Bodrumun diğer yüzü

Çünkü medyamız halkımıza Bodrumun sadece magazin görüntüsünü yansıtıyor.Bodruma giden sayıları belli, isimlerini halkımızın artık ezberlediği profesyonel mankenler ile profesyonel çapkınlar bir gecelik beraberlikleri ile mutlu birlikteliklerini Bodrumun üç-dört plajı ile üç-dört barında "sergiliyor". Her plaja, her lokantaya, her bara dağılsalar "yoğun görüntü vermelerine imkan olamayacak". Bu nedenle toplu halde yaşıyorlar. Zaten her plaj ve bara da magazin görüntüsü çeken medya çalışanı alınmıyor.Bu nedenle aynı kadro, Bodrumda mevsim boyu, devamlı olarak plajda, sıkış sıkış vaziyette, barda sıkış sıkış vaziyette görüntü vermenin mutluluğunu yaşıyor.Bu profesyonel manken hanımlar ile profesyonel çapkın beylerin gün boyu deniz üzerindeki ahşap iskelelerinde görüntü verdikleri otellerin lokantaları geceleri bomboş kalıyor. Çünkü aynı kadro geceyi, üç-beş açık hava barında yüksek sesli müzik eşliğinde "eller havada" geçiriyor. Gün boyu da uyuyor.Bunları neden anlatıyorum... Magazin görüntülerine bakarak "Uyyyyy... Bodrum bir dolu, bir dolu... Bütün Türkiye Bodruma akın etmiş durumda... İnanılamaz..." diyerek yanılmayınız. Bodrum tüm yaz boyu cıvıl cıvıl... Memlekette ne kadar manken hanım ve çapkın bey var ise Bodruma akın ediyor. Sokaklar manken hanım ve çapkın beylerden geçilmiyor. Bunlar sadece her yeri doldurmakla kalmıyor, şakır şakır da para harcıyor. Bodrumda otel, lokanta, bar açanlar, hediyelik eşya satanlar kazandıkları parayı koyacak yer bulamıyor. Bodrum bu yıl boş... Temmuz ayının başındayız. Bodrumda hayat ağustos ayının ortalarında bilemediniz sonunda biter... İnsanlar Bodrumu en güzel mevsiminde terk eder... Şunun şurasında 1,5-2 ay kaldı... Bu sürede otellerin, lokantaların iş yapması lazım... Hiçbir otel, hiçbir lokanta iki-üç ay iş yaparak Hiçbir otel iki-üç ay iş yaparak yaşayamaz 12 ay boyunca yaşayamaz.Maalesef Bodrumda turist mevsimini uzatamıyoruz. Bodrum iklimi sekiz ay turist ağırlamaya, kış aylarını kongre turizmi ile geçirmeye müsait bir iklim. Bodrumda şimdilerde çok sayıda beş yıldızlı, dört yıldızlı konaklama tesisi var. Çok güzel lokantalar var... Alt gelir grubundaki turisti ağırlayacak çok sayıda iki-üç yıldızlı otel, pansiyon, lokanta var... Ama Bodrumu yabancıya da yerliye de yanlış tanıtıyoruz. Bu kadar uzun "durum tespiti"nden sonra, geçen hafta gördüklerimi anlatayım. "Bodrumun içi" tenha idi. Konuştuğum iş sahipleri "Herhalde Avrupa Şampiyonası nedeniyle insanlar gelemedi... Kostan gemi ile gelen yabancı turistler de olmasa siftah edemeyeceğiz..." diyerek yakındı. İngiliz turistlere hizmet veren Gümbete gittik. Daha önce sokaklarında İngiliz kaynayan Gümbet boş. İşyeri sahipleri sokağa iskemle atmış. Müşteri bekliyor. İki-üç barda turistlere "gel gel" yapmak için tezgahın üzerine çıkarılan üç-beş yabancı turist kızın fotoğraflarını çeken magazinciler, bu fotoğrafları "Gümbette İngiliz kızlar çılgınca dans ediyor... Türk erkekleri gelsin de bizi öpsün diye bekliyor..." şeklinde yayımlayınca, halkımız da neyin ne olduğunun farkına varamıyor. Bodrumun en güzel koylarından biri Türkbükü Koyudur. Bu koya dökülen derenin ötesi, "orta ve alt gelir grubunun", berisi "üst gelir grubunun" tatil yöresidir. "Beri"deki tesislerden Divan Palmira, Shipahoy, Mavi, Fidel, Granca, Ada, Maki, People ve Maçakızının önünde denize uzanan ahşap iskelelerin üzeri gün boyu güneşlenenler ile dolu... Akşamları bu iskelelerin üzerine masalar dizilir. Bu masalarda yemek yenilir. Eskiden iskelelerin üzeri akşamları da dolardı. Masalarda yemek için yer bulunmazdı. Bu yıl neden ise, yemeğe gelen çok az...Ve de ilginç olanı bu yıl "beri"deki tesislerin tamamının elinin yüzünün düzeltilmiş olması.Geçen hafta sonu akşamüzeri Maça Kızının barında Maça Kızı Ayla Emiroğlu ile oturduk sohbet ettik. Washingtonda Citysi işleten oğlu Sahir Erozan aşçısı Aret Saharyan ile birlikte gelmiş. Aret Saharyan her yıl farklı yemekler pişiriyor. Emektar servis personeli Necip Koşar ve İbrahim Koşar bu yemekleri beyaz örtülü masalarda müşterilere sunuyor.Mülkiyeli eski dostlarımız davet etti. İrfan Kurişin Makisinin önünde denizin üzerindeki iskelede güzel bir akşam yemeği yedik... İrfan Kuriş işini seven, devamlı işinin başında olan ve daha iyiyi arayan bir işletmeci. Makinin bembeyaz Rus keten örtüsü yayılı masalarında, bembeyaz kolalı Rus keten peçeteleri ve doğru dürüst tabağı, bardağı ile yemek yemekten hoşlanıyorum. Bu düzeni ile Maki en iyi şehir lokantalarından da iyi çizgide. Alper Yüceer ve Elif Çakır servis personelinin iyi hizmet vermesine özen gösteriyor. Servis şefi Mustafa Koça ve servis personeli Abdullah Karamuk masamızla ilgilendi.Mutfak şefi İsmail Ceylanın çiğ levreğini, mantarlı risottosunu ve ızgara lagosunu tattık. Dolucanın Öküzgözü-Cabarnet Sauvingnon "Karma" şarabını içtik.İskelenin önündeki denizde balıklar yüzüyordu. Ay dolunaya yakın durumda idi, denizi ışıl ışıl aydınlatıyordu. İstanbulda benzer çizgideki lokantalarda ödediğimizden biraz daha düşük bir fatura ödedik. Eskiden masalarda yemek için yer bulunmazdı