışım. 1833 ve 1897 arasında yaşamış bu İngiliz dahisi bakın ne demiş mektubunda sevgilisi Ellen Terry’ye.
"Seni ruh dolusu, vücut dolusu seviyorum. Düzenli ve düzensiz şekilde aşığım sana. Bir kadının sevilebileceği her şekilde."
a. "Büyük Umutlar"ın yazarı Charles Dickens
b. "Dorian Gray’in Portresi"nin yazarı büyük aşık Oscar Wilde
c. "Lord Jim"in yazarı aslen Polonyalı İngiliz yazar Joseph Conrad
d. "My Fair Ladyönin yazarı George Bernard Shaw

6 Aşağıda duyacağınız sözler, inanın veya inanmayın, dünyaya hükmetmiş koskoca bir imparatorun kaleminden çıkmış. Josephine adlı sevgilisine. Kim bu muktedir?
"... Yalvarırım birkaç hatanı göreyim... Yalvarırım, daha az güzel görün... Daha az zarif... Daha az nazik... Daha az iyi ol..."
a. Kanuni Sultan Süleyman
b. Napolyon Bonapart
c. Germen imparatoru II. Joseph
d. Büyük İskender

7 Bu mektubu Simone adlı bir yazmış. Kime yazdığını söylersem hemen bilirsiniz. Onun için yanıtı mektuptan çıkarın. Çifte kumruları kestirebilecek misiniz?
"Sevgilim, hiç bir zaman Les Vikings’deki gecemiz kadar aşkını böyle güçlü hissetmemiştim. Yazılarımı rahat yazabilen bir yazar olsaydım seni ne kadar çok sevdiğimi ve ne kadar mutlu olduğumu sayfalar sayfalar dolusu döktürüp gönderirdim. Ama diyorum ki hiç olmazsa o da benim gibi hissetti, öyle değil mi, benim küçük adamım. Yüz adet buse gönderiyorum. Hepsi aynı mesajla dolu."
a. Simone Signoret’den Yves Montand’a
b. Balerin Simone Kirsten’den balet Nureyev’e
c. Simone de Beauvoir’dan Jean Paul Sartre’a
d. Simone Schwartz-Bart’tan André Schwartz-Bart’a

8 Aşkın sağı solu var mı? Yazdığı olağanüstü romantik aşk mektuplarıyla bilinen bir Alman kadın devrimci vardı. 1870 ve 1919 arasında yaşadı. Bir ayaklanmada yakalanarak kurşuna dizildi ve cesedi bir kanala atıldı. Mektupları bir kitap olarak basıldı, 1987’de filmi yapıldı. Kestirebilecek misiniz kimdi?
a. Anna Karenina
b. Alexandra Kollontai
c. Rosa Luxembourg
d. Anais Nin

9 "Hamidin sana kurban ola. Sana bend olmuş bir kulunum. Sana teslimim. Bu gece gel. Niyazımdır. Vallahi sebebi illetim ve belki fevtim (hastalık ve ölüm sebebi) olursun. Ayağın altına yüzüm, gözüm sürerek rica ederim. Kendimi zapt edemiyorum..." İşte abartılmış vaatlerle tutuşturulmuş bir mektup örneği... Mektupta kim kimin için kurban oluyor dersiniz?
a. Şair Abdülhak Hamit, Matmazel Eleni için
b. Eski milletvekillerinden Hamido, manikürcü Zeynep için
c. Güreşçi Hamit Kaplan, Benli Belkıs için
d. Sultan I. Abdülhamid, Ruhşah Kadın için

10 Oh, ne kadar masum bir şey aşık olmak. "Neden sana acı çektiriyorum, sevgilim? Neden hep, ya sana acı çektirmek, ya da kendi kendimi aldatmakla geçiyor günler? Biz birbirimizin hiçbir şeyi olmayacaktık; ama her şey olduk. Şu var ki ben, herşeyi olduğu gibi görüyor ve bunun için de çığrımdan çıkıyorum. İyi uyu meleğim ve uyan! Seni artık görmeyeceğim, yalnız biliyorsun ya ben kalbimi ah, hepsi saçma, ne söylesem hepsi boş..." Bu acıyı sevgili Frau von Stein’a dillendiren kim?
a. Hegel
b. Marx
c. Goethe
d. Von Braun

Yanıtlar: 1) b, 2) d, 3) d, 4) d, 5) d, 6) b, 7) c, 8) c, 9) d, 10) c