Pazar Avustralyalı turistlere mutfağımızı öğretiyorlar

Avustralyalı turistlere mutfağımızı öğretiyorlar

14.09.2008 - 00:00 | Son Güncellenme:

Gamze İneceli’nin Türk mutfağını yabancılara tanıtmayı amaçlayan yemek kursu büyük ilgi görüyor. İneceli: “Acenteler Avustralyalı turistlerin iki merakı olduğunu söylüyor: Kapadokya’daki balon ile bizim yemek kursumuz”

Avustralyalı turistlere mutfağımızı öğretiyorlar

Beyoğlu’ndaki Balık Pazarı’nda, Reşat Balıkçı’nın önündeyiz. 72 yaşındaki Bilgi Özyurt bir yandan lakerdayı usulca kılçığından ayırıyor, bir yandan da elindeki bıçağı gösteriyor bize. Bilgi amca “zamane” bıçaklarını beğenmediği için 40 yıldır aynı bıçağı kullanıyor.
Richmond Otel Leb-i Derya’nın Konsept Geliştirme Direktörü Gamze İneceli’nin Avustralya ve Yeni Zelandalı turistler için düzenlediği “yemek dersi”ndeyiz. Ancak bu, doğranmak üzere herkesin eline soğan ya da bir demet maydanozun tutuşturulduğu yemek kurslarından değil. Burada amaç insanlara yemek yapmayı öğretmek değil, özel Türk yemeklerini tanıtmak, nasıl yapıldığını göstermek, özellikle de Türk şaraplarını tattırmak. Ders Balık Pazarı’nda başlıyor. Yani alışverişle...
Önce hep birlikte insanların damak zevkine göre mönü oluşturuluyor. Sonra soluğu Coşkun Kasap’ta alıyoruz. Şenol bey başlıyor kuzuyu ayıklamaya. Etlerin paketlenmiş halini bilen Avustralyalılar onu ilgiyle izliyorlar. İkinci durağımız Gaziantep Gıda Pazarı. Gamze hanım turistlere tek tek baharatları koklatıyor, tattırıyor, hangi baharatın hangi yemekte kullanıldığını anlatıyor. İhtiyacımızı alıp devam ediyoruz...
Şimşek Manav’dayız. Aslen Hong Konglu olan Joanna bir demet nane, fesleğen, börülce, kısaca ne bulursa burnuna götürüp kokluyor, bir yandan da Gamze hanıma sürekli soru soruyor. Anestezi uzmanı Barry ise her şeyin fotoğrafını çekerek “Kurs çok eğlenceli” diyor. Eşi Jane’in aklı geçen gün yediği kuzuda: “Güveçte kuzuya bayıldım. Naneli limonatayı da ilk kez içtim, harika.” Leon ise özel yemeklere meraklı. “Türk mutfağının kendine has tarzı var” diyor.
Bir saatlik alışverişten sonra Leb-i Derya’nın mutfağında, 24 yaşında bir genç karşılıyor bizi. Özhan Şivetoğlu’nun Richmond Oteli Leb-i Derya’nın mutfak koordinatörü olduğunu duyunca şaşırıyoruz. Gamze hanımla birlikte önlükleri takıp “şova” başlıyorlar. Malzemeler tencerelere atılıyor, karıştırılıyor, çırpılıyor. Aynı zamanda da yemeklerin nasıl yapıldığı anlatılıyor, sorular yanıtlanıyor. Ocağın başına geçmek isteyenlere de tabii ki hayır denmiyor. Kursun en zevkli bölümü ise manzara karşısındaki yeme-içme kısmı oluyor. 

“Dört kişiyle başladık,  şu an 30 kişi başvuruyor”
Gamze İneceli (Leb-i Derya Proje Geliştirme Direktörü):
Türkiye uluslararası gurme platformunda hak ettiği yerde değil. En gurme insanların bile aklına sadece kebap geliyor. Bundan rahatsız oluyorum. Bu nedenle Leb-i Derya bünyesinde turistlere yönelik bir yemek tanıtımı projesi geliştirdim.
AGE Events and Tourism adlı acentenin buraya getirdiği Avustralyalı ve Yeni Zelandalı turistlere nar ekşili kuzu kaske gibi yemekler tanıtıyoruz. Bunlar tamamen Türk mutfağından yola çıkılmış ama günün şartlarına göre güncellenmiş yemeklerimiz.
Kursumuz nisandan beri düzenleniyor. Dört kişiyle başladık şu an 30 kişi başvuruyor. Avustralya’daki ajans bu sıralar acentelerine başvuran turistlerin iki merakı olduğunu söylüyor.
Birincisi Kapadokya’daki balon, ikincisi de bizim
yemek kursumuz. Kapadokya balonu rakibim oldu yani.

Yazarlar