Daum’u çıldırtan Türk hakem

Christoph Daum geçen haftalarda bir maçta hakeme çok kızmış ve protesto amacıyla yedek kulübesinin tepesine oturmuştu. O hakem, Deniz Aytekin, Alman birinci ligi Bundesliga’da maç yöneten tek Türk kökenli isim.
30 yaşındaki Aytekin, ülkedeki 80 bin meslektaşı arasından sıyrıldı ve bu yıl ilk kez en üst seviyede görev yapan 20 hakemden biri oldu. Daum’lu maçtan önce de aslında yine tanıdık birisiyle karşı karşıya gelmişti: Werder Bremen’li Türk oyuncu Mesut Özil’e kırmızı kart göstermişti.

Geçen haftalarda yönettiğiniz Köln-Hoffenheim maçında Kölnlü futbolcu Kevin McKenna’ya kırmızı kart gösterdiniz. Kararlarınıza Köln’ün antrenörü Daum ve taraftarlar sert tepki gösterdi. Hatta Daum yedek kulübesinin üstüne oturarak sizi protesto etti.
Benim Daum ile bir sorunum yok. Zaten olayların benimle ilgisi yok; Daum’un yedek kulübesinin üstüne oturmasının sebebi, Hoffenheim teknik direktörüne sinirlenmesi. Hakem olarak ne yaptığını bilen biriyim. Ben görevimi de en iyi şekilde yaptım.

Üçüncü maçınız Bochum-Werder Bremen’de de Türk futbolcu Mesut Özil’e kırmızı kart gösterdiniz. Bir Türk futbolcuya kırmızı kart gösterirken zorlanıyor musunuz?
Sahalarda futbolcunun Türk, Alman veya bu-şu milletin insanı diye düşünmem. Sadece oyuncuların pozisyonlarına bakarak kararlar alır ve uygularım. Pozisyonları iyi görüp doğru karar veremezseniz bir futbolcunun geleceğiyle oynamış olursunuz, bu nedenle çok dikkatli davranmak zorundayız. Mesut Özil’e de kırmızı kart göstererek görevimi iyi şekilde yaptığıma inanıyorum.

Deniz Aytekin, Mesut Özil’i maçtan atarken...

“Ben hiç takım tutmadım, babam Fenerbahçeli”
Türkiye’de de hakemlik yapmak ister miydiniz?
Türkiye’den talep gelir, Alman Futbol Federasyonu izin verirse seve seve yönetirim. Birinci lig veya ikinci lig olması hiç fark etmez.

Takip ediyor musunuz Türk futbolunu ve hakemleri?
Zamanım olduğu ölçüde takip ediyorum. Kulüplerin maçlarını televizyondan izliyorum, maçları izlerken hakemleri de izlemiş oluyorum tabii. Türk taraftarlar ile Alman taraftarlar arasında fark yok. Her iki ülkenin taraftarı da yenilince üzülüp taşkınlık yapabiliyor.

Tuttuğunuz takım hangisi?
İnanın yok, hiçbir zaman da olmadı. Ailemin içinde de sadece babam Fenerbahçe’yi tutuyor.

Maç yönetirken futbolculardan ya da seyircilerden ne tür tepkiler alıyorsunuz. Küfür eden ya da ırkçı şeyler söyleyenler oluyor mu?
Irkçılıkla ilgili bir sorunla karşılaşmadım. Futbolculardan da tepki almıyorum. Zaten küfür eden futbolcu olursa gereken cezayı önce ben, sonra kurum verir.




Daum yedek kulübesinin tepesinde...


“Okulu, işi ve futbolu bir arada yürüttüm”
Nasıl bir hayat hikayeniz var?
1978’de Nürnberg’de doğdum. Ailem Malkaralı. Babam Nürnberg AEG firması kapanmadan önce burada çalıştı. İlkokul dörde kadar Malkara’da, sonra Almanya’da Zirndorf’ta okudum. Gece üniversitesine giderek işletme fakültesini bitirdim. Okula giderken bir yandan hem Mercedes’te çalıştım hem de futbol oynadım. Daha sonra üç arkadaşımla birlikte, ihtiyacı olan kişilere avukat bulan bir şirket kurduk. Şu anda 70’e yakın çalışanımız var. Eşim Alman, 17 aylık bir oğlum ve 6 yaşında bir kızım var.

Hakemliğe nasıl merak sardınız?
Hakem olmadan önce, Zirndorf’un Bezirksliga’da (yerel lig) bulunan ASV Zirndorf takımında 16 yaşına kadar futbol oynadım. Bir takım arkadaşım hakemlik sınavına girmemi önerdi. İlk hakemliğimi 1995’te bölge alt ligi olan Kreisliga C’de yaptım. İyi performansımı gören, o zamanın tanınmış birinci lig hakemi, Manfred Dölfel’in desteğiyle üst liglerde hakemlik yaparak şu andaki poziyonuma geldim.