Pazar Devlerin aşkı

Devlerin aşkı

07.04.2002 - 00:00 | Son Güncellenme:

Adam "Zavallı Tian Tian" dedi, "Onun yerinde olmak istemezdim." Kadın ise Mei Xianga hak veriyordu: "Ne yapsın zavallı kız! Arkadaşı bildiği adam işi sekse dökünce şaşırdı tabii"

Devlerin aşkı

"Zavallı Tian Tian" diyordu uzun boylu sarışın adam, "yerinde olmak istemezdim."Kadınsa, "kadınlığını biliyor", Mei Xianga hak veriyordu; "Ne yapsın zavallı kız, hayattaki tek arkadaşı, işi bir anda sekse dökünce şaşırmıştır tabii."Tian Tianın beklenmedik aşk oyunlarını karşılıksız bırakan Mei Xiang, tırmandığı ağaçtan inmemişti daha. 93 kiloluk gövdesini yüksek bir dala yerleştirmiş bekliyordu. Washington Ulusal Hayvanat Bahçesinin yetkilileri, sabahtan beri yerel radyo ve televizyonlara demeç üstüne demeç veriyor, arada da Mei Xianga dil döküyorlardı: "Haydi artık in aşağı, Tian Tian yaptığına çok pişman, bir daha rahatsız etmeyecek seni; hem gel de biraz bambu kemir, acıkmadın mı daha?"Uzun boylu sarışın adamla kadın yanı başlarında iki kişilik koltuk boşalınca oturdular. "Ben onları en son Noelde gördüm" diyordu kadın, "üst üste alt alta oynaşıyorlardı ama belli ki daha çocuktular." Adam yine Tian Tiandan yanaydı: "Dört yaşında artık, zamanıymış. Testosteronu kabarınca ne yapsın?" Kadın, "Ama Mei Xiang hem daha genç, hem daha zayıf" derken, adam sözünü kesti, "Ne dersin, pazar günü gidip görelim mi onları?"Hafta başından hafta sonunu düşünmeye başlamak birden gevşetti yüzlerini; adam kadının elini tuttu, kadın adamın geniş, lacivert omzuna dayadı sarı kafasını. Sustular.Mei Xiang o geceyi dalında yalnız, aç bilaç geçirecek, Tian Tiandan kaçıp tırmandığı ağaçtan, ancak 36 saat sonra nazlı nazlı inecekti. Ulusal Hayvanat Bahçesinin yetkilileri 1999da, on yıllığına, bir milyon dolar karşılığı Çinden kiraladıkları, türünün dünyada binden az örneği kalan iki dev pandayı, bir süre birbirlerine yanaştırmamaya karar verdiler. Zorla aşk olmayacağını anlatmayı sürdürdüler kameralara. "Bekleyelim biraz büyüsünler, er geç bebek pandalarımız olur, daha zamanımız var" diye avuttular ekran başındaki Washington çocuklarını.Tian Tian ile Mei Xiangı görmeye gidenler, siyah kısımları kuzguni, beyazları ise safran safran hareli kürkleri içinde, birbirlerinden ayrı, bol bol bambu kemirip uyuklarken gördüler onları. Kameralara poz vermiyor, oynamıyor, belli ki, iki yıldır ilk kez, bu dünyada kendilerinden saydıkları tek varlıktan ayrı kalmanın şaşkınlığını yaşıyorlardı. Neden sonra, anavatanlarından haber geldi de Ulusal Hayvanat Bahçesi yetkilileri cehaletlerini anladılar. Meğer Mei Xiangın ağaca tırmanması, isteksizliğinden değilmiş. Çiftleşen dev pandaların rutin cilvesiymiş onunkisi. Erkek panda niyetini belli edince, dişi panda gözüne kestirdiği bir ağacın tepesine tırmanır, maharetini göstermesini beklermiş aşağıdakinin. Bu arada, diğer erkek pandalar da toplaşır, kimin gerdeğe gireceğinin kavgasına tutuşurlarmış. Sonunda dişi, kavgayı kazanan erkeğin kollarına bırakırmış kendini.Çinden panda aşkının sırlarını öğrenen Ulusal Hayvanat Bahçesi yetkilileri, bir dahaki sefere, Mei Xiang ağaca fırladığında işe karışmayacaklar artık. Bırakacaklar Tian Tianı, göze girmek için serenat yapsın, olmayan rakiplerine fark atsın. Bakarsınız, uzun boylu sarışın adam ile kadın, iki dev pandayı kucak kucağa bulurlar bugün. Yazara e-mail Şakakları siyasetle zonklayan bir şehir bu. Yine de aşka zaman var. Temsilciler Meclisi binalarının çevrelediği South Capitol İstasyonundan metroya binen, kırklı yaşlarında, ya da belki hâlâ otuzlarda gezinip de, Kongrede kim bilir hangi siyasetçinin kadrosunda her Allahın günü on bir saatlik mesai yapa yapa akşamları kırklarında göstermeye başlamış, uzun boylu sarışın kadın ile uzun boylu sarışın adama bakın. Vagondaki gün yorgunu, memur renkli kalabalığın arasında parlak turuncu lekeler gibi göz alan tek tük boş koltuklara şöyle bir baktıktan sonra, ayakta daha rahat edeceklerine karar kıldılar. Birbirlerine yaslanırcasına kavislenip dengelediler vücutlarını. Kafa kafaya, falanca Temsilciler Meclisi üyesinin falanca yasa konusunda falanca işadamıyla yaptığı görüşme türünden, aslında ikisini de sıktığı belli bir konuyu fısıldaşmaya başladılar. Neyse ki, solgun benizlerini daha da solduran cümleler kısa sürede tükendi. Söz fazla dönüp dolaşmadan, Amerikan başkentinde gün boyu konuşulan karşılıksız aşk hikayesine geldi.