Pazar 'Babamla ilişkimiz gittikçe daha iyi oluyor'

'Babamla ilişkimiz gittikçe daha iyi oluyor'

28.09.2003 - 00:00 | Son Güncellenme:

'Babamla ilişkimiz gittikçe daha iyi oluyor'

Babamla ilişkimiz gittikçe daha iyi oluyor





Irmak Ünal ünlü bir babanın, Cihan Ünal'ın kızı. Ve de ünlü bir kızın, Yağmur Ünal'ın ablası. Dört yıl yaşadığı Amerika'dan Türkiye'ye uzun saçlı, dövmeli kocasıyla döndü. Henüz 26 yaşında. Artık sadece akrabalık ilişkileriyle değil, "Kampüsistan" dizisinin oyuncusu olarak da tanınacak.


Oyunculuğa 21 yaşında merak sardım. Türkiye'deyken oyunculukla hiç ilgilenmedim. O daha çok bastırılmış bir duyguydu benim için.


Tepende Cihan Ünal gibi bir örnek varken çok zor oluyor. Babama, oyunculuğuna hayranım. En büyük hayalim bir gün babamı yönetmek. Ama onun oyunculuğu bana çok büyük bir baskı gibi geldi. Anne tarafımda da ilginç bir şekilde herkes tiyatrocularla evlenmiş durumda. Bütün ailemi toplasam kendi küçük tiyatromu kurabilirim.


Öyle ama ben hep uzak kalmak istedim. Bilkent Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı'nı bitirdim. San Fransisco'ya gittim. İki ay sonra da Academy of Art College'da Film ve Televizyon Bölümü'ne girdim.


Evlendim. Bu arada iş aramaya başladım ama bulamadım. İki seçenek vardı önümde: Ya Los Angeles'a gitmek ya da Türkiye'de bir şeyler yapmak. O sırada Kanal D'nin "Kampüsistan" dizisi için teklif geldi.


1999 yılında okurken tanıştık. O yaz önce çok yakın arkadaş, sonra sevgili olduk. Kocam çok iyi bir DJ'dir. San Fransisco'nun en iyi kulübünün 10 yıldır DJ'i. Önce müziğine aşık oldum. Mesela Tarkan'ın "Kuzu Kuzu"suna remiks yaptı. Tarkan remiksi çok beğendi. Ama sonra bir anlaşmazlıktan kullanılmadı.


Evet. Çok büyük bir arkadaş grubuyla gittiğimiz bir geceydi. Dans ediyor, inanılmaz eğleniyordum. Bu adamı görmeliyim dedim. Ben pistin bir ucundaydım, o başka bir ucunda. Yanına gittim, gördüğüm tek şey eğilmiş bir kafa, bir saç yığını, hareket eden iki tane kol oldu. Kocamın saçları benimkilerden de uzundur.


Tabii ki göremedi. Bir dergiden nerede çıktığını takip ederek her hafta peşinden oraya gittim. Sonra ortak arkadaşlarımız çıktı. Mayıs 2002'de evlendik.


Gazeteciler "Sizi Allah'ın emri peygamberin kavliyle mi istedi?" dediler. Ben de "Üç kelimeden fazla Türkçe bilmeyen biri nasıl o cümleyi kursun!" dedim.


Bana sordu, açıkladım. Aileler birbirine gider, kahveler yapılır. Kız mutfaktayken senin baban o cümleyi kurup kızı ister dedim. O da "Biz nasıl yapabiliriz?" dedi. Sabahın altısında babası babamı uyandırdı ve beni istedi. Sonradan "Beni uyku sersemliğiyle yakaladınız" diye espri yaptı.

"Türkan Şoray'a 'Türkan anne' diye hitap ederdim"

Annemle havaalanında karşılaştılar ilk. "Bak bir sürü dövmesi var" diye annemi uyarmıştım. Kocam Türkiye için marjinal bir tip sayılabilir. Ama Amerika'da bile insanlar dönüp bakıyorlardı.


Hiçbir zaman sorunum olmadı. Babam evlendiğinde 6 yaşındaydım, o yüzden çok bir şey fark etmedim.


İnanılmaz iyiydi. Bir anne nasıl davranırsa öyle davrandı. Ona "Türkan anne" diye hitap ederdim.


Aramızda yedi yaş var ama hatırlıyorum. Onu bir kere bile kıskanmadım. Kavga da etmedik.


Ben bilinmemeyi tercih ettim. Babam gurur kaynağım ama yaptığım işlerle anılmak istiyorum. Mesela siz şu anda benimle Cihan Ünal'ın kızı olduğum ya da onunla bununla gezdiğim için değil hayatta bir şeyler yaptığım için röportaj yapıyorsunuz.


Gayet iyi ve gittikçe de iyiye gidiyor. Büyüme çağındaki kızların bazen sorunları oluyor babalarıyla. Ben ona çok düşkünüm ve hayranımdır. Soğuk görünür ama bir insanı sevdikten sonra açılır. Sert değildir ama otoriter bir babadır.


O konularda beni çok özgür bıraktı. Bana sadece hayatımda bir kere "Konservatuvar düşünür müsün?" dedi. Ben istemedim.