Gelecekte parlayacak Türk markaları

Yıllardır pek çok büyük şirkette pazarlama yöneticisi olarak çalışan Güven Borça bir süredir "marka olmak" ve "marka yaratmak" üzerine yazılar yazıyor, seminerler veriyor ve danışmanlık yapıyordu. Şimdi "marka" konusundaki tüm tecrübelerini ve bilgilerini bir kitapta topladı. MediaCat Kitapları’ndan çıkan ve "Bu Topraklardan Dünya Markası Çıkar mı?" adını taşıyan kitabında Borça endüstriden sanata, her alanda marka olmanın yollarını anlatıyor. Ünlü reklamcı Serdar Erener kitabı, arka kapağında şöyle övüyor: "İşte size hem dünyada bu işin teorisini bilen hem de burada bu bol koli tozu yutmuş bir pazarlamacının akıl, bilgi ve tecrübe dolu kitabı... Şakacı üslubu, su gibi akan dili de cabası." Milliyet gazetesi köşe yazarlarından Meral Tamer de kitabı, sıfırdan marka yaratmak isteyenlerin yanı sıra her yaş ve meslekten okurun yararlanabileceği, kolay okunabilen, cesur bir kitap olarak tanımlıyor. Başarılı markalar, marka olmak isteyenlere tavsiyeler... İşte kitaptan bazı bölümler...
Güven Borça kitabın "Geleceği Parlak Türk Markaları" bölümünde, değerini artıracağını tahmin ettiği markalara değiniyor. Mesela eğer Galatasaray kulübü marka olmayı hedeflerse gerçek bir efsane olabilir. GSM operatörleri arasında piyasanın hakimi Turkcell. Ama sayıları hızla artan alt markaları kontrol edememek şirketi tehdit eden en büyük tehlikelerden biri olacak. Borça kitapta diğer bir alt başlık olan ve futbolla özdeşleşen Digiturk’ün çıkışının krize denk gelmesi ve içeriğinin hazır olmaması nedeniyle henüz beklenen patlamayı yapamadığını belirtiyor.
Büyük alışveriş merkezi ve marketlere de yer veriliyor kitapta. Örnek olarak bu alanda Türkiye’nin en önemli ticari başarılarından birine imza atan CarrefourSA Kozyatağı mağazasını gösteriyor. Borça pazarda önemli bir yere sahip olan Migros’un da gelecekte ancak maliyetlerini düşürmesi şartıyla ayakta kalabileceğine inanıyor.
Geleceği parlak bir diğer marka Beymen’le zirvedeki ortaklığını sürdüren Vakko mağazası. "Bu Topraklardan Dünya Markası Çıkar mı?öda alt başlıklardan biri de bankalar. Yazar Akbank, Ziraat ve İş Bankası’nı sektördeki en kalıcı isimler olarak görüyor ve sigortacılığın da Türkiye’de er ya da geç yerleşmesi gereken bir sektör olduğunu söylüyor.

Kitabın bir de "Marka Kişiler" başlığı altında, çok renkli örnekler eşliğinde ele alınan bölümü var. Bu bölümde oldukları gibi gözüken ünlülere örnek olarak Adile Naşit ve Edith Piaf’ı veriyor Güven Borça. 70’lerin ve 90’ların iki ünlü pop grubunu, Boney M. ve Spice Girls’ü de "marka olmak için laboratuvarda yaratılmış, başkalarının projeleri" olarak tarif ediyor. Bu başkaları da tabii ki "image-makerölar... Bir de kendiliğinden marka olabilmiş ünlüler var. Borça’ya göre onların hisleriyle oluşturdukları, yazılmamış kuralları var. Mesela Orhan Gencebay’ın sahneye çıkmamasıyla amazon.com’un sadece internet üzerinden satış yapması çok benzer dağıtım stratejileri. Ya da Zeki Müren gibi bir sanatçının adının, o öldükten sonra az anılmasının nedeni yaşarken rakipleriyle ve dağıtım kanallarıyla iyi ilişkiler içinde olmaması.