"Beş kuruş harcamadan Anadoluyu gezebilirsiniz, köylüler sizi ağırlar"

Haftanın dört günü gezdiği için çocuk yapmayan Yılmaz bu durumdan şikayetçi olmadığını da "Benim çocuğum bu program" diyerek ifade ediyor. Anadoluyu gezmek isteyenlere önce Karadenizi sonra da vahşi doğasının güzelliği nedeniyle Hakkariyi tavsiye eden Yılmaz "İddia ediyorum ki Türkiye dünyada eşi benzeri olmayan bir ülke" diyor. Nuray Yılmaz perşembe günleri TRT 1de saat 22.25te yayınlanan "Gezelim Görelim" programıyla 20 yıldır hayatımızda. ODTÜ İşletme Bölümünü bitirdikten sonra 1978 yılında TRTde çalışmaya başlayan Yılmaz, 700üncü programa yaklaşırken yüzlerce köy gördüğünü ama hâlâ bilmediği birçok köyün olduğunu belirtiyor. İşte şimdi de, hem yapımcısı hem sunucusu olduğu bu programla 16 Şubat gecesi AKMde Türkiye Gazeteciler Cemiyetinin verdiği "2003 Nezih Demirkent Özel Ödülü"nü alacak. 20 yıl sonrasında bile böyle bir ödüle layık görülmek ve seyirci kitlesinin hâlâ programa bağlı oluşu beni mutlu ediyor. Ödüller sayesinde bu kadar uzun soluklu bir programa ilk günkü şevkle devam edebiliyorum. 20 yılın sonunda "Nezih Demirkent Özel Ödülü"nü almak size ne hissettirdi? Turizme de, yörelerin kalkınmasına da hâlâ büyük katkı sağlıyor program. Türk turizmine yeni turizm bölgeleri kazandırdık. Artık kıyı şeridi gezilerinden çok kültür gezileri yapılıyor. Bunda programın payı da var. Daha önceden çekim yaptığımız bir dağ köyünde karşılaştığımız turist otobüslerinden inenler "Buralara sizin programınızı seyredip geldik" diyorlar. Tur operatörleri programı takip edip yeni turlar düzenliyorlar. "Gezelim Görelim" Anadolunun tanıtımında ne kadar başarılı oldu? Şehirler modernleşti, kalabalıklaştı ve çirkinleşti. Gezilecek yerleri kalmadı. Bizim kültürümüz köylerde yaşıyor. Şehir insanı bu yerlere özlem duyuyor. Neden şehirleri değil de köyleri geziyorsunuz? Çekimler ve ulaşım dört gün sürüyor. Haftada kaç gün geziyorsunuz? Uçak seyahatlerimizi saymazsak karayolu olarak 1,5 milyon kilometreye yaklaştık. 20 yılda kaç kilometre yol yaptınız? İkinci, üçüncü defa gittiğim yerler var. 20 yıl içinde en büyük hatam bu yerler hakkında not almamam ve buralarda fotoğraf çekmemem oldu. Çok hızlı hareket etmem gerektiği için bunlara fırsatım olmadı. Bazı yerlere birkaç defa mı gittiniz? "Muhabbeti hadi koçum diyerek kuruyorum" Genelde ya bir yerden duymuş oluyoruz ya da haritayı açıp "Şu tarafa gitmedik. O taraf bu mevsimde uygundur" diyoruz. Valileri arayıp onlardan yöreyi en iyi bilen kişileri öğreniyoruz, bu kişilerden de yöreyle ilgili tüyoları alıyoruz. Anadoluya çıktığın zaman elin boş dönme ihtimalin yok ki zaten. Anadolunun en ücra köşelerini bile geziyorsunuz. Gideceğiniz yere nasıl karar veriyorsunuz? Programın yıllardır sürmesinin bana sağladığı avantaj çok. Kırsal kesimdeki köylü acayip şekilde seyrediyor programı. Bu yüzden beni içlerinden biri gibi görüyorlar. Zorlanırsam da "Hadi koçum, hadi teyzem, hadi amcam" diyerek muhabbeti kuruyorum. Problem çıkmıyor. Gittiğiniz yörelerdeki insanlarla samimi olmayı nasıl başarıyorsunuz? Anlamamam mümkün değil. Yılların sonunda kulak alışkanlığı oluyor. Çünkü sürekli farklı yörelerin insanlarını dinliyorum. Ama onlar gibi konuşamıyorum. Bazen montaja girdiğimde "Ben bu cümleyi nasıl anlamışım da cevap verebilmişim, hayret" diyorum. Her yörenin şivesi farklı. Anlamadığınız, zorlandığınız anlar oldu mu? 40 yıldır dostmuşuz gibi davranıyorlar. "Sen kızımsın, gelinimizsin" deyip "Bacım", "Canım", "Ciğerim" diye hitap ediyorlar bana. Anadoludakiler nasıl tepki gösteriyorlar size? Anadolu insanında aşırı düzeyde samimiyet ve dostluk var. Şehir yaşamı insanları bencilleştiriyor. Bu insanlar kibarlaşayım derken bencilleşip kabalaşıyorlar aslında. Köy insanı belki selamını seni dürterek veriyor, zaman zaman biraz kabaca hareket edebiliyor ama bana göre köylü şehirliye göre daha kibar. Bugün istediğiniz şehirden yola çıkıp beş kuruş harcamadan Anadoluyu gezebilirsiniz. Köylü seni ağırlar. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir seyahat bedavaya gelmez. Köy insanıyla kentteki insanın farkı ne? Hâlâ "Bizim köye neden gelmedin?" diyenler oluyor. Bunca yıl sonra ilk defa gittiğim yerler oluyor. Ama Türkiyede merak ettiğim yerleri bitirdim diyebilirim. Yurtdışında Afrikaya gitmek isterdim. Türkiyede merak ettiğiniz bir yer kaldı mı? "Kocamla birlikte çalışmasaydık herhalde beni beklemezdi" Ege, Karadeniz, Doğu Anadolu hepsi bambaşka özelliklere sahip. Ama Karadeniz insanının esprisi, sıcakkanlılığı, nüktedanlığı çekimlerin daha eğlenceli geçmesini sağlıyor. Anadoluda en çok nereyi beğendiniz? Karadeniz tabii ki. Doğası muhteşem. Tarihe meraklıysa doğuyu gezebilir. Hakkarinin vahşi doğa hayatı süperdir. Bu kadar uzak olmasa insanlar Hakkariye bir gittikten sonra bir daha bu şehirden vazgeçemezler. Çok iyi bildiğim için iddia ediyorum ki Türkiye dünyada eşi benzeri olmayan bir ülke. Türkiyeye gelen turiste önce hangi yöreyi gezmesini tavsiye edersiniz? Yaklaşık 15 yıldır beraber çalışıyoruz. Eğer beraber çalışmasaydık herhalde beni beklemezdi. Hangi erkek evde oturup da günlerce karısının gelmesini bekler ki? Bu benim için büyük bir avantaj. Programın yönetmeni de kocanız değil mi? Çocuk doğurduktan sonra annemin eline vermeyi çocuk büyütmek olarak addetmiyorum. Karı-koca bu mesleği seçtiğimiz için doğuracağımız çocuğu büyütme şansımız da yoktu. Bunca yıl sonunda program bizim çocuğumuz oldu. Çocuğunuzun olmamasının nedeni bu program mı? "Enfes yemekleri sadece tattım" Program sayesinde hayatımda hiç görmediğim, duymadığım sayısız enfes yemek tattım. Tattım diyorum çünkü yersem sonum hiç de parlak olmazdı. Çekim yapacağımız yerlere giderken haber vermiyoruz. Çünkü tüm imkanlarını seferber edip bize muhteşem bir sofra hazırlıyorlar. Bitiremediğimiz zaman da çok üzülüyoruz. Çekimleri çabuk bitirmek gerektiği için yiyecek zamanımız da olmuyor. Anadolu insanının kışı geçirmek için sadece bir tavuğu olsun, emin olun ki, onu sizin için kesip önünüze koyar. Kazan kazan yemek yapılıyor sizin için. İkram edilen onca yemeği nasıl yiyorsunuz?