Pazar "Benim ve kızım için bir zafer"

"Benim ve kızım için bir zafer"

26.03.2006 - 00:00 | Son Güncellenme:

Ayten Ünal evlenip kocasının soyadını aldıktan sonra "kızlık soyadı"nı kullanmak için dava açtı. Reddedildi. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne gitti. Şimdi kimliğinde sadece kendi soyadı yazıyor. Kadının kendi seçtiği soyadını kullanmasıyla ilgili yasa tasarılarının konuşulduğu şu dönemde Ünal: "Kızım 18 yaşına geldiğinde hangi soyadını kullanacağına kendi karar verecek. Bunu zafer olarak görüyoruz"

Benim ve kızım için bir zafer

Ayten Ünal olarak doğdu. İlkokul, ortaokul, lise, üniversitede ve katıldığı tüm sosyal faaliyetlerde hep Ayten Ünal'dı. Ta 16 yıl önce evlenene kadar. Önce çift soyadı taşımayı denedi. Ancak bürokrasi buna engeldi. Ayten Ünal Tekeli oldu, sonra da sadece Ayten Tekeli. Tüm Türk kadınları gibi önce soyadı sonra da kimlik kartları değişti. Bu sırada yürüttüğü insan hakları alanındaki akademik çalışmaları ayrımcılık karşıtı fikirlerini daha öne çıkardı. İzmir'de bir grup arkadaşıyla ilk adım olarak "kızlık soyadını" kullanmak için dava açtı. Dava reddedilince konuyu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne göndermeye karar verdiler. Dava onun lehine sonuçlandı. Şimdi kimliğinde kendi soyadı, yani Ünal yazıyor. Onun elindeki nüfus cüzdanı Türk kadınının "kimlik kazanması" yolundaki adımlardan sadece biri. Ünal'ın bürosu kadın-erkek meslektaşlarının tebrikleri, çiçekleriyle dolu. Ben ilkokuldan bu yana hep faal bir insandım. Değişik alanlarda çalışmalarım vardı. Her zaman şiirler okuyan, yazan, şarkı söyleyen, beste yapan, sosyal gruplarda bulunan Ayten Ünal'dım. Meslek hayatına girdikten ve evlendikten sonra politika yapan, insan hakları ve kadın hakları konusunda çalışmalar yapan Ayten Tekeli oldum. Bence bir kadının soyadının isteği dışında evlilikle birlikte hem de her evlilik ve medeni hal değişikliğinde değiştirilmesi özel hayatına bir müdahaledir. Ve erkeklere uygulanmadığından cinsiyet ayrımcılığıdır. Hukukçu ve kadının haklarını savunan bir birey olarak bu davayı açtım. Bu mücadelede öncülerden biri olmanız mesleki kimliğinizden mi yoksa kişilik özelliklerinizden mi kaynaklanıyor? Yani hep sıkı bir kadın hakları savunucusu muydunuz? O da bu davayı kadınlara yönelik hak ve özgürlük mücadelesi olarak gördü. Hep destek verdi. Bu, kadın haklarında bir ilerleme kaydetmek için açılmış pilot davadır. Benim şahsi davam değil. Kızlık soyadını en doğal özgürlük olarak kullanmak isteyen kadınlar için açıldı. Her evliliğin bir milat sayılmasının hukuka aykırı olduğunu düşündük. 1995'te İzmir'den 10 avukat arkadaşımızla dava açtık. 11 yıl vekilliğimi yaptılar. Şimdi de soyadı ayrımcılığını önlemek için Soyadı Ayrımcılığının Önlenmesi İnisiyatifi'ni oluşturduk. 250 kişi ve çeşitli kadın örgütleri destek verdi. Kadın hareketinin birinci derece desteğini aldık. Medeni Yasa'nın soyadını düzenleyen maddesinin değişikliğine dair görüşlerimizi TBMM'ye sunduk. Benim kızlık soyadımı almamla birlikte böyle bir çağrı yapıyoruz. Böyle bir hak yolu açılmıştır diye... Davayı açmaya karar verdiğinizde bu durumu kocanız nasıl karşıladı? Biraz da olsa yadırgamadı mı? Nüfus müdürlüklerine başvurabilirler. Çok telefon açan var. "Ne yapalım?" diye soran var. Ancak şu ana kadar resmi başvuru bilgisi gelmedi. Nasıl bir uygulama yapılacak bilemiyorum. Artık sıra ikinci rauntta. Kızlık soyadını almak isteyenler şimdi ne yapabilirler? "Kızım 18'inde hangi soyadını kullanacağına karar verecek" Soyadı yasasına ilişkin düzenlemeyle ilgili imza toplayıp TBMM'ye öneri götürdük. Yasada düzenleme yapılırken kadın örgütlerinin de içinde bulunacağı bir komisyonun bakanlık bünyesinde oluşturulmasını istiyoruz. İsteklerimizden biri de nüfus kütüklerinin evlenmeyle değiştirilmemesi, kişisel nüfus kütüğü uygulamasına geçilmesi. İkinci rauntta neler talep edeceksiniz? Hazırladığımız maddelerden biri de çocuklarla ilgili. "Çocuk anne ve babasının soyadını alır" maddesini önerdik. Evlilik içinde anne ve baba ortak bir soyadı kullanıyorsa, çocuk ortak soyadını kullanabilir; reşit olan çocuk anne ya da babasının soyadlarından birini ya da her ikisini seçebilir; evlilik içinde anne-baba kendi soyadlarını kullanıyorsa çocuk hem annenin hem babanın soyadını alır. Ya çocukların durumu? 18 yaşına geldiğinde hangi soyadını kullanacağına kendi karar verecek ya da ikisini de kullanacak. Kimliğimi aldığımda ise ilk gören, ilk fotoğrafını çeken olmak istedi. Bunu bir zafer olarak görüyoruz. Kızınız ne düşünüyor? "Anne-babasının iki soyadını alan çocuk iki soyadlı biriyle evlenince dört soyadı mı olacak?" diye eleştirenler var. Bazı şeyler uygulanırken kişilerin isteklerine göre kolaylıklar yaratılabilir. Herkes Tansu Çiller örneğini biliyor. O da yasanın etrafında dolanarak soyadını değiştirdi. Evlenmeden önce dava açan eşi de onun soyadını aldı. Bazı avukat arkadaşlarınızdan tepki gösteren olmuştu... "45 Avrupa Konseyi üyesi arasında başka hiçbir ülkede böyle bir uygulama yok" Duruşma 13 Ocak 2004'te yapıldı. Strasbourg'a Aydan Demirel Ersezen adlı avukat arkadaşımla gittik. Savunmamızı yaptık. Ancak orada en çok dikkatimizi çeken şey 45 Avrupa Konseyi üyesi arasından Türkiye dışında hiçbir ülkede böyle bir uygulama olmaması... 11 yıllık hukuki sürecin sonucunu orada aldık. Duruşma iki buçuk saat sürdü. Kararın verilip kesinleşmesi 2005'te oldu. Bu karar uluslararası sözleşmeler ile Türk Medeni Yasası'nın 187'nci maddesinin çatışmasını gösteren bir karar. Uluslararası sözleşmeler yasaların üzerinde olduğu için de Türkiye'de uygulandı. AİHM'deki duruşma nasıldı? Orada yaşadığınız ilginç bir gelişme oldu mu? Soyadı kanunundan önce insanlar anne-babasının ismini alırmış. Bunu da eleştirenler var. "Osmanlılaşıyor muyuz?" diyenler... Aslında bu, isim hakkının özel hayatın bir parçası olmasıyla ve kadınların daha iyi yaşamasıyla ilgili bir durum. "Osmanlılaşıyor muyuz?"