Pazar Dünle bağ kuralım

Dünle bağ kuralım

01.05.2016 - 02:30 | Son Güncellenme:

Anadolu insanı; kendi kadim tarihini, kültür sürecini bu topraklarda yüzyıllar-binyıllar boyunca yaşamış ve eserler vermiş tüm medeniyetleri bilmek durumundadır

Dünle bağ kuralım

Merhaba dostlar; Anadolu kültür tarihine bütünsel anlamda özgürce yaklaşabilenlerin kulaklarına yeniden merhaba. 12 bin yıldan beri kesintisiz bir şekilde süregelen Anadolu medeniyetleri üzerine paylaşacağım yazıların içeriğini Anadolu’ya özgü âdetler, gelenekler, sembolizm, mitler, kadim portreler ve inançların köken bilgileri oluşturacaktır. Kimi zaman tarihsel kimi zaman kavramsal kimi zaman da Anadolu’da iz bırakmış kişilikler üzerinden Anadolu’nun birliğine özgürce katkı sağlamaya çalışacağız.

Haberin Devamı

Anadolu yüksek benliğe hitap eden sözlerin söylendiği, yazıldığı yeryüzünün kültürel anlamda en derin coğrafyasıdır. Ve her söz kendi zamanının eseridir. Bizler düne dair ve Anadolu’ya özgü sözleri, değerleri, kültürel tüm yaratımları aralarında bağ kurarak anlayabilirsek buna kültürel görgü diyebiliriz. Meçhul olan yarını “öngörebilmek” için düne özgü olanlara ilgi duymalı ve akabinde o ilgiyi sürdürerek bilgilenmeliyiz.

Hepsi bizim hemşerimiz

Değerli dostlar; kültür insanoğlunun kendi tarihi süreci içerisinde oluşturduğu tüm maddi-manevi birkimleridir. İnsan tüm tarihi-dini-sosyal, eşdeyişle kültürel birikimini günümüz yaşantısına çağdaş bir şekilde indirgemek durumundadır. Böylece kültür alanında dünle bağ kurabilenler için birlik vardır. Kuramayanlar ise teferruatlarla ilgilenirler ve bu onları çatışmalara götürür.

Haberin Devamı

Anadolu insanı 12 bin yıldan beri süregelen kültür sürecini korumak durumundadır. Çağdaş Anadolu insanı kendi kadim tarihini, kültür sürecini bu topraklarda yüzyıllar-binyıllar boyunca yaşamış ve eserler vermiş tüm medeniyetleri bilmek durumundadır ki böylece uygarlık denen büyük kavramın içerisini geçmişte olduğu gibi yeniden doldurabilsin.

Anadolu’yu düşünerek öğrendiğimizde şair Homeros, tarihçi Heredot, düşünür Heraklitos, can dost Diyojen, Ezop, Amasyalı Mitridates, Kommegeneli Antiokos, Urfalı Abgar, Pataralı St. Nicolas (Noel Baba) ve daha yüzlercesi bizim özbeöz hemşerilerimizdir. Tıpkı 13. yüzyıl dünyasının ilahi aşk dostları olan Hz. Pir (Mevlana), Yunus Emre, Hünkar Hacı Bektaş Veli, Hacı Bayram Veli ve yüzlerce diğer dostlar gibi. Bir anlamda kültürel miras eserlerimiz ve kültürel portrelerimiz aracılığı ile Anadolu medeniyetleri arasında rahatlıkla kuracağımız bağ neticesinde Anadolu geçmişte olduğu gibi yeniden dünyanın önder kara parçası olacaktır.

Anadolu insanı kültürel-tarihi sürece bütünsel anlamda özgürce katılmak durumundadır ki günümüz de buna en çok ihtiyaç duyduğumuz zamandır. Keza bir insan dolaysızca bakabilir ve dolaysızca anlayabilir ise o insan özgürdür ve mutludur. Aksi halde sığ ve bağnaz ben-sen veya bizim-sizin gibi tanım ve tariflere bürünür ve bu yaklaşımdan insanoğlunun birliğine dair güzel koku gelemez.

Haberin Devamı

Anadolu gül bahçesidir, bizler ise hep birlikte bülbül olmaya aday olmalıyız. Çünkü Anadolu’nun dağları dağ gibi vakurdır yükseklerde; nehirleri nehir gibi cömerttir vadilerde; toprağı toprak gibi tevazu kokar üzerinde tıpkı insanı gibi. Anadolu insanı içinde ben olmayan cümle kullanmaya yeniden başladığında ve birbirine saygılı davranan, birbirine sevgi ile yaklaşan “biz”in içeriği özgürce doldurulduğunda yüce Yaradan’ın bizden arzu ettiği birliği oluşturabiliriz. Anadolu’da önce düne dair bütünsel anlamda bağ kurarak Anadolu “bilgesi” olalım, akabinde de yarınlara karşı “arifane” bakalım.

Biz hamur gibiyiz

Anadolu’ya binlerce yıl önce doğudan gelenler “güneşin bahçesi” dediler. Batıdan gelenler “denizin yüreği” dediler. Kuzeyden gelenler “misafir sevenler” dediler, güneyden gelenler ise “cennet bahçesi” dediler. Ve böylece Anadolu’ya her gelen gelmiş olduğu yerden getirdikleri ile Anadolu’da bulduklarını harmanlayarak Anadolu’yu yurt edindiler. Bu süreç binlerce yıl devam etmiştir. Bu nedenle biz Anadolular yaklaşık 12 bin yıldan beri birbirimizi yoğurarak oluşturmuş olduğumuz hamur gibiyiz mozaikten öte. Anadolu hamurunun bir parçası olan tüm Anadolulu dostlar, “Söze müşteri dinleyenlerin kulaklarıdır. Söz dinleyenin anlayışı nisbetinde gelir. O hikmeti çekmedikçe, hikmet de çıkmaz” der
Hz. Mevlana.

Haberin Devamı

Değerli dostlar; güzel çirkini yendiği zaman üslup doğar derler. Bizim Anadolu adına verdiğimiz “merhaba”nın tüm sıcaklığı, derinliği, kaynağı Halikarnas Balıkçısı, Yunus Emre ve Hz. Mevlana kaynaklıdır. Merhaba Anadolu, merhaba Balıkçı, merhaba Yunus Emre, merhaba Hacı Bektaş Veli, merhaba Hz. Mevlana ve merhaba mavi gözlü dev adam Mustafa Kemal Atatürk.