Pazar "Festival işi şirket yönetmekten farksız"

"Festival işi şirket yönetmekten farksız"

21.08.2005 - 00:00 | Son Güncellenme:

27 yaşındaki Umut Özaydınlı önce Rock'n Coke festivalini düzenledi. Şimdi Coca-Cola'nın 20 ülkeyi kapsayan Soundwave Festivaller Turu'nu yönetiyor

Festival işi şirket yönetmekten farksız

paktas@milliyet.com.tr Özaydınlı sürekli seyahat halinde, cep telefonu susmak bilmiyor, günde 300 e-postayı cevaplıyor. Ve tabii ki ondan bahsederken babasından da bahsetmemek olmaz gibi görünüyor. Koç Grubu'nun CEO'su Bülend Özaydınlı, onun babası. Aslında babasıyla benzer işler yaptığını şu sözlerle anlatıyor: "İşim eğlence, gezme, tozma gibi görünüyor ama şirket yönetmekten farksız." Umut Özaydınlı henüz 27 yaşında. 10'lu yaşlarındayken müziğe bağlandı. Önce bir rock grubunda vokal yaptı, olmadı. Sonra "DJ'lik yapayım" dedi, okuma aşkı daha ağır bastı. "İyi bir üniversitede işletme okuyayım" derken belki de hem müziği hem ciddi bir işi bünyesinde en iyi barındıran bir iş buldu kendisine. Coca-Cola Türkiye'de alt kademede başladığı işte hızla yükselerek Avrupa ve Ortadoğu Müzik Aktivite müdürü oldu. Şimdi Coca-Cola'nın 20 ülkeyi kapsayan Soundwave Festivaller Turu'nu yürütüyor. Bu, gençleri Avrupa'nın çeşitli kentlerindeki festivallere götüren bir tren. Bu yılki turun son ayağı da 3-4 Eylül'de düzenlenecek olan Rock'n Coke. İki büyük hayalim vardı. Bütün Avrupa'yı trenle gezmek ve büyük bir firmada pazarlama yapmak. Bir tane "interrail" bileti aldım, CV'mi hazırladım, Coca-Cola'ya yolladım ve Avrupa'yı tek başıma gezmeye başladım. İspanya civarına vardığımda Coca-Cola'dan bir telefon geldi. İki hayal çakıştı. Hemen döndüm ve görüşmeye gittim. Üniversitenin hemen sonunda Coca-Cola'da çalışmaya başladım. Profesyonel iş hayatınız nasıl başladı? "Bunun fikir babasıyım" demek istemem hiçbir zaman. İş planını ben yaptım. Coca-Cola olarak dünya çapında gençlere ulaşmak için müziği kullanmaya karar verdik. İlk defa 2002'de müzik iş planları yapmaya karar verdik. Türkiye'de fark ettik ki ne kadar müzik etkinlikleri olsa da hiçbir zaman özlenen standartta olmuyordu. Rock'n Coke'a nasıl geldiniz? Bu sizin fikriniz miydi? Kesinlikle değil. Bürokrasisi çok, endüstrisi yok. Örneğin biz Rock'n Coke için tuvalet ihtiyacımızı karşılamak amacıyla bir firmayla anlaştık. Bize tuvalet ürettiler. İlk yatırımı biz yaptık. Türkiye'de belli sayıda sahne bariyeri vardı. Yeni bir pazar oluştu. Türkiye'de festival yapmak kolay mı? Tabii. Bizim sözleşmeyi imzaladığımız ilk gün Irak'a ilk bomba düştü. Bazı sanatçılar "Orada savaş var, biz gelmeyiz" dediler. İkinci yıl, artık bilinen bir festival olduğu için 50 Cent, Iggy Pop gibi iyi isimleri getirdik. Rock'n Coke'un ilk yılı zordu herhalde... "Tren için test sürüşü bile yaptım" Bu tren öncelikle bir ilk. Avrupa'da dolaşan parti trenleri vardı ama hiçbir zaman bütün Avrupa'yı dolaşan tek bir tren olmadı. Bu işe girdiğimizde biz de bilmiyorduk. Bütün Avrupa'da dolaşabilmek için her ülkeden tren için ayrı izin alınması gerekiyormuş. Her vagonun üzerinde hangi ülkeye girebileceğiyle ilgili bir damga var. Tren kanunları çok farklı. Bir trenin bir ülkeye girmesi için o ülkede kayıtlı olması lazım. Bizim trenimizin böyle bir plakası yoktu. İlk önce böyle bir şey almaya koyulduk. Soundwave treninin özelliği nedir? Evet. Şubat-mart ayları boyunca bütün Avrupa'daki tren depolarını dolaştım. Araba bakar gibi tren baktım. Test sürüşü bile yaptım. Neredeyse Macaristan'dan bir tren alıyorduk. Macaristan'a gittim, James Bond filmleri gibi. Özel bir depoya gittik, trene bindik. İki saat boyunca deneme sürüşü yaptık. Tabii ki ben kullanmadım ama hazır bulundum. Belçika'da, Fransa'da da baktık. İki ay boyunca Avrupa'daki çok mühim trenleri gördüm herhalde. Modellerini, hangisinin nesi var, hangisi nerede gider gibi gereksiz bir bilgi dağarcığı oluştu. Treni Almanya'dan mı aldınız?

Yazarlar