Pazar "Clubbing öldü, yaşasın... Sıradaki!"

"Clubbing öldü, yaşasın... Sıradaki!"

24.10.2004 - 00:00 | Son Güncellenme:

80lerde diskoteklere giden, break dancelı yılları bilen, sonra asitti masitti, hani salak tişörtleri bile vardı, onları giymiş çıkarmış biri olarak ve eşek kadar olduğum halde kıyısından clubbinge de bulaşmış biri olarak... Söylüyorum: Clubbingin de yeri dolar!

Clubbing öldü, yaşasın... Sıradaki

Şimdi aldı mı alemi bir düşünce, yerine ne gelecek diye. Ne olacak? Xli gruplar enerjilerini alemlere akıtmayacaksa, nerelere akıtacak? Yoksa artık patlamadan etmeden direkt chill outa mı geçilecek? Olur mu canım öyle? Tüyo vermek gerekirse; küçük barlara dönüş varmış, en fazla ayda bir kez de hakikaten büyük bir evente katılmak lazımmış. Neyse...Neler geldi, neler geçti; 80lerde diskoteklere giden biri olarak, break dancelı yılları bilen, sonra asitti masitti, hani salak tişörtleri bile vardı, onları giymiş çıkarmış biri olarak, eşek kadar olduğum halde kıyısından clubbinge de bulaşmış biri olarak... Söylüyorum: Elektronik gider "akustronik" (O ne be deli?) gelir, clubbingin de yeri dolar bir şekil. Olacağı buydu. Clubbing de bitiyormuş. BBCde böyle bir haber vardı. Clubbing ölüyormuş. Başımız sağ olsun. Geçenlerde "Avrupa Yakası"nda vardı 80ler. O saçlar, başlar, tokalar, kılıklar, o "eğlence hali" mi denir, yoksa "insan olan nasıl böyle eğlenir" mi, işte o hal.Ki eğlenen eğlendi öyle. O zaman 20lerinde olanlar hakikaten beğeniyorlardı kendilerini o siklamen rujlarla. Çok mesudum: Alnıma bant, çantama rozet takmadım Zamanın metroseksüel erkekleri saçlarının önüne perma yaptırıyor, bir de röfle attırıyorlardı. Oksijenle saçını sarartanlar vardı. Gerçekten! Binlerce kere şükür, ben daha 10 yaş civarındaydım o vakitler ama elbette "streç kot" giyip kalın kemer taktım. "Utanmıyor musun?" diyeceksiniz. Bilakis; makyaj yapacak yaşta olmadığım için hiç yüzümü gözümü 80ler tarzı boyamadım, yaşım tuttuğu halde hiç alın bantı takmadım, çantamı da rozetlerle kaplamadım diye kendimle gurur bile duyuyorum.E tabii haliyle "tunik-streç" kombinasyonlu fotoğraflar itinayla yok edildi ama hayat böyle gider, ömür de yeterse günün birinde, diyelim 2020de, 2000lerden de fena halde utanacağız herhalde. Şu düşük ötesi pantolonları mesela nasıl açıklayacağız 2020de. "Evladım, o yıllarda popo çatalı göstermek pek bir modaydı" diye mi? "Öyle moda mı olur?" demezler mi ya da "Niye tamamını göstermiyordun teyze?" diye sormazlar mı? Fotoğraflardaki botoks şaşkınlığımızı izah etmekte hayli güçlük çekeceğimiz aşikar.80lerin Converseinin tahtına (ayağına?) oturan Pumalara bakıp bakıp güleceğimiz de muhakkak.Minimalizm hadisesi yüzünden 50 metrekare salona bir tane bembeyaz kanepe koyup, sonra da bembeyaz sandalyelerde rahatsız rahatsız oturmamızın manalı bir açıklaması var mı arkadaşlar?Şu kapağı değişen cep telefonları var bir de... Bir de dizi müziği çalan cep telefonları... Ha bire cep telefonuyla fotoğraf çekip "Bak bak" diye gösterenler, cep telefonuna kulaklık takıp sokakta kendi kendine konuşarak yürüyenler... Ceple ilgili her şey... Iyyy!Ağda yaptıran erkekler... Ağda yaptırdığı göğsünü göstermek için gömleğinin düğmesini göbeğine kadar açıp gezen erkekler... Grunge takılacağım diye kendince grunge giyinen ama dayanamayıp üstüne Gucci kürk alan, koluna Prada çanta takan kadınlar.Saatlerce Fashion TVde yürüyen hatunlara bakmak, bakabilmek; ev partilerinde saatlerce televizyondan akvaryum izlemek, izleyebilmek...Şu clubbing hadisesi; yani bilumum şeylerden enerji umup ve de bulup sonra da bu enerjiyi harcamak için hep aynı ritmle tepişmek, enerji bitince de sünüp kalmak...* * *2020de 2000leri anlatan bir "Çemberimde Gül Ecstasy" dizisi çekilirse, bugün pek beğendiğimiz kıyafetlerimiz ve işte yaptıklarımız, ettiklerimizle birer nostaljik karikatüre dönüşeceğiz büyük ihtimalle.Clubbing de ölüyormuş ha? BBCdeki haber şöyle bitti:"Clubbing öldü, yaşasın... (Her ne haltsa) Sıradaki!" Fotoğraflardaki botoks şaşkını suratlarımızdan utanmayacak mıyız? Post-clubbing beni aşar. Öyle her ay bir büyük hadise kovala, her neredeyse teee oraya git; aman aman! Evde kulüp ortamı yaratmaya gelince... Yok öyle bir şey! Olmuyor, olamıyor, becerilemiyor. Ama yine de çok eğleniliyor. "Abi yine beceremedik, iyi mi?" diye çok gülünüyor. Bööle manik manik... manik depresif köşe Ha bire 80lerin dizilerini film yapmaya çalışıyorlar şu sıralar. "Dallas", "Miami Vice", "Kara Şimşek"... Çizgi filmlere de el attılar; "Jetgiller", "He-Man"... "Charlienin Melekleri" ile "Görevimiz Tehlike" tuttu ya; tamam artık, şimdi herkes gözünü 80lere dikti ki ne dikmek! Bu arada müjdeler olsun Duran Duran da toplaşmış, yeni albüm yapmışmış. Yani her şey değişiyor ama o kadar da değişmiyor. 2020de belki her şey değişecek ama şu kadar da değişmeyecek:"Avrupa Yakası" 2000li yıllarla dalga geçecek. Çağan Irmak 28 Şubatın dizisini çekecek. Muazzez Ersoy dışında bugün ünlü olan tüm şarkıcılar nostalji albümü yapacak; Ersoy "nostalji haddini aştığından" yapamayacak. "Zaga" pazar sabahları (gerçek sabah!) yayınlanacak. Hülya Avşar Türkiyenin en güzel kadını olduğunda ısrar edecek. Ramazanda Ayda kurulan iftar üssünün maksadını aştığı, gösterişe kaçtığı yazılıp çizilecek. Yine birtakım politikacılar memleketin başına bela olacak, yeni kuşaklar Mustafa Sarıgül ve Erkan Mumcudan "Hep aynı yüzler!" diye şikayet edecek ama onlar hiçbir yere gitmeyecek. tubakyol@yahoo.com Her şey değişir ama o kadar da değişmez