Pazar ‘Bir daha konser vermezsek şaşırmayın’

‘Bir daha konser vermezsek şaşırmayın’

28.10.2001 - 00:00 | Son Güncellenme:

"Biz tam 20 yıllık bir grubuz, çok uzun zamandır bu işi yapıyoruz. Böyle büyük bir turneye bir daha çıkar mıyız bilmiyoruz. Her şey olabilir artık"

‘Bir daha konser vermezsek şaşırmayın’

Salı günü İstanbul’u sarsacak olan Depeche Mode Lyon konserinden önce Milliyet’e konuştu
‘Bir daha konser vermezsek şaşırmayın’

"Biz tam 20 yıllık bir grubuz, çok uzun zamandır bu işi yapıyoruz. Böyle büyük bir turneye bir daha çıkar mıyız bilmiyoruz. Her şey olabilir artık"

MEFARET AKTAŞ

1980’leri ve 90’ların büyük bir kısmını "80’ler müzik çöplüğünün ortasında Depeche Mode’a sahip olduğumuz için ne kadar şanslıyız" diye düşünerek geçiren bir kuşak bizimkisi. Ve o kuşağın tipik üyesi benim için bu düşünce geçen hafta "Tanrım Dave Gahan bana dokundu. Ben ne şanslı bir insanım"a dönüştü. Çünkü geçen hafta grupla Fransa’da, Lyon’da verecekleri konser öncesi tanıştım ve bir röportaj yaptım. Böyle bir tecrübeyi anlatmak kolay değil tabii. Lyon’daki Tony Garnier Konser Salonu’nda sahne arkasında röportaj yapmak için bekliyorum. Röportaja bir saat var. Herhangi bir "en büyük starın" sahne arkasında olacağı gibi herkes koşturuyor. Bu karmaşada, benimle ilgilenen iki kişi, plak şirketinden J.C. ve -sanırım grubun menajeri Jonathan Kessler’ın asistanı olan- Nichelle beni nereye, hangi odaya koyacaklarını bilemiyor. Sonunda J.C. çalışırken beni yanında taşımaya karar veriyor. Röportaja 10 dakika kala sahne arkasına geri geliyoruz. Nichelle röportajın yapılacağı odaya bakıyor: "Dolu". Kim var? Bir doktor. DM’i yakından takip edenler bu durumu şaşırtıcı bulmayacaklardır. Zira DM bir süredir her konserinde sahne arkasında bir doktor bulunduruyor. Ben de herkes gibi bu doktorun özellikle David Gahan için olduğunu düşünüyorum. Gahan müzik dünyasının uyuşturucudan en çok çekmiş yıldızlarından.
Hayatının uzun bir dönemini her çeşit uyuşturucuyu en ağır dozda kullanarak geçirdikten sonra 1996’da kim bilir kaçıncı kez başına gelen bir doz aşımı vakasından sonra kalbi birkaç dakikalığına durdu. Bu olayın ardından bir temizlenme operasyonuna girdi ve artık hep doktor kontrolünde.

İstanbul’dan gelen leydi!
Oda boşaldıktan hemen sonra Fletch geldi ve aşağıdaki röportajı yaptık. Ama tabii, tüm bu Lyon macerasının esas heyecan verici anı hayranları için düzenlenen "Buluş & Tanış" olayı sırasında David Gahan ve Martin Gore’la tanışmak oldu. Nichelle, röportajdan sonra grubun soyunma odalarının olduğu kata götürdü beni. Bir odaya girdim ve on saniye sonra Fletch ve küçük oğluyla birlikte Dave ve Martin girdi içeri. Tüm DM hayranlarının Dave Gahan’la aynı odada olmanın nasıl bir şey olduğunu merak ettiğini biliyorum. O odaya girince insan "Böylesine huzura erişmiş, sakin ve neredeyse nur saçan bir adam sahnede nasıl bir müzik tanrısına dönüşüyor?" diye düşünüyor. Hiç konuşmadığında bile asosyal varlığı çok etkileyici. Dave’in üzerinde az sonra konserde ilk şarkının ardından atacağı kolsuz siyah atleti vardı. Martin ise her zamanki gibi en şıkır şıkır, en süslü şeyleri giymiş, beline bağladığı bol işlemeli montuyla dolanıp duruyordu. Şanslı 10 kadar hayranı duvara "olağan şüpheliler" gibi sıralanmış, heyecandan dilleri tutulmuş vaziyette onları bekliyordu. Dave sıradan, hızla her birinin elindeki fotoğrafları aldı, imzaladı ve bitirdi. Kimseyle konuşmadı. Sonra birden Nichelle ağzını açtı ve "Bu ‘leydi’ de İstanbul’dan geldi, gazeteci" dedi. Ve benim elim ayağıma dolaştı. Dave Gahan elini omuzuma atarak poz verdi. Ve sonrasını hatırlamıyorum!

Biz Fransızları sollarız
Fotoğraflar çekildi, eller sıkıldı. Ben hep onları izledim. Sonra konser başladı... Pek çok iyi konser ve solist seyrettim şimdiye dek ama sahnede kendisini Dave Gahan kadar kaybeden birini görmedim. "Temiz" geçen günlerinin ardından sesi muhteşem. Sahnede var oluyor. Biraz önce sahne arkasında gördüğüm sakin adam kesinlikle monitörlerin üzerine çıkıp İsa pozları veren, her ritmle kendinden geçen bu adam değil.
"Exciterödan parçalarla başladılar. Tüm konseri anlatmaya yerim yetmez ama "It’s No Good", "Enjoy The Silence", "Dream On" ve "I Feel You"da Tony Garnier’nin sahnesini gerçekten yıktı Depeche Mode. Gahan "Walking In My Shoesöda bayağı bayağı göbek attı. "Waiting For The Night" ve hep kendisi için özel bir anlamı olduğuna inandığım "Never Let Me Down Againöde kendinden geçti. Şarkılara arkadaki perdeden eşlik eden görüntüler kesinlikle gerçek bir sanat yönetmeninin desteğiyle hazırlanmıştı. Özellikle herkesin çıldırdığı "Dream Onödaki gölge oyunu ve "In Your Roomöda köpek balığıyla birlikte yüzen Japon balığı sarsıcıydı.
Fransızların çok iyi seyirciler olduklarını söylemek zor. Şarkıların çoğunda Dave’in uzattığı mikrofondan ona eşlik edemediler. Eminim biz daha iyisini yaparız. Ama o zamana dek buyrun Fletch’le yaptığım röportajla idare edin.

Andrew Fletcher: "Biz sakız pop yapmıyoruz"
Sizinle ilgili en çok merak edilen soruyla başlayalım. Sizin hayranlarınız diğer grupların hayranlarından çok farklı. İlk günlerinizden beri tüm müzik piyasasındaki en obsesif hayran grubuna sahipsiniz. Neden böyle?
A.F.: Gerçekten bilmiyorum. Bu başka gruplara formülünü satabileceğimiz bir sır gerçekten de (Gülüyor). Çok uzun zamandır müzik yapıyoruz. Hayranlarımıza her daim çekici gelen şeyler yaptık ve onları şaşırtmayı her zaman başardık. Hayranlarımızın bu kadar obsesif olması, bize bu kadar düşkün olmaları bizi çok gururlandırıyor. Bu kadar "bağlı" oldukları için şanslıyız. Onlar bizden çok müziğimize karşı obsesifler. Bu da bizim istediğimiz müziği yapmamızı sağlıyor, yalnızca plak şirketlerini tatmin edecek müzikler yapmamıza engel oluyor.

"Exciter" gizli melodilerle dolu
Hiç Müslüman bir ülkede konser verdiniz mi?
Malezya’ya gittik. Orası Müslüman değil mi? Filipinler’e de gittik ama sanırım orası Müslüman değil! Katolik olmalılar. Ama tabii gittiğimiz ülkelerde hep çok Müslüman vardı!

Türkiye hakkında bir şey biliyor musunuz?
Hiç gelmedik. Ama ben tarih okuduğum için pek çok şey biliyorum Türkiye’yle ilgili. Özellikle de İstanbul’un tarihi ile ilgili. Etrafımızdaki pek çok insan da İstanbul’dan bahsediyor. Gelmeyi dört gözle bekliyoruz.

Türkiye’de çok büyük bir hayran kitleniz var. Neden daha önce gelmediniz?
Türkiye’deki hayran kitlemizin tabii ki farkındayız. Ama bir ülkeye gidemememizin birçok sebebi oluyor. Yani özellikle gelmemiş değiliz. Daha önce Hırvatistan’a kadar geldik mesela, Yunanistan’a geldik. Ama bir şekilde... Bu yollarla ilgili. Tırların İstanbul’a gitmesi ayarlanamadı. Programa uymadı, yalnızca böyle sebeplerden gelemedik.

"New wave" değişimin müziğidir. Siz bu müziği yaparken, bir yandan kendinizi yenilerken öte yandan hiç ruhunuzu kaybetmediniz. Bu nasıl oldu?
Çok uzun zamandır beraberiz. Ve yaptığımız müziği çok iyi biliyoruz. Sanırım bu yüzden.

"Exciter" ilk dinlediğinde insanı hüzünlendiren bir albüm. Ama birkaç kez dinledikten sonra daha hayat dolu, daha neşeli bir müziğe dönüşüyor. Bu nasıl oluyor?
Çünkü içinde gizli melodiler var. Biz stüdyoda bu tip şeylerle çok uğraşıyoruz. Dinleyici o melodileri ancak birkaç kez dinledikten sonra keşfediyor. Yıllarca dinlenmemizin sırrı da bu sanırım. Kesinlikle hüzünlü bir albüm değil. Çünkü ben, Dave ve Martin hepimiz şu anda hayatımızın en güzel günlerini yaşıyoruz. Çok düzenli ve mutlu hayatlarımız var. Biz "sakız pop" yapmıyoruz. Balonlu ciklet gibi bir grup değiliz. Çiğnedikten sonra atacağınız bir müzik değil bu. "Popun karanlık yüzü" diyebiliriz. Pop insanların duygularına dokunmaz. Bizimkisi dokunuyor. Kendi hayatlarından bir şeyler buluyorlar müziğimizde ve hep dinlemek istiyorlar.

Son konser mi? Değil mi?
Müziğiniz için neden "dark pop" (karanlık pop) tanımı kullanılıyor? Siz de az önce böyle dediniz...
İşte siz gazeteciler böylesiniz. Hemen isim veriyorsunuz. Biz müziğimizin isimlendirilmesini istemiyoruz hiçbir zaman.

Ben müziğinizi bir kategoriye sokmuyorum. Bu aklımdan bile geçmez. Kendiniz söylediniz bunu. Peki Depeche Mode üyeleri bugünlerde ne dinliyor?
Herkes her şeyi dinliyor aslında. Dünyanın her yerinden her türlü müziği dinliyoruz.

İnternette, Mannheim konserinizin son konseriniz olacağı söyleniyor. Bu "son konser" lafı Türkiye’deki hayranlarınızı çok sarstı. Yazılanlardan bunun Depeche Mode’un son konseri olduğu da çıkıyor.
(Gülüyor) Mannheim bu turnenin son konseri. Ama doğrusunu söylemek gerekirse artık böyle bir şeyin zamanı da yaklaştı. Böyle olursa kimse şaşırmamalı. Biz tam 20 yıllık bir grubuz, çok uzun zamandır bu işi yapıyoruz. Böyle büyük bir turneye bir daha çıkar mıyız bilmiyoruz. Çıkarız belki. Her şey olabilir artık...

Danny Tenaglia albümden "I Feel Loved"ın remiksini yaptı. Bu sizin özel seçiminiz miydi?
Pek sayılmaz. Parçalarımızın remiksleri hep yapılıyor. Müziğimize uygun insanlar yapıyor remiksleri. Ama bu pek de bizim özel seçimlerimiz olmuyor.

En son Stooges’un "Dirt" adlı parçasını yorumladınız. Başka yorumlar da var mı sırada?
Biz bu işe ilk başladığımızda bir "cover" grubuyduk. Başkalarının parçalarını çalardık. Çok seviyoruz başka parçaları çalmayı. Her zaman olabilir böyle şeyler.

Biletlerle ilgili....
Milliyet’in de sponsorları arasında bulunduğu Depeche Mode konseri 30 Ekim gecesi Zeytinburnu, Abdi İpekçi Spor Salonu’nda yapılacak. Konserin, fiyatları 43-80 milyon TL. arasında değişen biletleri, Biletix satış noktalarından, internette www.biletix.com adresinden ve tüm Vakkorama’lardan temin edilebilir. Konser günü kapılar saat 19.00’da açılacak. Grup saat 21.30’da sahneye çıkacak. Kimlik göstermeyenler konser alanına alınmayacak ve bilet ücreti iade edilmeyecek.




PAZAR