Futbol, İstanbul gece kulüplerinin müşteri profilini belirliyor

• İlhan Mansız’ın Laila’yı tercih etmesinde Serdar Bilgili etkisi
• Hüsamettin Cindoruk öğle yemeklerini Nişantaşı’nda, Kantin’de yiyor
• Marianne Faithfull, Tuğrul Eryılmaz’ı iki kere öptü: 35 yıl sonra vuslat

Ankaralılar politikayla yatıp politikayla kalksalar da ülkenin "yatay" gündemini İstanbul belirliyor. Ankara’nın koridor ve parti hayatının karşısında İstanbul sokak ve kulüp hayatı duruyor. İstanbul’un üç büyük gece kulübü, Reina, Laila ve Hammam ise şu aralar üç büyük futbol kulübü arasında paylaşılmış gibi. Reina ve işletmecisi Mehmet Koçarslan Galatasaraylı. Laila ve işletmecisi Şefik Öztek Beşiktaşlı. Hammam ise biraz Fenerbahçeli biraz Galatasaraylı. Kulübün işletmecisi İzzet ve Celal Çapa Fenerbahçeli. Ama mekanda Fenerbahçeli Metin Şen’le (Ali Şen’in oğlu) ortak bir Meksika lokantası açan futbol menajeri Bayram Tutumlu ve bir balık lokantası açan Melek Boz hasta Galatasaraylı. Aynı mekandaki Douche’un işletmecisi Sanem Çapa ise (Melek Boz’un kızı) Fenerbahçeli. Bu ayrışma futbol ünlülerinin gece gezmelerini ne kadar belirliyor bilinmez ama birininkini belirlediği kesin gibi.
Laila bu yaz Tarkan’ı Reina’ya kaptırdı ama Tarkan da bu yaz tahtını İlhan Mansız’a kaptırdı zaten. Ve Mansız’ın tercihi Laila.
Geçen kış Şefik Öztek’le Mehmet Koçarslan arasındaki bir gerginlik nedeniyle Reina’dan çıkarılan, daha doğrusu kovulan Serdar Bilgili’nin, İlhan Mansız’ın gece gezmelerine ses çıkarmadığı ama Reina’yı da pek tavsiye etmediği konuşuluyor şu sıralar sabaha karşı dürümcülerin önünde. Ayrana katık edilen dürümü "yutmakla" koskoca bir yazın geçmeyeceği konusunda hemfikir olan mankenler de bu yüzden her akşam Laila’nın kapısında sıraya giriyor.
* * *
Ankara’daki yeni oluşumcuların partileşme sürecinden çok daha yoğun bir partileşme süreci de yine İstanbul’da sürüyor. Park Orman, Kilyos ya da Maslak Venue gibi mekanlarda aralıksız düzenlenen partiler kentteki uyku tulumu satışlarını patlattı. Artık gençler kent içindeki partilere uyku tulumlarıyla gidiyor ve parti mekanında sabahlıyorlar. Ritim hızlandığında o güne ya da o saate kadar yorgun düşmüş bedenler kuştüyü kılıflarından sıyrılıp piste koşuyor ve birkaç parça sonra bu kez aynı kılıfa iki daha da yorgun beden olarak sığışıyorlar. Ve bu kez de kalplerin ritmi hızlanıyor.
* * *
Tabii İstanbul techno müziğin tekdüze ritmiyle sarsılmıyor sadece; aksak, kırık caz ritimleri de baskın kentin gürültüsünde. Caz festivali dün gece sona erdi. Ama az sayıda konuklu bir sahne arkası partisi (backstage party) hâlâ konuşuluyor.
Milliyet Kültür&Sanat, Milliyet Sanat Dergisi ve Radikal İki’nin genel yayın yönetmeni Tuğrul Eryılmaz bu "backstage partyöde 35 yıl beklediği vuslata erdi. Eryılmaz belki de Mick Jagger’dan sonra en sevdiği rock şarkıcısı olan Jagger’ın sabık sevgilisi Marianne Faithfull’un konserinde en ön sırada huşu içinde dans ediyor, şarkıları ezbere okuyordu. Dolayısıyla partide Faithfull, Eryılmaz’ı görür görmez ona yöneldi ve şöyle dedi: "I know you. We sang together. (Sizi tanıyorum. Şarkıları birlikte söyledik.)" Ve sarılıp Eryılmaz’ı iki yanağından iki kere öptü. Partinin geri kalanında Eryılmaz pek kendinde değildi.
Bir parti de 11 Temmuz akşamı Ortaköy, Esma Sultan Yalısı’ndaydı. Atlantic Records’un sahibi Ahmet Ertegün’e festivalin "Yaşamboyu Başarı Ödülü" vermesi vesilesiyle düzenlenen ve The Marmara’nın masa örtüleriyle asorti (sütlü kahverengi) kıyafet giymiş garsonlar istihdam ettiği davetin sonunda lale dekorlu sakızlı güllaç servisi yapıldı. (Bazen yemeklere takılıp davetin esbabı mucibesini kaçırıyorum!)
Oysa etrafta Rahmi Koç, Sakıp Sabancı, Erol-İnci Aksoy, Selahattin-Ayşe Bayazıt gibi isimlerin temsil ettiği İstanbul sosyetesinin yanı sıra New York "jet set"i de bulunuyordu.
Şemsa Denizsel’in Nişantaşı’ndaki Kantin’i ünlülerin uğrak yeri oldu. Hüsamettin Cindoruk’un sık sık geldiği lokantada balet Tan Sağtürk de geçen hafta sarışın sevgilisiyle yemek yedi. Bir diğer müdavim de İsmail Cem’in kızı ve gazetemiz yazarlarından İpek Cem.
Çevirmenlerin çevirdikleri kitapların iyi satması durumunda küçük çaplı servetlerin sahibi olduğunu yazmıştım. Türkiye entelijansiyasının en çalışkan isimlerinden Sevin Okyay, yıllar ve bunca üründen sonra Harry Potter çevirileriyle Caddebostan’da
küçük bir daire alabildi. Evet, Caddebostan’da bir
küçük yazı fabrikası açılıyor demek ki.