Pazar “Bir insan nasıl bu kadar saf olabilir?”

“Bir insan nasıl bu kadar saf olabilir?”

14.09.2014 - 02:30 | Son Güncellenme:

Fakir Baykurt’un romanından uyarlanan yeni dizisindeki rolünün saflığına, iyi niyetine hâlâ şaşıran Hande Soral: “Bir insan nasıl hiçbir şey bilmez anlayamıyorum. Fatma’yı sindirmem çok uzun sürdü”

“Bir insan nasıl bu kadar saf olabilir”

Onu ilk kez “Küçük Kadınlar” dizisinde oynadığı, ilk bölümde ailesini kaybedip hayata karşı dik durmaya çalışan Armağan karakteriyle tanıdık. Bu kez ise Show TV’de yayınlanan, Fakir Baykurt’un ünlü romanından uyarlanan “Yılanların Öcü”yle karşımızda Hande Soral; yine
bir aile trajedisi, yine bir dramla...

Haberin Devamı

Soral’la “Benimle hiç alakası yok” dediği yeni rolü Fatma’yı ve dizinin çekimlerinin yapıldığı Nevşehir’i konuştuk. Soral: “Giderken hiç bu kadar güzel olacağını düşünmemiştim. Askerliğimi yapmaya gidiyorum diye çıktım yola. İstanbul’un stresinden sonra orada çalışmak terapi gibi geliyor”

“Yılanların Öcü” dizisinde nasıl bir karakteri oynuyorsunuz?

Köyünde ailesiyle birlikte yaşayan, dış dünyada olup bitenlerden bihaber köylü kızı Fatma’yı canlandırıyorum. Fatma bir sabah evinde çıkan yangınla uyanıyor ve o olayda annesiyle babasını kaybedip kardeşi Ömer’le baş başa kalıyor. Hiçbir şeyleri, tanıdıkları kimseleri yok. Sadece yıllardır hiç görmedikleri bir amcaları var ve mecburen ona sığınıyorlar.

Haberin Devamı

Sizi ilk “Küçük Kadınlar” dizisinde Armağan olarak izlemiştik ve orada da ilk bölümde ailenizi kaybediyordunuz. Trajedi içeren roller size denk mi geliyor?

Denk geliyor herhalde. Zaten Türk dramlarında sistem ve döngü hep aynı olmak durumunda. O acılı rollerden biri de bana kalıyor haliyle. Yoksa ben yeri gelir bir komedide de oynarım.

Fatma’nın ailesini kaybetmesi dışında Armağan’la benzeyen yönleri var mı?

Hayata karşı verdikleri mücadele ve kardeş ilişkileri benziyor. Armağan şehirde büyümüş, cesur, kendi ayakları üzerinde durabilen, gözü açık bir genç kızdı. Fatma ise tam tersi. Köyde doğmuş, hep orada yaşamış. Herhangi bir hayat tecrübesi yok, sevgilisi yok, köy dışında bir hayat bilmiyor. Ona kötü niyetle yaklaşanların bile niyetini anlayamayacak kadar saf.

“Nevşehir’de çalışmak bana terapi gibi geliyor”

Zor olmuyor mu hiçbir şeyden haberi olmayan bir genç kızı canlandırmak?

Çok zor. Bir kere bu rolün benimle hiç alakası yok. Köy yaşamına dair çok az şey biliyorum. Çok kapalı bir kız olduğu için Fatma’yı algılamam, sindirmem çok uzun sürdü. Bazı şeylerine hâlâ anlam veremiyorum mesela. Bir insan nasıl hiçbir şey bilmez, nasıl bu kadar saf olabilir diye çok şaşırıp sorguluyorum.

Dizi setiniz Nevşehir’de. Nasıl geçiyor orada hayat?

Giderken hiç bu kadar güzel olacağını düşünmemiştim. Askerliğimi yapmaya gidiyorum diye çıktım yola. Nevşehir çok güzel bir şehir. İstanbul’un stresinden sonra orada çalışmak terapi gibi geliyor.

Haberin Devamı

Set dışında neler yapıyorsunuz?

Spor yapmaya çalışıyorum. Gündüz çok sıcak olduğu için pek gezme şansım olmuyor. Akşamları ise çalışma arkadaşlarımla yemek yemeye gidiyoruz. Tek sosyalleştiğimiz şey yemek yemek oluyor.

Beğendiğiniz yöresel yemekler var mı?

Üzüm suyuyla yapılan, helva gibi ama daha sert köftür diye bir tatlıları var, ona bayıldım. Daha bir sürü güzel ve çok lezzetli yemekler var, dozunu kaçırmadan yemeye çalışıyorum ama köftürü görünce pek dayanamıyorum. N

“Kafkas dansı dersleri aldım”

Dizi dışında bir projeniz var mı?

Haftanın altı günü sette çalışıyoruz. Bazen 15 günde bir İstanbul’a gelebiliyorum. Onda da özlediğim insanlarla görüşmeye çalışıyorum. Dolayısıyla başka bir projeye ayıracak vaktim yok. Yazın bir film çektik, 26 Ekim’de vizyona girecek: “Birleşen Gönüller”. Diziden başka tek projem o.

Konusu nedir filmin?

1940’larda Kırgızistan’da geçiyor. Bulgaristan, Gürcistan ve Türkiye’de çekimleri yaptık. Savaş döneminde geçiyor. Evlendiği gece savaştan dolayı kocasından ayrılan, işçi kamplarında çalışmak zorunda kalan ve sonradan hamile olduğunu fark eden bir kadını canlandırdım.

Haberin Devamı

Nasıl hazırlandınız rolünüze?

Biraz zor oldu. Rusça ve Almanca kelimelerin telaffuzlarını öğrendim çünkü rol gereği çok iyi Rusça konuşuyor gibi görünmek zorundaydım. Kafkas dansı dersleri aldım.