Pazar Dünya canlı yayında

Dünya canlı yayında

05.02.2017 - 02:30 | Son Güncellenme:

Telefonum elimde, toplu taşıma araçlarında zaman geçirmenin kitabını yazıyorum. Önce Twitter ardından Instagram. Fakat eskisi gibi değil Instagram. “Story”lere yeni alışmışken şimdi bir de canlı yayın başladı. Aynı anda birçok canlı yayın var. Hangisini izlesem? Herkes hayatını gözlerimin önünde yaşıyor sanki. George Orwell görse şaşırırdı. Fakat nedir bu “canlı yayın merakı”? Herkes “dostlar canlı yayında görsün” mü diyor yoksa yeni olanın suyunu çıkarmada üstümüze yok mu? Biz işinden içinden çıkamadık ve uzmanlarına sorduk...

Dünya canlı yayında

“Teknoloji hukuktan daha hızlı ilerliyor”

İlker Atamer (Bilişim avukatı)


- Teknoloji, hukuktan daha hızlı ilerliyor. Yeni teknolojik gelişmeler yaşandıkça, bu gelişmelere bağlı yenilikler ortaya çıktıkça hukuk da bu alanları düzenlemeye yöneliyor. Canlı yayınlar da özellikle son dönemlerde popüler oldu. Mevzuatta henüz bu canlı yayınlara özgü düzenlemeler yok. Fakat bu, canlı yayın sırasında işlenen suçların ceza kapsamına girmediği anlamına gelmiyor. Çünkü canlı yayın tek başına hukuken bir anlam ifade etmez. Önemli olan canlı yayında kişinin ne paylaştığı ve ne tür hareketlerde bulunduğudur.

- Canlı yayının amacı ve kastı hukuki açıdan önemlidir. Bir kişi bir maçta ya da bir konserde sadece kendisiyle ilgili bir anı paylaşmak amacıyla geçici bir yayın yapıyorsa bunun telif haklarını ihlal ettiğini söylemek mümkün olmaz. Fakat bu kişinin amacı bir konser ya da maçı başkalarına izletmekse o zaman bir ihlal vardır.

- Kamu düzeni konusunda da canlı yayın yapan kişinin kastı önemlidir. Kamusal bir alanda, kimsenin özel hayatını ihlal etmeyen yayınlar hukukun konusu olmaz. Bir insanın yaşadığı hukuka aykırı bir durumu yayınlaması da hukuken sorun teşkil etmez. Fakat eğer bir kere yayınlanıp silinecek diye düşündüğünüz bir yayın, üçüncü kişiler tarafından kayda alındı ve yayıldıysa bir bilişim avukatına danışmanızı öneririm. Ben şahsen bu gibi olaylarla karşılaştım.

Haberin Devamı

“Sıradan insan fenomen olma rüyasında”

Prof.Dr. Filiz Aydoğan Boschele (Akademisyen)


- Artık televizyon karşısında sadece izleyen pasif bir insan yok. Günümüzün sıradan insanı haberi, eğlenceyi, oyunu ve televizyonda gördüğü içeriği eleştirme, yayma, üretme özgürlüğüne sahip. Özellikle akıllı telefonların farklı medya teknolojilerini bir araya getirmesiyle günümüz bireyi medyanın sadece tüketicisi değil, üreticisi durumunda. Bu özgürlük sandığımızın aksine karşılıksız değil. Çünkü bu teknolojiyi bizlere sunan endüstri tabii ki daha fazla kâr etmenin peşinde. Ciroları milyar dolarları bulan Instagram, Facebook, Snapchat, Twitter gibi sosyal medya mecraları biz hiç fark etmesek de sosyal medya aktivitelerini kendileri lehine sömürür. Bizler fotoğraflarımızı, canlı yayınlarımızı, düşüncelerimizi paylaştıkça bize empati duyulmasını, beğenilmeyi, toplumsal olarak onaylanmayı bekleriz. Fakat yarattığımız içerikle bir Facebook işçisi olduğumuzu bilmeyiz. Aslında sosyal medya kullanıcıları olarak bizler “empatik işçi”leriz. Çünkü Facebook bizimle ilgili topladığı tüm verileri reklamcılara satar.

- Sosyal medya gösterişin ve görselliğin ön planda olduğu günümüz toplumlarında tüm bunları gelişkin teknoloji sayesinde geleneksel medyadan çok daha ötelere taşıyor. Yeni uygulamalar sayesinde; klipler, canlı yayınlar, fotoğraflar artık herkesle paylaşılıyor. Ve maaalesef sosyal medya içinde anlık, bölük-pürçük, haber kırıntılarına hapsedilen sıradan insan çektiği ve paylaştığı bu videolarla bir gün ünlü ya da fenomen olabileceği rüyasıyla yaşıyor. Böylelikle asıl ilgilenmesi gereken ciddi konulardan uzak tutulmuş oluyor.

Haberin Devamı

“Etik ihlaller konusunda bilgilenmeliyiz”

Yar. Doç. Recep Ünal (Akademisyen)


- Yeni medya mobil telefonlarımız aracılığıyla bize her an her yerden canlı yayın imkanı sağlamış olabilir. Ama bu bizim hayatın her anını canlı olarak yayınlayabileceğimiz hakkını tanımaz. Özellikle yayına konu olan kişilerin mahremiyetleri, kişilik hakları, özel hayatları söz konusuysa... Burada yeni medya okuryazarlığı devreye giriyor aslında. Hem yayını yapan kişilerin hem de izleyicilerin etik ihlaller konusunda bilgilenmesi gerekli. Ayrıca uzmanlar yasadışı içeriğini tespit edip engelleyebilecek teknolojilerin oluşturulmasının şart olduğunu belirtiyor.

- Yayınların büyük bölümünün sohbet amaçlı olduğunu görüyoruz. Ama eğitim, seyahat, haber, kültür sanat gibi alanlarda etkin kullanılmasıyla birlikte aslında mobil canlı yayınların çok büyük fırsatlar sunabileceği öngörülebilir. Önemli olan bu tür yayınların daha çok kişiye ulaşabilmesi. Yapılan bir araştırmaya göre Periscope üzerinden gerçekleştirilen canlı yayınların yüzde 90’ı 20 kişiden az kişi tarafından izleniyor. Dolayısıyla mobil canlı yayınlar, doyurucu içerik, iyi zamanlama, doğru etiket kullanımı ve duyuru ile daha geniş kitleler tarafından izlenir hale gelirse bu platformların sohbet ve eğlence dışında kullanım alanları da genişleyecektir diye düşüyorum.

Haberin Devamı

“Takdir görme arzusunun kabardığına şüphe yok”

Serdar Kuzuloğlu (Teknoloji ve trend editörü)


- Sosyal medya kullanıcılarının yeni mecra ve özelliklere yönelik bitmek bilmez bir iştahı var. Kimilerinin “yenicilik” (newism) dediği bu durumun son örneği de Instagram’ın canlı yayın özelliği. Bunun -Instagram özelinde- geçici veya kalıcı olacağını söylemek kolay değil. Ancak “canlı yayın yapma” eyleminin kalıcı bir sosyal medya davranışı olarak hayatımızdaki varlığını sürdüreceğine şüphem yok.

- Sosyal ağların kullanıcı tarafındaki algısını belirtmek “körün fil tarifi” metaforuna benziyor. Çünkü homojen bir küresel kullanımdan söz etmek mümkün değil. Örneğin Instagram, Ortadoğu ülkelerinde yoğunlukla küçük ve büyükbaş hayvan satışı için kullanılıyor. Bunu Türkiye’de hayal bile edemeyiz. Yüz milyonlarca kullanıcıya sahip Instagram’ın yüz milyonlarca kaliteli içerik üretmesini beklemek elbette naif bir tavır olur. Ancak, Periscope ve Vine’da gördüğümüz gibi, tamamen kendine has içeriklerle aradan sıyrılan yeni nesil şöhretler göreceğimize eminim.

- ABD’li ünlü psikolog Daniel Kahneman’ın çok güzel bir tanımı var. Sosyal ağ kullanıcılarının bugünü “inşa ettiğini” iddia ediyor. Ben de katılıyorum. Herkes kendi hayatının ve tecrübelerinin ne kadar eşsiz, görülesi ve takdir edilesi olduğunu ispat etme yarışında. Bunun için yaşadığı anı algımaktan çok gelecekte, #tbt’lerde, anılmak üzere “kurguluyor”. Canlı yayınların harcıalem, genelgeçer yapısı buna pek uygun gibi görünmese de “fark edilme”, “takdir görme” arzusunun bu tip özelliklerle kabardığına şüphe yok.