Pazar “Bir davulcu muhabbetidir gidiyor, bu bile bize yeter”

“Bir davulcu muhabbetidir gidiyor, bu bile bize yeter”

25.01.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:

Ferit Odman, Burak Gürpınar ve Alican Tezer... Üç ünlü davulcu bizim için vizyondaki “Whiplash” filmini yorumladı. Sonuç şu: Film şahane ama gerçek dışı! Noktayı da Gürpınar koyuyor: “Hiç olmazsa insanlar iki haftadır bir davulcu muhabbeti çeviriyor, bu bile yeter”

“Bir davulcu muhabbetidir gidiyor, bu bile bize yeter”

Caz davulcusu Ferit Odman, Kurban’dan Burak Gürpınar ve Ayyuka ile Büyük Ev Ablukada’nın davulcusu Alican Tezer... Üçüyle Galata’daki Nardis Jazz Club’da buluştuk ve En İyi Film ve En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu kategorileri başta olmak üzere beş dalda Oscar’a aday olan, sert bir hocayla caz davulcusu olmaya çalışan hırslı öğrencisinin hikayesini anlatan “Whiplash” filmini konuştuk. Aslında “konuştuk” belki de yanlış kelime. Çünkü ben bir soru sordum ve kenara çekildim. Gerisi üç ünlü davulcunun muhabbeti...
Not: Röportaj “Whiplash” filmi hakkında spoiler (sürprizbozan) içermektedir.

Haberin Devamı

Nasıl buldunuz “Whiplash” filmini?

Burak Gürpınar: Aramızda en çok okullu olan Ferit olduğu için ilk önce o başlasın.

Ferit Odman: Sinematografik olarak güzel film. Fakat müzik eğitiminde hiç olmayacak şeyler de var filmde. Bazı konservatuvarlarda filmdeki benzer sertlikler olduğunu duydum ama bu film müziğe “Rocky” ya da “Karate Kid” yaklaşımı getiriyor. Gerçeğe çok uzak bulduğum için de bir türlü kendimi içinde bulamadım. Konuştuğum bütün müzisyenler de bu fikrime katıldı. Müzisyen olmayanlar filmi daha çok beğeniyor. Ben kendimi içinde hissettiğim filmleri daha çok seviyorum. Trafik kazası geçirip konsere yetişmeye çalışmak biraz abartılı geldi bana mesela.

Alican Tezer: Ben onu sevdim. Çünkü filmin kurgusuna uygundu. Filmde caz idollerinden Charlie Parker da “Ne olursa olsun hevesi kırılmazdı” diye anlatılıyor. Filmin rengi, ışığı, kurgusu güzeldi. Tabii bu kurguyu desteklemek için de dram dozu artırılmış. Hani filmdeki öğrenci Andrew kazadan sonra “Bir şeyin var mı, iyi misin?” sorularını es geçip “Konser salonuna iki blok mesafedeyim” diye düşünüyor.

Haberin Devamı

Ferit O.: Sinema eleştirmenleri çok beğenmiştir filmi.

Alican T.: Ben de sevdim mesela. Fincher’vari biraz, ters köşe de yapıyor.

“Ellerle senkron tutmamış”

Ferit O.: Andrew’un elindeki yaralar da ancak testereyle kesersen olur. Herkes soruyor filmle ilgili “Gerçekten kanıyor mu?” diye.

Alican T.: İlk kez baget tutuyorsundur ve o günden itibaren üç ay durmadan çalarsan ellerin kanayabilir, evet.

Burak G.: Elini yanlışlıkla zile çarparsan kanayabilir ama filmdeki gibi bir şey mümkün değil. İmkansız. Filmle ilgili çok güzel şeyler var tabii ki. Fakat beni üzen bir şey var: Bu bir müzik filmi sonuçta ama içinde müzik yok. Filmin ruhu eksik. Bana her şey çok fazla teknik geldi. Bir de şunu söylemem lazım: Çoğu insan fark etmemiştir, çok da önemli değil ama Andrew’un elleriyle müziğin senkronu tutmuyor.

Ferit O.: Ben de fark ettim.

Alican T.: Eller Tony Baker’ın galiba. Aslında Andrew’u canlandıran Miles Teller üç hafta kadar caz davulu dersi almış. Müzik filmi mevzusuna dönersek, ben filmi izlerken bir davulcu üzerinden başka bir duygu anlatılıyor gibi hissettim. Aslında filmi bir müzik gibi düşünmek lazım. İlerliyor, ilerliyor ve sonunda çok güzel yükselip bitiriyor. Ne çok mutlu son yapıyor ne de kötü bitiyor. Bunları sevdim ben.

Haberin Devamı

Ferit O.: Beni rahatsız eden şeylerden birini daha söyleyeyim: Filmde hiçbir siyah caz davulcusundan bahsedilmiyor. Mesela idol Buddy Rich. Hiçbir caz okulundaki hiçbir öğrenci, ben de orada öğrenci oldum, Buddy Rich’i hayatının idolü bellememiştir. Ben hiç görmedim. Ya Art Blakey ya Max Roach ya da Papa Jo Jones’dur idol. Hani “Bütün Oscar’lar beyazdır” diye bir laf var ya. O, bu filmde de hissediliyor.

Burak G.: Alt metin de geldi.

Ferit O.: Caz sahnesinde yaşananlar bu filme yansımış. Çünkü caz festivallerinde de siyahlara daha az yer veriliyor.

“Algı bir parmak boyu yükseldiyse ne mutlu”

Ferit O.: Bir de JVC Caz Festivali’nin açılışını yapıyorsunuz ama hiç prova yapmadığınız bir davulcuyla sahneye çıkıyorsunuz. Bu da gerçekçiliği zedeliyor.

Haberin Devamı

Burak G.: Sadece intikam için yapıyor.

Ferit O.: Bir yorumda da “İnsanlar öç almak için her şeyi yapar” deniyor.

Burak G.: Bir ters köşe ihtiyacı varmış, böyle halledilmiş o iş de. En başından zaten bence J. K. Simmons’ın öğretmen Fletcher karakterine diş bilenecek bir durum da yok. Çocuğun amacı zaten bu. Öğretmenin açısından bakınca zaten sorun yok.

Ferit O.: Hollywood filmi olduğunu bilerek de değerlendirmek lazım bence.

Alican T.: Bence en azından bir davulcudan bahsetmesi bile iyi.

Burak G.: Hiç olmazsa insanlar iki haftadır bir davulcu muhabbeti çeviriyor, bu bile bize yeter. Algı bir parmak boyu yükseldiyse ne mutlu. Herkes soruyor: “İzledin mi, beğendin mi?” Annem bile sordu.

“Tepenizde birinin olması iyi”

Ferit O.: Ben hep bana gerçek dışı gelen şeylere kafamı taktım. Mesela filmde Andrew bir gece boyunca “double time swing” çalışıyor. Ben 10 yıl filan çalıştım ona. Andrew bir gecede halletti. Vaaay be.

Alican T.: Ben daha çalışmadım mesela.

Haberin Devamı

Ferit O.: O bir gecede, bir ayda yapılacak bir şey değil. Seneler alır onu yapmak.

Burak G.: Davulda bütün olay tekrar üzerine kurulu. Hırs da oluyor. Olmazsa olmaz zaten. Ben okullu değilim, alaylıyım. Tek bir ders aldım, onda da bir şey yapamadan ağlayarak eve döndüm. Kendin çalışınca seni disipline edecek bir şey olmuyor. Birinin eline vurması gerek. Bagetleri bile 10 sene yanlış tutmuşum. Tepenizde birinin olması iyidir.

Alican T.: Bu koşu gibi. Önünde bir engel var, yüksekliğini görüyorsun, “Hadi biraz daha, olacak” diye diye orayı geçiyorsun.

Ferit O.: Sonra bir bakıyorsun bir engel daha var. Hem de daha yükseği.

Alican T.: Sonu yok bunun. Onun için bol rakı içiyorsun, düşünmeden çalıyorsun.

“Hızlı çalmak iyi çalmak demek değil”

Ferit O.: Çok önemli bir şey daha var: Hızlı çalmak, iyi çalmak değildir. Filmde böyle bir yanlış da var. Film davulcu fikrini de yanlış veriyor.

Alican T.: Bir de bir sahnede davulcular çalmayı başaramadığı zaman, hoca diğer öğrencilere dönüp “Müzisyenlerden özür dilerim” diyor. Davulcunun ikinci sınıf müzisyen olarak görülmeside işlenmiş oluyor böylece. Bu normalde de böyle. Şarkıyı dinlediğin zaman ilk önce melodiyi duyuyorsun ama ritim de altta devam ediyor.

Ferit O.: “Bir grup, davulcusu kadar iyidir” diye bir söz var zaten. Bu bir gerçek.

Alican T.: Davul ne kadar transparansa o kadar iyi
demektir bu.

Ferit O.: Davulcu şakası çoktur mesela. Sayfalar dolusu böyle şaka var. “Davulcu kime denir?” “Müzisyenlerle takılan adama”...

Burak G.: “Müzisyenler neden arabasının torpidosuna baget koyar?” “Engelli alanına park edebilmek için”...

Alican T.: Davulcununda şakası olmaz be abi. Dikkat
etmek lazım!