Pazar En yeşil ada: Heybeliada

En yeşil ada: Heybeliada

11.12.2005 - 00:00 | Son Güncellenme:

Adaların en yeşillikli olanı Heybeliada. Ada sakinleri, Büyükada için "Orası şehir gibi" diyor. Haksız değiller... Heybeliada ise o kadar sakin ve özel ki, münzevi bir yaşam için biçilmiş kaftan. Boş sokaklar ve uzun yürüyüşlerle, İstanbul'dan sanki kilometrelerce, asırlarca uzak...

En yeşil ada: Heybeliada

GEZMEK GEREK Heybeli'de inince, aklımda hâlâ Ediz Hun'un cümlesi var: "Romantik devir bitti ama Adalar'da devam ediyor." Birkaç ay önce kapanan sanatoryum, bir zamanların en romantik hastalığına ev sahibi olmuş. Kim bilir Deniz Harp Okulu kaç aşkın konusu? Bu köşkler, Çam Limanı, Değirmen Burnu... Bostancı'dan bindiğim sabah vapurunda Ediz Hun'la karşılaşıyorum. O Büyükada'ya gidiyor, ben Heybeli'ye. Sohbet ediyoruz. Ediz bey çok kibar, her zamanki gibi. "Ev olunca kışın da gidiyoruz böyle. Bu keşmekeş İstanbul trafiği ile uğraşacağıma, gider ağaçların içinde otururum daha iyi. Ben sinirli adamım, araba kullanırken karım sürekli beni yatıştırmaya çalışır. Şimdi romantik devir bitti, aşklar bile sanal ortamda yaşanıyor. Oysa Adalılar tabiatsever insanlar. Adalar'da hâlâ romantik devirdeler" Heybeliada'nın eski adı Halki. Antik devirde, adada bakır madeni işleten Dimonisios ve Rumca bakır anlamına gelen "halkos" kelimelerinden türetildiği düşünülüyor. Heybeye benzediği için mi Türkçede "Heybeli" demişler, orası bilinmez. 16'ncı yüzyılda İstanbul'daki veba salgınından kaçmak isteyen Hıristiyan zenginlerin sığınağı olmuş. 1900'de büyük bir yangınla yaralanmış, depremlerle sarsılmış. 1924'te açılan sanatoryum adanın canlılığa kavuşmasına yardımcı olmuş. İsmet İnönü'nün sanatoryumda kalması ve ölene kadar adayla ilişkisini kesmemesi de, Heybeli'nin popülerliğine katkı sağlamış.İnsanı ilk çarpan, adanın sakinliği. Kendimi bambaşka bir devirde yaşıyormuş gibi hissettim. Mektupların yazıldığı, yolculukların beş gün sürdüğü, ansiklopedilerin evlerin salonlarında, baş köşede durduğu zamanlarda... Uzun yürüyüşler yapıp faytonla gezdim. Esnafla, halkla konuştum. Herkes bu sakinliğe alışmış, bir dinginliğe bürünmüş gibi. Zaten Heybeli halkına göre Büyükada "şehir", ada ise Heybeli. Hafta sonları "aman çıkılmaz", yazları hele "aman Allah korusun evladım!" Gelmeden önce Nejat Gülen'in "Heybeliada" kitabını aradım ama hiçbir yerde bulamadım. Bilgim ansiklopedi ve internetle sınırlı. Sürgün ve manastırların adası olduğunu öğreniyorum. Hüseyin Rahmi Gürpınar ve Ahmet Rasim'in burada yaşadığını da. Sürgün ve manastır adası Gözüm yerlerdeki çekirdek poşetlerine, boş sigara paketlerine, şişelere, teneke içecek kutularına ilişmese, sanki bir cennetteyim. Boş sokaklarda, tepelerde, manzaralı köşelerde yürüdüm. Çam ağaçlarından yayılan oksijeni ciğerlerime çektim. Meşhur Ruhban Okulu'nu seyrettim. Geçtiğimiz günlerde kapanan ve şimdilik yerine ne yapılacağı pek belli olmayan sanatoryumu uzun uzun izledim. Romantik jön Ediz Hun haklıydı; İstanbul değil, ama burası hâlâ romantik çağda yaşıyordu. Nal sesleri arasında, iskeleye doğru yollandım. Aklıma Rıfat Ilgaz'ın şiirlerinden birkaç dize geldi: "Nasıl sevmezsin Heybeli'yi? / Ne evim ne bahçem var / Ne iskelesinde sandalım / Ne param var savuracak / Çamlarına, denizine, ayışığına / Ne asfaltına tırmanacak dermanım / Rüzgarında payım var / Olsa olsa bir nefeslik..."Rüzgar, deniz, çamlar, benimdi nasılsa. Ada bugünlük benimdi. Hem sanki hastalığını belli etmemeye çalışan Hülya Koçyiğit ve gururlu aşık Ediz Hun da benimle beraberdi... Çam ormanları hâlâ duruyor Kabataş, Sirkeci ve Bostancı iskelelerinden kalkan vapurlar ve deniz otobüsü seferleri ile ulaşım çok kolay. Ben Şehir Hatları seferiyle Bostancı'dan gittim. 40 dakika sürdü, tek yön için 2 YTL ödedim. Şehir Hatları ve deniz otobüsü seferleri için, www.ido.com.tr'den detaylı bilgi edinebilirsiniz. Nasıl gidilir? Mavi'de yedim, enfesti. Radika salatası, barbunya pilaki, patlıcan salatası, zeytinyağlı dolma... Zeytinyağlılar tam sevdiğim gibi, şekeri ve yağı kıvamında. Porsiyonu 4 YTL. Kalamar ve tereyağında karides de enfesti. Fiyatlar uygun, servis çok iyi. Tel: (0216) 351 01 28Ayyıldız ve Yalı caddeleri üzerinde birçok lokanta var, hepsi de iyi gözüküyor. Özellikle Halki, Park ve Başak's Restaurant'ı pek gözüm tuttu. Bir dahaki sefere... Ne yenir? Halki Palace: Heybeli'nin en güzel oteli. 1858'den beri pansiyon-otel olarak işletiliyor. İki kişi oda-kahvaltı 130, jakuzili odalar ise 150 dolar. Tel: (0216) 351 00 25Halki Prenset Pansiyon: İki kişi hafta sonu 90, hafta içi 70 YTL. Kahvaltı dahil. Gayet temiz ve hoş gözüküyor. Tel: (0216) 351 00 39Özdemir Pansiyon: Bir kişi hafta içi 30, hafta sonu 50 YTL. Kahvaltı yok. Tel: (0216) 352 80 28Selanikli: İki kişi hafta içi 60, hafta sonu 70 YTL. Tel: (0216) 351 95 76 Nerede kalınır? En iyisi yürüyerek keşfetmek. Büyük turu yapmanızı öneririm, gerçi hiç kolay olmuyor!Deniz Harp Okulu, sanatoryum ve Ruhban Okulu binaları çok güzel.Sadık Bey Plajı'nı ziyaret edin. Boş haliyle çok romantik.Değirmen Burnu harika bir piknik alanı. Aşağıdaki pastaneden bir şeyler alıp gelmek çok mantıklı.Nostaljik sebeplerden ötürü, fayton gezintisi pek keyif veriyor. Ne zamandır yapmamışım meğer... Yazarların ve İsmet İnönü'nün evleri muhteşem.Gözüme bir kütüphane ilişti, biraz bakımsız duruyordu. "Fena halde bulursam üzülürüm" diye girmedim. Cesareti olan bakabilir. Kiliselerin bazıları çok güzel onarılmış. Özellikle meydana yakın olanı mimari açıdan da çok güzel. Ne yapılır?