Pazar Beyazperdenin en sevdiği dedektif

Beyazperdenin en sevdiği dedektif

06.09.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:

Gelmiş geçmiş en ünlü dedektif Sherlock Holmes sinema uyarlamalarına doymuyor. Ian McKellen’ı Sherlock rolüyle izleyeceğimiz “Mr. Holmes” bu cuma vizyonda. Sherlock’un kulaklarını çınlatmanın tam zamanı

Beyazperdenin  en sevdiği dedektif

Elinde piposu, başında şapkası, üzerinde paltosu ve “ben her şeyi bilirim” halleriyle sisli sokaklardan dolaşan dünyanın en meşhur Londralısı o... Bu kadar ipucuyla kim olduğunu bilmek için o olmaya da gerek yok üstelik. Sherlock Holmes’ten bahsediyoruz elbette.

Haberin Devamı

Sir Arthur Conan Doyle tarafından yaratılan, gelmiş geçmiş en ünlü kurmaca karakterlerden biri olan Sherlock Holmes ilk kez 1887 yılında okurla buluştu. Doyle büyük bir Edgar Allan Poe hayranıydı. Poe’nun kaleminden çıkan dedektif C. Auguste Dupin’in Sherlock Holmes’a ilham verdiği tahmin edilebilir. Sherlock için bir başka ilham kaynağının birlikte çalıştığı bir cerrah olduğunu söyler Doyle.

Paraya sıkışınca...

Sherlock’un nereden çıktığından çok nereye gittiğine bakmak daha doğru olur aslında. Elimizde 100 yılı aşkın süredir sinemaya ilham vermiş, popüler kültürde kendine çok sağlam bir yer edinmiş, heykelleri dikilmiş, müzeleri açılmış bir karakter var çünkü. Bugün bile dedektif denince akla gelen imge kafasında şapkası ve elinde piposuyla duran bir adam oluyorsa bu Sherlock sayesinde. Bu arada o aklımıza gelen imgedeki “deerstalker” (avcı) şapkası aslında çok sık kullandığı bir aksesuar değil Sherlock’un. Daha çok silindir şapka tercih ediyor. Ama bu şapka onunla öyle özdeşleşmiş ki bir “Sıla tokası”, “Bihter geceliği” kıvamında “Sherlock şapkası” olarak satılıyor. BBC’nin sitesinden 69 dolara satın alabilirsiniz mesela.

Haberin Devamı

Peki kim bu Sherlock Holmes ve nasıl bu kadar sevildi? Bir kere karşımızda çıkarım yöntemi kullanarak hemen hemen her gizemi çözebilecek bir adam var. Sizi şöyle tepeden tırnağa süzüp ya da evinizde kısa bir tura çıkıp karınızı aldatıyor musunuz, öğle yemeğinde ne yediniz ya da o cinayeti siz mi işlediniz şıp diye biliyor. Zaten bu yüzden İngiliz polisi çözemediği davalarda ona başvuruyor, o da büyük bir keyifle olayı çözüp beceriksizliklerini yüzlerine vuruyor. Ara sıra finansal sorunlar yaşıyor. Ki bunların birinde en yakın arkadaşı Dr. Watson hayatına giriyor ve ikili ev arkadaşı oluyor. Kitaplarında hayatıyla ilgili çok detaylı bilgiler yok. Ailesi hakkında çok şey bilmiyoruz mesela, hükümet için çalışan abisi olduğu bilgisine sahibiz sadece.

Eğer heyecanlandıran dava yoksa doğru uyuşturucuya...

Çok dağınık olduğunu biliyoruz çünkü ev arkadaşı bundan dert yanıyor. Bir dava üzerinde çok yoğun bir şekilde çalışıyorsa yemek yemiyor. Zaman zaman uyuşturucu kullanıyor, özellikle onu heyecanlandıran bir dava yoksa bunun eksikliğini uyuşturucuyla gidermeye bayılıyor. Afyon, morfin ve kokain tercih ettiği uyuşturucular arasında. Watson bir doktor olarak endişeleniyor arkadaşı için. Ama ünlü dedektifin sonunu getiren uyuşturucu alışkanlığı değil, yazarının Sherlock’tan bıkması oluyor. “Aklımı başka işe veremiyorum artık, biraz da tarih romanları yazmak istiyorum” diyerek “The Final Problem” isimli macerada Sherlock’un biletini kendi elleriyle kesiyor Doyle. Ancak sekiz sene sonra “yoğun istek” üzerine yeniden canlanıyor Sherlock ve düşmanlarını kandırmak için sahte bir ölüm düzenlediğini anlatıyor. Ve bugün artık Sherlock Holmes’un ölümsüz olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

Haberin Devamı

En çok canlandırılan karakter

-Sherlock’un sinema macerası sessiz kısa film olarak başladı ve 100 yılı aşkın bir zamandır devam ediyor. Guinness Rekorlar Kitabı’nda en çok canlandırılan karakter olarak geçiyor. 70’in üzerinde aktör yaklaşık 200 filmde Sherlock Holmes oldu. Bugün en popüler olanları Robert Downey Jr. tarafından canlandırıldığı sinema filmi ile Benedict Cumberbatch’in müthiş performansıyla göklere taşıdığı BBC uyarlaması “Sherlock”. Şimdi ise “Mr. Holmes” filminde Ian McKellen’ın canlandırdığı yaşlılık yıllarını izleyeceğiz.

Haberin Devamı

-Sherlock’un kadınlarla her zaman enteresan bir ilişkisi oldu. Hatta bu durumun eşcinsel olmasından kaynaklandığı söylendi. Watson’la ilişkisinin homoerotik yönleri olduğunu iddia edenler de oldu. Ancak kitapta eşcinsel olduğuna dair bir ifade yok. Sherlock’un kadınlarla ilişkisini özetleyen cümlesi ise şu: “Kadınlara çok fazla şey anlatmam. Onlara güvenemeniz mümkün değil, en iyilerine bile...”