Pazar 'Bu albüm tutmaz çünkü ben beğendim'

'Bu albüm tutmaz çünkü ben beğendim'

03.07.2005 - 00:00 | Son Güncellenme:

Yazar olarak tanıdığımız Tuna Kiremitçi aslında "albüm"lü bir müzisyen. Caz gitaristi Önder Focan, Kiremitçi'nin hem ilk albümündeki hem de sonbaharda çıkması planlanan yeni albümünde yer alacak parçaları dinledi. Focan "Efendi gibi sözleri olan, müziği de çok iyi parçalar bunlar" diyor

Bu albüm tutmaz çünkü ben beğendim

tubaakyol@milliyet.com.tr Sonra ilkokulu nerede okuduklarından oturdukları semtlere, ortak tanıdıklara doğru, Eskişehirli olmayan birinin anlamayacağı bir sohbete girdiler. Birkaç yıl aynı ilkokulda okumuşlar. Tabii arada yıllar var. Yine de hatırladıkları Eskişehir aynı sanki. Medeni insanların yaşadığı medeni bir kent. "Düşünün, yolda mavi saçlı bir kız yürüyor, kimse dönüp bakmıyor. İskandinav şehri gibiydi. Hâlâ öyle. Bence Türkiye'de iyiye doğru giden tek şehir" dedi Kiremitçi. Bu kez Focan onu onayladı.Fransız Sokağı'nda Vedat Sakman'ın sahibi olduğu Chez Sakman'dayız. Her çarşamba akşamı Tuna Kiremitçi, Vedat Sakman'ın orkestrası ile burada canlı müzik yapıyor. Caz gitaristi Önder Focan kitaplarından tanıyıp sevdiği Kiremitçi'nin müziğini dinleyecek bu kez. Mankenden oyuncu olur mu tartışmasına yeni bir boyut katıyoruz bu akşam: Bakalım yazardan müzisyen olur mu?Gerçi yazardan müzisyen olmuş bile. Hem de yazar olmadan önce. Zira Tuna Kiremitçi'nin grubu Kumdan Kaleler'in 1996 tarihli bir albümü var: "Denize Doğru". Şu sıralar da Kiremitçi tek başına ikinci albümün hazırlıklarını yapıyor. Araya giren yıllarda diğer grup elemanlarının ne yaptıklarını bilmiyoruz ama Kiremitçi'nin ne yaptığı malum. Kitapları çok satan ünlü bir yazar oldu. Bütün kitaplarını okuyanlar arasında Önder Focan da var."Ben zaten kitabından anlamıştım senin müzisyen olduğunu" dedi Focan. Nasıl? Çünkü Kiremitçi'nin "Bu İşte Bir Yalnızlık Var" romanında bir "luthier" var. Luthier, müzik enstrümanları yapımıyla ve onarımıyla uğraşanlara verilen bir isim. Kiremitçi'nin kahramanı da gitar tamircisi. "Ben aslında orada bazı bölümleri insanlara sorup öğrendim, öyle yazdım" dedi."Sormayı akıl etmişsin ya" dedi Focan, "Müzisyen tarafı olmayan biri bunu sorup öğrenmeyi nasıl akıl etsin?" O esnada müzik başladı. Piyanoda Saki Çimen, kemanda Uğur Akyürek, basta Emrah Işık, bateride Bülent Tekelioğlu, gitarda Çağdaş Özmen...Ve gitarda... Ve vokalde...Tuna Kiremitçi! Biz müzikten konuşsunlar istemiştik. Onlar hemşehri çıktı. Eskişehirli. "Eskişehir'de öyle hemşehrilik diye bir şey yoktur" dedi caz gitaristi Önder Focan. "Yoktur" dedi Tuna Kiremitçi. Önder Focan müzisyen olmasının yanı sıra çok sıkı bir okur. Roman, deneme, hikaye, araştırma... Ne bulursa okuyor. Nasıl zaman buluyorsunuz sorusuna, eşi Zuhal Focan cevap veriyor. "Kaloriferli ev çocuğu" diyor, "Tuvalette okuyor. Sobalı evde büyüyen çocuk tuvaleti bir yaşam alanı olarak kullanmaz." Focan edebi-popüler ayrımı yapmıyor kitap okurken. "Dan Brown'ın mesela bütün kitaplarını okudum" diyor. Murathan Mungan'ın kitaplarını çok sevdiğini söylüyor. Tuna Kiremitçi'nin üç romanını da okumuş. "Bu İşte Bir Yalnızlık Var", "Git Kendini Çok Sevdirmeden" ve"Yolda Üç kişi"..."Tuna Kiremitçi'nin dili çok güzel" diyor. "Aslında kitaplarında hiç öyle çarpıcı bir şey olmuyor. Çok hayatın içinden, çok sıradan hikayeler anlatıyor. Bu yüzden de karakterleri çok inandırıcı. Sanki benim bildiğim, tanıdığım insanlar gibi. Bu kadar sıradan insanlarla bu kadar sıradan hikayeler anlatmasına rağmen, kitap sonuna kadar ilgiyle okunuyor. Bu da herhalde onun sırrı olsa gerek." 'Kitaplarındaki karakterler çok inandırıcı' Tuna Kiremitçi: "İstanbul dolaylarından rock yapıyoruz. Bir nevi kent ozanlığı bizim yaptığımız" (Gülüyor) Tutmazsa tutmaz. Önder beyin beğenmesine çok sevindik biz. Çünkü çok heyecanlanmıştık orada olduğu için. Merak ediyorduk ne diyeceğini. Aslında Önder bey gibi ben de beğendiğim bazı müziklerin tutmayacağını tahmin ederim. Çünkü o müzikte çok popüler olmasını engelleyecek bir özellik vardır. Bunu da herkes göremez. Önder beyin bahsettiği herhalde böyle bir şey. Tutar mı, tutmaz mı, şu anda kestiremiyorum. Fakat bizim yapmak istediğimiz düşünsel içeriği olan ama aynı zamanda rahat dinlenen, insanların dinlerken dans edip eğleneceği bir müzik yapmak. Elit popüler müzik... "Kumdan Kaleler grubunu tekrar bir araya getirmeye imkan yok. Gerek de yok zaten..." Size bir iyi, bir kötü haberim var. İyi haber: Önder Focan müziğinizi beğendi. Kötü haber: Ben beğendiysem tutmaz, dedi. Evet evet, tamamen öyle. Fransızların "elit popüler" diye bir şeyleri vardır. Önder beyin dediğine benziyor. Popüler ama elit aynı zamanda. Daha rafine... Bir tür rock müziği yapmaya çalışıyoruz. Bizim için önemli olan insanların hoş vakit geçirmeleri, duygulanmaları, eğlenmeleri... Müzik dinlemekten zevk almaları. Rekor satışa ulaşamayız belki ama bir dinleyici kitlesi olur. Kumdan Kaleler de enteresan bir örnektir. "Denize Doğru" albümü 1996'da çıktı. Çok popüler olmadı, çok satmadı ama hâlâ sağda solda insanlar dinliyor onu. Tabii bir albümün hangi plak şirketinden çıktığı, dağıtımı da önemli. "Nitelikli pop müzik" dedi Önder bey de... Vedat Sakman'ın orkestrası. Kumdan Kaleler'i bir araya getirmeye imkan yok, gerek de yok zaten. O grup, o yıllarda kalması gereken bir güzellik. Çıkaracağım albüm bir Tuna Kiremitçi albümü. Ama sonuçta Kumdan Kaleler'in şarkılarını da ben bestelediğim, ben yazdığım için bu yeni albüm "Denize Doğru"dan çok da uzak bir albüm olmayacak."Müziğimiz Bülent Ortaçgil'in hard rock versiyonu. Önder Focan ne yazık ki bizi elektrogitarsız dinledi" Birçok kişi Kumdan Kaleler grubunu yeniden bir araya getirdiğinizi sanıyor ama arkanızdaki orkestra... Bülent Ortaçgil bizim ustamız. Benziyorsa gurur duyarız. Zamanında bire bir taklit etmişizdir de Bülent Ortaçgil'i. Fakat Önder beyin bizi dinlemeye geldiği gece bizim elektrogitarcımız yoktu. O yüzden Bülent Ortaçgil sound'una yakındık o gece. Elektrogitar olduğunda hard rock'a dönüyor. Ama neticede şarkı yazmayı bize öğreten Ortaçgil'dir, Mazhar Alanson'dur, Fikret Kızılok'tur. Biz onları dinleyerek öğrendik. Bülent Ortaçgil'in biraz daha hard rock versiyonu diyebiliriz."Ben de zamanında şiir besteledim ama artık bunu doğru bulmuyorum. Şiiri ancak şairi besteleyebilir" Önder bey müziğinizi biraz Bülent Ortaçgil tarzına benzetti. Bir Fikret Kızılok cover'ı düşünüyoruz. "İki Parça Can"a... Tabii daha görüşmeleri yapmadık. Önce kaydedip bir dinleyeceğiz, beğenirsek izin almak için bağlantıya geçeceğiz. Ama o bizim çıkış parçamız, klip parçamız olmayacak. Fikret Kızılok'a saygı duruşu olarak albüme girsin istiyoruz. Diğer bütün parçaların sözü müziği bana ait. Çıkış parçamız da onlardan biri olacak. Albümdeki tüm söz ve müzikler size mi ait olacak? Cover var mı? Önder bey çok tecrübeli olduğu için doğru tahmin etmiş. Genellikle birlikte çıkıyor. Şarkı sözü ile şiir çok farklı. Ben zamanında şiir de besteledim ama şiir bestelemeyi aslında çok doğru bulmuyorum. Çünkü şiirin kendi müziği var. O müziği yapmadıktan sonra, ki onu ancak şairi yapabilir, şiir bestelemeye gerek yok. Bende şarkı sözü ve melodi aynı anda çıkıyor genellikle. Böyle bir karşılıklı etkileşim var. Önder bey "Söz ağırlıklı olmasına rağmen seslendirilmiş şiir gibi değil. Müzik ve söz aynı anda çıkmış gibi" dedi. Öyle mi? Rock var, rock var... Bizimki İstanbul dolaylarından rock diyelim. Bir nevi kent ozanlığı bizim yaptığımız. Ama tavrımız rock, hayata bakışımız rock. Rock'çıyız. Biz sizi yazar olarak tanıdık.Albümden sonra size artık rock'çı mı diyeceğiz? Sizde hiç rock'çı tipi yok. "Rock'çı tipi" de ne demekse? Tuna Kiremitçi'nin sesini, ses rengini çok beğendim. Sadece sesini de değil, biz "detonasyon" diye tabir ederiz; parçaları tonundan, armoniden şaşmadan söylemek... Tuna'nın detonasyonu iyi, detone olmuyor. Tarza uygun, bu tarz bir grup için gerekli olan ritim gitar anlayışıyla gitar çalıyor Tuna. Gitaristlik değildir bu. Zaten amaç da bu değil. Orada amaç, vokale gitarla eşlik etmek. Tuna'nın bu anlamda gitar çalışı da iyi. Ama bunun üzerinden gitaristlik değerlendirmesi yapamayız. Gitarist olarak değerlendirmemiz farklı olur ama grubun yapısı, orada gitar çalmanın amacı diye baktığınızda, böyle bir değerlendirmeye gerek yok. Sahneye çok yakışıyor. İzleyiciyle iletişimi çok iyi. Parça aralarındaki konuşmalar da dozunda. Ozanlık tarafı da olduğu için, parça aralarında böyle kısa açıklamalar yapması, o parçayı anlatması bence hem hoş hem de gerekli. Önder Focan: "Sesi iyi, sahnesi iyi, gitarı değerlendirme dışı" Tuna Kiremitçi "Bir mucize Tanrım bize" diye başladı. Sözlerini "Mucizeler Komedisi" müzikali için yazdığı bu parçanın, müzikalde kullanılmayan bestesinde yine Kiremitçi'nin imzası var: "Hayat biraz gülsün diye / Günah değil, ayıp ne de / Tanrım bize bir mucize..." İkinci parça "Bu aşk burada biter / Ve ben çekip giderim..." Sözleri Ataol Behramoğlu'na ait olan parça Kumdan Kaleler'in albümünde vardı. Beste yine Kiremitçi'nin...Üçüncü parça başladığında Önder Focan hâlâ konuşmamıştı. Çok mu beğendi, pürdikkat dinliyor; yoksa hiç beğenmedi de bunu kırıcı olmadan söylemenin bir yolunu mu arıyor?"İşte böyle zamanlar yüreklenir yalnızlığım / Sabahlara kadar ağlar çiğdem / Göz ardı ettiğin sözcükler anımsanır / Bıçak gibi kesince ayrılık / Senden kalan her şey / Dökülür karanlığa..." (Söz-müzik: Tuna Kiremitçi)Focan "Bu şarkı çok güzel" dedi. Diğerleri?"Şu kadın olmasa, her şey güzel."Hangi kadın? Grupta kadın yok! Dinleyiciler arasında bir kadın coşmuş o esnada, ayağa kalkmış, eller havaya, alkışlıyor..."Üstelik ters alkışlıyor!""Ters alkışlamak", yanlış tempo tutmak, duracağın yerde alkışlamak demekmiş. Focanların da bir kulübü var: Nardis Jazz Club. Orada bazı pazartesi akşamları "nitelikli pop grupları" sahneye çıktığında bu tür müşteriler geliyormuş. "Müzikle aslında bir ilgisi olmayan, müziği dinlemeyen, duymayan, bu yüzden de yerli yersiz ayağa fırlayıp alkışlamaya çalışanlar...""Seslendirilmiş şiir gibi değil, söz-müzik birlikte yapılmış sanki. Sormak lazım..." Focan "Tuna da nitelikli pop yapıyor" diyor, "Bir caz müzisyeni değil, müzisyen olarak dinliyorum şarkıları. Caz olmayan her müzik kötü olmayacağı gibi, her caz da iyi değildir zaten. Efendi gibi sözleri olan parçalar bunlar. Sözler çok kuvvetli."Müzik?"Sözler bu kadar edebi olmasına rağmen 'seslendirilmiş şiir' gibi olmamış. Müzik ve söz aynı anda çıkmış gibi... Sormak lazım, belki gerçekten de aynı anda çıkmıştır."Focan, Bülent Ortaçgil'e benzetiyor Tuna Kiremitçi'nin yaptığı müziği. Bir de Timur Selçuk'un eski şarkılarına... Yani beğeniyor..."Ama" diyor, "ben beğeniyorsam eğer, tutmaz."MFÖ'den Fuat Güner'den alıntı bir espriymiş bu. Genç müzisyenler Güner'e müziklerini dinletirlermiş. Güner de dinler, eğer beğenirse "Ben beğendim" dermiş, "demek ki tutmayacak." Focan da "İşin kötü tarafı, ben beğendim" diyor, "demek ki tutmayacak."Ya satarsa? Tuna Kiremitçi kitapları çok sattığı için de çok eleştirilmişti. Şimdi bir de albümü satıyor diye "kötü müzik yapıyor" demesinler..."Nitelikli kitaplar da satabilir bu ülkede. Çünkü bizim toplum, öyle bir toplumdur ki okuduğunu anlar ama dinlediğini anlamaz" diyor Focan. "Eğitim sistemimiz edebiyatçılar tarafından kurulmuştur. Bu yüzden okullarda edebiyat dersleri iyi işlenir. Öğrenciyi sadece yazı yazmaya zorlamazlar, aynı zamanda, hatta daha ağırlıklı olarak okuduğunu anlama, yorumlama gibi becerileri geliştirmeyi amaçlarlar. Oysa müzik derslerinde yorum yoktur, herkese flüt çaldırıp şarkı söyletmeye çalışırlar. Resim derslerinde de öyle. Sadece resim yaptırılır öğrenciye. Bu yüzden bizim millet okuduğunu nispeten anlar ama duyduğunu ve gördüğünü yorumlayamaz. Bu albüm eğer satarsa da, şarkıların edebi sözleri yüzünden satar, müziği için değil." "Bu toplum okuduğunu anlar, dinlediğini anlamaz. Bu yüzden iyi müzik satmaz"

Yazarlar