Pazar Futboldan sağlı sollu ataklar

Futboldan sağlı sollu ataklar

26.05.2002 - 00:00 | Son Güncellenme:

Ligin tartışmaları biter bitmez transfer ve Dünya Kupası heyecanı başladı. Son iki yıldır hızlı bir yükselişe geçen futbol tüketimi bugünlerde altın çağını yaşıyor. Beyoğlunda futbolla ilgili beş sergi birden açıldı. Yapı Kredi Kültür Merkezi tarafından düzenlenen sergilerin buluştuğu projenin adı "Top Bir Dünyadır"

Futboldan sağlı sollu ataklar

Son yılların en çok tartışılan liginin ardından transfer sezonu hızlı başladı. Üstüne futbolun en büyük organizasyonunun heyecanı eklenince ortalık futboldan geçilmez oldu. Aslında bu ilgi, iki yıldır yükselen bir çizginin zirveye çıkmış hali. "Sergi, kitap, film gibi şeyler rötarlı geldi bence" diyor Radikal Spor Müdürü Yiğiter Uluğ. "Futbolun bu kadar ilgi gördüğü bir ülkede bu sporun objeleri, teorisi, geleneği üzerine üretim yapılmaması garipti zaten."Son bir yılda futbol üzerine 20 kadar kitap yayımlandı. Radikal gazetesi haftalık futbol eki "Radikal Futbol"u çıkardı, onu başka gazeteler takip etti. Pek çok entelektüel "ayak topu" üzerine kafa yormaya başladı (ya da zaten yoruyordu da dillendirmeye karar verdi). Televizyonlarda belgeseller hazırlandı, futbolun sadece hafta sonu maçlarından ibaret olmadığı, bir "ruhunun" olduğu sürekli işlendi. Hayatında 11inci kez Dünya Kupasını yerinde görmeye hazırlanan usta sunucu Halit Kıvanç, geçen ay çıkan kitabı "Kupaların Kupası Dünya Kupası 1930dan 2002ye"de gidemediğimiz dünya kupalarını anlatıp hayıflanıyordu, "Biz yine yokuz" diye. Şimdi, 48 yıl sonra, tüm heyecanıyla oraya gitti Türkiye. Dünya Kupası da tüm çılgınlığıyla buraya geldi. Avşar-Tarkan rekabeti Dünya Kupasında Türkiyeyi bekleyen büyük rekabetin bir benzerini burada Tarkan ve Hülya Avşar yaşadı. "12 Dev Adam" benzeri bir kampanya organize edilemediyse de hiç değilse resmi şarkı belirlendi: Tarkanın "Taş" şarkısından uyarlanan "Bir Oluruz Yolunda". Avşarın "Zafer Zamanı" şarkısı 2002 Dünya Kupasının resmi albümünde kendine yer buldu. Ünlü markalar da reklamlarında futbolu öne çıkardı. Milli Takım sponsorları Pepsi, Efes Pilsen, Shell, İş Bankası, Turkcell ile McDonalds böyle reklam filmleri yayınladı. Coca Cola da hem Türk bayrağının hem de kendi logosunun renkleri olan kırmızı ve beyazı kullandı. "En güzel kırmızı, en güzel beyaz" sloganıyla çıkan "Filli Boya da kendini hatırlattı. Spor yazarı ve reklamcı Feryal Pere sponsorların işi nereye vardırdığını anlatıyor: "Milli Takım otobüsünün renkleri kırmızı, beyaz ve maviydi. Yani Pepsi renkleri."Babaoğlu bu kampanyalarla ilgili şöyle bir yorum yapıyor: "Reklamlar büyük, endüstriyel futboldan ekmek yemek istiyorlar ama anti-endüstriyel futbolla çakışan kampanyalar yürütüyorlar. Örneğin yeni Nike reklamında üçer futbolcudan oluşan takımlar maç yapıyor. Sokak basketbolu gibi. Yakın zamanda da sokak futbolunun yeniden ortaya çıkacağını düşünüyorum."Tünel-Galatasaray arası yürüyüş süresi artık daha uzun. Çünkü her adımda, İstiklal Caddesinin sağına soluna yerleştirilmiş ünlü futbolcular çıkıyor insanın önüne. 46 yerli, 46 yabancı efsanenin fotoğrafları ve minik biyografileri afişlere yerleştirilmiş, "Kolaysa gel de çalımla" der gibi duruyor. Herkes orada: Pele, Metin Oktay, Zinedine Zidane, Rıdvan Dilmen, Enzo Scifo, hemen arkasında Şifo Mehmet... "İstiklalde Futbol Yıldızları" adlı bu açıkhava sergisine teslim olmaktan başka çare yok. Nefesi ya da iradesi güçlü olanlar Galatasaraya varıp Yapı Kredi Kültür Merkezi (YKKM) önüne gelince orada öylece duran dev bir topla karşılaşıyorlar. Bu, toplamda üç kapalı mekan, iki açıkhava sergisi ile yedi panelden oluşan organizasyonun, "Top Bir Dünyadır"ın ikinci ayağı. Ama bu dev demir toptan yararlanmak için "duran topların ustası" değil, futbol hastası olmak şart. Çünkü sekiz metre çapındaki bu yuvarlağın içinde popüler futbol tarihinden unutulmaz kareler var. Eric Cantonanın taraftara attığı uçan tekme; Cruyff, Neeskens ve Rensenbrikin ağızlarda sigarayla oturduğu poker partisi; Heysel Stadındaki facia vs. Buranın adı artık "Futbol Meydanı", demir yuvarlağın üstünde öyle yazıyor.Daha fazla futbol isteyenler YKKM binasına yönelmeli. Hemen girişteki Kazım Taşkent Sanat Galerisinde "Abidin Londrada Dünya Kupasını Filme Alırken" sergisi var. Ünlü ressam Abidin Dinonun 1966 Dünya Kupasının belgeseli "Gol"ü çekerken keçe kalemle çizdiği 84 özgün desen yer alıyor. Bazıları gazetelerde dergilerde yer almış, bazıları gün ışığına çıkmamış bu desenlerin tümü ilk kez bir arada. Serginin oluşumunda pay sahibi olan ressam Ferit Edgü "Yapıtların bazıları bendeydi, projeden haberim olunca geri kalanları almak için Parise, Abidin Dinonun eşi Güzin Dinonun yanına gittim. Sonra hepsini Yapı Kredideki arkadaşlara teslim ettim" diyor. Sonunda, İstanbulun en "entelektüel-yoğun" bölgesi İstiklal Caddesi de, yanda ayrıntılı olarak yer alan "Top Bir Dünyadır" ile futbol alemine hızlı bir giriş yaptı. Ancak caddedeki tek futbol sergisi bu değil. Son bir yılda "Mahallemin En Şık Abileri" ve "İşte Öyle Bir Şey" adında iki kitap yazan tanık olduğu ya da eski futbolculardan duyduğu hikayeleri paylaşan Hakan Dilek aynı yolda yürümeye devam ediyor. Mephisto 2 Kitapevi Sergi Salonunda açtığı "O Gol Kaçmazdı" sergisinde Baba Hakkıdan Can Bartuya, Tanju Çolaktan Rıdvan Dilmene kadar, Türk futbolunun önemli isimlerinin fotoğrafları bulunuyor. Dilek serginin açıldığı bugünlerde aynı isimle bir de kitap çıkarıyor. Sergide 2 bin civarı obje var Sıra geldi en çok sayıda ve en çok çeşitte objenin yer aldığı sergiye, yani "Futbol Sergisi"ne. 2 bin civarı obje var ve hepsini anlatmak imkansız. Ama Vedat Nedim Tördeki sergide defalarca "Aaa!", "Vaay be!" diyeceğiniz kesin.Bu noktada Proje Koordinatörü Barış Tuta kulak vermekte fayda var. Bu sergi için Yapı Krediye yardım eden herkese teşekkürlerini iletiyor ama kulüplere başvurduğunda zaman zaman hayal kırıklığı yaşadığını da es geçmiyor. YKKMnin ikinci katında iki sergi birden var: "Basında Futbol" ve "Futbolun Sergisi". Sermet Çifter Kütüphanesindeki "Basında Futbol", 1900lerden günümüze basının futbola ayırdığı yerin gelişimini göz önüne seriyor. İkinci Dünya Savaşı zamanında gazeteler dört sayfaya kadar düşünce spora ayrılan yerin bir sütuna inişini, anlatıla anlatıla bitmeyen Macaristan galibiyetinin manşetlere çıkışını, "Fenerbahçe, Vefayı güzel bir oyunla 2-0 yendi" gibi manşetlerden "aslanlar, kaplanlar" edebiyatına nasıl gelindiği izlenebiliyor. Bu arada, sergi süresince yedi tane "Futbol Tartışması" da her salı bu salonda yapılacak. Kupalar çalınmaz, değil mi? Ve finalde, ağızdan ağza yayılan bir dedikodu: Sergi için malzeme toplayan Yapı Kredi ekibi bir kulübün kapısını çalar. Bu konuda yetkili, eski ünlü bir futbolcudur. Önce vermeyi reddeder. İkna turları sonucunda biraz yumuşar ama endişelidir: "Ya siz bunları kaybederseniz, ya çalınırsa?" Müzede alarmların olduğu, güvenliğin had safhada uygulandığı anlatılır kendisine ama yetmez: "Ya bir tim gelip bizim kupaları götürürse?" Bunun üzerine Yapı Kredi ekibi sorar: "Peki, siz nerede saklıyorsunuz bunları?" Az ötedeki bir barakayı gösteren "yetkili eski ünlü futbolcu" cevaplar: "Oradaki soyunma odalarının dolaplarında." Yapı Kredi Kültür Merkezi: (0212) 252 47 00 "Karşıyaka kulübünün muazzam bir arşivi var ve bize çok yardımcı oldular. Ama örneğin, bir zamanların efsane takımı Eskişehirsporun elinde hiçbir şey yok. Onlarla ilgili her şeyi kaptanları Fethi Heperden aldım. Üç büyükler de henüz çok düzenli değil. Özellikle Fenerbahçe. Umarız ki bizim bu girişimimiz kulüpleri hareketlendirir."