Pazar “Aşk varsa bir şans daha verilmeli”

“Aşk varsa bir şans daha verilmeli”

22.03.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:

“Ayrılsak da Beraberiz” yeniden çekiliyor. Başrollerde Algı Eke ve Mete Horozoğlu var. Eke: “Her an müthiş bir çift olamaz hiç kimse. Ama aradaki aşk bitmediyse mutlaka bir şans daha verilmeli.” Horozoğlu: “Bu yüzyıl insanı ‘Ben böyleyim, beni böyle kabul et’ diyor. Modern hayatta aşka yer yok galiba”

“Aşk varsa bir  şans daha verilmeli”

Bundan yaklaşık 16 yıl önce TRT’de yayımlanmaya başlamıştı “Ayrılsak da Beraberiz”. Bir türlü birbirinden kopamayan, boşandıktan sonra da evi bir paravanla ikiye bölüp birlikte yaşamaya devam eden çiftin hikayesi kısa zamanda çok sevilmiş, dizi 450 bölüm yayımlanarak televizyon tarihimizin en uzun süre ekranlarda kalan dizilerinden biri olmuştu. Bu sevilen hikaye yine bir Mint Prodüksiyon yapımı olarak, yeni bir kadroyla yeniden çekiliyor. Geçen hafta ilk bölümü yayımlandı. Salı akşamları 19.30’da, TV8’de yayımlanan dizinin başrollerinde Algı Eke ve Mete Horozoğlu var. İkiliyle Ravouna 1906’da buluştuk. Sanki röportaj yapmadık da ben dizinin ikinci bölümünü izledim. Her fırsatta birbirini gıcık etmekten geri durmayan ama birbirini çok seven, birlikte çok eğlenen bir ikili buldum karşımda.

Haberin Devamı

İzler miydiniz “Ayrılsak da Beraberiz”i?

Mete Horozoğlu:Ben çok severdim. Hatta kıskanırdım, “Böyle bir iş yapsak ne güzel olur” derdim.

Algı Eke: Ben izlemiyordum. Ama başarılı olduğunu bildiğim bir diziydi.

Daha önce çekilmiş bir işin tekrarını çekmek riskli mi sizce?

Mete H.:Bence riskli. Bizim piyasada pek görülen bir durum değil, yurt dışında çok örneği var. Başta biraz sorguladım ama ben Acun’un (Ilıcalı-TV8’in sahibi) televizyonculuğuna çok güveniyorum. Birol Güven’le de (Mint Productions’ın sahibi) aynı fikirde olunca yapmaya karar verdim.

“Her projede ayrı karakter yaratacak kabiliyette
bir oyuncu değilim”

İlk versiyonu 450 bölüm sürmüştü. Şimdi ne kadar imkansız geliyor bir dizinin bu kadar sürmesi. İster miydiniz bu kadar uzun süre bir dizide oynamayı?

Haberin Devamı

Mete H.:Ben sıkılabilirim. Tabii zamansız da bitmemeli.

Ne hissediyorsunuz öyle olduğunda? Son iki diziniz öyle oldu...

Mete H.:Bir karaktere çalışmak ciddi bir iş benim için. Zorlukla oluşturduğum bir karakteri birkaç bölüm oynayıp dolaba kaldırmak bana iyi gelmiyor. Ben her projede ayrı karakter yaratabilecek kabiliyette bir oyuncu olarak bulmuyorum kendimi. Bunu hop diye yapabilenin de elini öperim.

Algı E.: Zaten sayfalarca karakter analizi olan senaryolar da gelmiyor. Dizi enflasyonunun en önemli sebeplerinden biri senaryo. Senaristler de, oyuncular da yoruldu artık. Benim remake’e (yeniden çevrim) sıcak bakma sebebim biraz da buydu; yeni bir şey yok piyasada.

O “ayrılsak da beraberiz” hali hakkında ne düşünürsünüz? İlişki biter ama aşk bitmez hani...

Mete H.:Bence bu bireysellikle, bencillikle alakalı. Modern zamanın en büyük belası. Ayakta tek başıma durabiliyorum düşüncesi iyi bir şey gibi geliyor ama hiçbirimiz tek başımıza bir şey ifade etmiyoruz, birilerine ihtiyaç duyuyoruz. Ama insan inat ediyor, ben tek başıma var olabilirim diye. Kadın-erkek ilişkisi en samimi ilişki. Bir yabancıyla kan bağından öte bir ilişkiye giriyorsun. O güne kadar edindiğin halden, tavırdan vazgeçmen gerekebiliyor. Bunu yapmak da bu yüzyıl insanının hoşuna gitmiyor, “Ben böyleyim, beni böyle kabul et” diyor. Karşısındaki de bunu derse birbirlerini itmeye başlıyorlar. Modern hayatta aşka yer yok galiba. Aşkı önemsemiyoruz.

Haberin Devamı

“Ayrılıkları ölüm
gibi ağır yaşıyorum”

Taraflardan biri sizin gibi düşünüyor, diğeri de bunu kötüye kullanıyorsa?

Mete H.:Sen, hep veren oluyorsun
o zaman. Olsun, ne kaybedersin? Sen daha delikanlı oluyorsun o zaman. Sen onun için her şeyi yapmışsın. Ama karşı taraf yapmamış. Bu salak durumuna düşmek değil, elinden geleni yapmak. Çok onurlu bir davranış, ayakta alkışlarım. “Salağa bak, o fedakarlık ediyor, öteki hayatını yaşıyor” demem.

Siz ne düşünürsünüz Algı Hanım?

Algı E.:Ayrılıklar beni çok üzüyor. Ben ölüm gibi görüyorum ayrılığı, o kadar ağır yaşıyorum. O yüzden ilişkilerime ömrümüzün sonuna kadar beraber olalım diye başlıyorum, en sonuna kadar da deniyorum. İnsanların birbirine bu kadar kıymet vermesi gerektiğine inanıyorum. Her an müthiş bir çift olamaz hiç kimse. Ama aşk bitmediyse mutlaka bir şans daha verilmesi gerektiğine inanıyorum.

Haberin Devamı

İlk bölümde Berna diyor ki; “Erkekler evlenince fabrika ayarlarına dönüyor”. Sizce de erkekler değişiyor mu evlenince?

Algı E.:Ben öyle olduğunu düşünmüyorum. Hiç evlenmedim ama evliliğe kadar giden ilişkilerim oldu. Bence öyle flörtte başka, evlilikte başka gibi bir durum yok. Kimse o kadar bilinçli hareket edemez gerçek bir sevgililik ilişkisinden söz ediyorsak...

Mete H.: Bence erkek başlarda daha özenli oluyor. O ilişki olsun diye, karşısındaki kişiye şirin gözükmek ve seçilmek için istiyor. Erkeklerde ciddi bir aidiyet duygusu var. Beraber olmaya başladıktan sonra da bir rahatlama geliyor, aynı dikkat, nezaket, ciddiyet devam etmeyebiliyor.

İki kişinin aynı evde yaşaması, hele ayrıyken, çok zor değil mi?

Algı E.:Tabii ki. Dizideki gibi bir şey mümkün değil.

Mete H.:Aşk bitmişse mümkün değil bence de.

Siz biriyle yaşamaya kolay uyum sağlayabilir misiniz?

Algı E.:Benim en büyük korkularımdan biri de yalnız kalmak. O yüzden çok mutluyum sevgilimle yaşamaktan.

Haberin Devamı

Mete H.:Ben de komün halinde yaşamayı severim. Sadece eş değil, arkadaşlar da olsun, yemekler yapılsın, yensin...

“En büyük korkularımdan biri de yalnız kalmak”

Peki o çorapların hep ortada bırakılması, lavaboda saçların kalması, diş macununun ortadan sıkılması gibi şeyler... Bunlara takılmaz mısınız hiç?

Algı E.:Çok uzun süreli ilişkilerde ortaya çıkan ve başka problemlerin yansıması olan şeyler bunlar.

Mete H.: “Teneke Adam” filminde adam şikayet ediyor; kadının kendi tarafında yatmamasından, diş macununun ortasından çıkmasından... Ayrılmaya karar veriyor. Sonra kadınla karşı karşıya geliyorlar. Adam sayıyor bunları, sonra “Bunlar çok ciddi problemlerdi ama şimdi böyle sıralayınca kulağa çok saçma geldi” deme ihtiyacı hissediyor. Öyle çünkü.

Evliliğe nasıl bakıyorsunuz?

Algı E.:Evlilik ne beni korkutan bir şey ne de öyle çok istediğim bir şey. Hep evlenme hayalleri kuranlardan değilim ama herkes boşanıyor diye evliliğe kötü bakmıyorum.

Mete H.:Ben dört yıldır evliyim. Üç yaşında bir de oğlumuz var; Ali. Allah daim etsin çok mutluyum gerçekten, şu an bana evlilik olmazsa olmaz gibi geliyor...

“Bu işi yapmasaydım bu kadar spor yapan biri de olmazdım”

Çalışmadığınız zamanlarda ne yaparsınız?

Mete H.:Eve kapanıp arka arkaya film ya da yabancı dizi izlerim. Ben dünya değiştirmeyi seviyorum. Güzel bir roman okuyunca dünyan değişir. Reha Çamuroğlu çok sevdiğim bir yazar. “Son Yeniçeri”yle vuruldum ona. Yeni kitabını bekliyorum.

Spor da yapıyorsunuz bildiğim kadarıyla...

Mete H.:Mecburen. Bu işi yapmasaydım bu kadar spor yapan biri olmazdım. Dokuz senedir boks, beş-altı senedir de crossfit yapıyorum.

“Diziyle tiyatroyu birlikte götüremedim”

Siz Algı Hanım?

Algı E.:Ben de yapıyorum. Kardiyo çalışıyorum. Spor yapmak beni çok motive ediyor. Onun dışında gezmeyi seven biriyim. İki-üç çok yakın dostum var. Fırsat bulduğumda hemen onlarla görüşüyorum.

Mete Bey sizin bir de oyununuz var bu sezon; “Kurusıkı”... Dizi, oyun, evde çocuk... Nasıl gidiyor hepsi?

Mete H.:Beş senedir diziyle oyunu birlikte götürebiliyorum. Ondan önce dizinin çekim programlarına müdahil olamadığım için mümkün olmuyordu. İki işi aynı anda yapmak için çok dakik olman lazım. O oyuna yetişememe korkusu kalp krizi sebebi. Önceden bir-iki sezon dizi, bir-iki sezon tiyatro yapıyordum. Şimdi ikisi birlikte gidebiliyor.

Algı E.:Ben onu beceremiyorum işte. Geçen sene dizi çekerken bir oyuna başladım ama devam ettiremedim. Provalarda o enerjiyi bulamadım kendimde.

“Halaya kalk, sonra beni ara”

Daha önceden tanışıyor muydunuz?

Mete H.:Hayır ama ben hayranıydım kendisinin.

Algı E.:Allah Allah?

Mete H.:Tabii, sevdiğim kadın oyunculardan biriydin.

Algı E.:Bu projede tanıştık. Mete beni ilk defa aradığında bir nişandaydım.

Mete H.:“Nişandayım, şu an açamıyorum” diye mesaj attı. “Halaya kalk, sonra beni ara” dedim ben de.