Pazar Gönüllerin fatihi huzurunuzda

Gönüllerin fatihi huzurunuzda

05.03.2006 - 00:00 | Son Güncellenme:

Gönüllerde taht kuran topluluk Echo&the Bunnymen, Neo-Discotheque kapsamında 10 Mart Cuma akşamı Balans'ta sahneye çıkacak

Gönüllerin fatihi huzurunuzda

MÜZİK Çok satan albümler listesinden ziyade gönüllerde taht kuran bu efsane topluluk, Ford sponsorluğunda yapılan Neo-Discotheque kapsamında 10 Mart Cuma akşamı Balans'ta olacak. Rock müziğini Echo&the Bunnymen öncesi ve sonrası diye ikiye ayırmak yanılgı olmaz. Her ne kadar U2, The Cure ve The Smiths kadar ağızlara sakız olmasalar da, ödül törenlerinde boy göstermeseler de indie dinleyicileri karşısında en önemli post-punk mabedidir bu topluluk. Onlara bir kez dahi kulak vermiş olanlar kadrini iyi bilir. Liverpool'un post-punk ikliminde doğmuşlardı. Müzik için kafayı kıran üç kafadar, The Bunnymen adını taktıkları davul makinesine dördüncü eleman muamelesi yapıyorlardı. Ta ki, 1979'da davulcu Pete de Freitas'ı alana kadar. İsim önceleri başlarına bela oldu. Radyolar, uzun ve zor isimden dolayı bilinçli olarak onları görmezlikten geliyor; bu isimdeki topluluğu çalmayacaklarını söylüyorlardı. Kefeni yırtmak için en büyük kozları "estetik dogma" olarak yorumlanan özgün imajları ve cool görünüşleriydi. Ha bir de rakiplerine oranla müstesna bir istikrara sahiplerdi.Minik minik fikirleri işleyen, sempatik oyunlarla bezenmiş şarkılarıyla adeta muzip bir melekti her biri. Bu görüntüyü her daim muhafaza ettiler. Muhafaza ettikleri bir diğer şey güçleri ile ünleri arasındaki ters orantıydı. Tepeden palmiye gibi sarkan saçlar, gülkurusu tonunda büyük dudaklar, yalnızlık duygusunu abartan Anton Corbijn imzalı siluet fotoğraflardan oluşan imajları ile müzikleri kusursuz bir uyum içindeydi.Liverpool'un new wave rönesansını sersemletici ilk albümle açtılar. "Crocodiles" senfonik müziğe olan aidiyetlerini hissettiriyordu. 1983 tarihli "Porcupine", onların en iyi kayıtlarından biri olarak kabul edilir. "Heaven Up Here", bir ampul parlaklığında temsiliyet gücüne sahipti. Topluluğun ikna gücünün kantarı olarak değerlendirilen albüm, kudretlerini kırılgan ve depresif duygu yoğunluğu ile perçinlendi. New wave'in rönesansı Gitarcı Will Sergeant'ın Siouxsie tarzı, bir torbanın içindeki çakıl taşlarının sallandığında çıkardığı seslere benzeyen ahenksiz gitar tınılarıyla yapılmış kibar melodileri, Freitas'ın yumuşamaya meyil vermeyen davulu ve Les Pattinson'un doğrusal bir hat üzerinde yürüyen bası, şarkıcı Ian McCulloch için kusursuz birer destekçiydi. Rengarenk kolaj misali görüntüsüyle, zamanın trend dergilerinin en sevilen figürlerinden biri haline gelen şarkıcı, sanki Jim Morrison ruhunun 1980'lerde ele geçirdiği vücuttu. Merhumun hayaleti olarak tabir edilen bu ses, basit bir aşırma ile açıklanabilir olmaktan uzaktı. Taklit değil; dönemin ruhuna uygun olarak yeniden yaratmaktı McCulloch'un işi. O yeni kuşağın geçmişten miras kalan sorunlarını yeni bir 10 yıla tahvil ediyordu. Morrison'a göre tek noksanı şehvetti. Echo&the Bunnymen'e gönül verenler, 10 Mart'ta sahne önünde hazır kıta olsun. Jim Morrison'ın ruhu 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde klasik müziğimizin aydınlık yüzlü ikizlerinden anlamlı bir davranış. Piyanonun zarif iki çift eli, kusursuz uyumun 20 parmağı Güher ve Süher Pekinel kardeşler, bu anlamlı günde "üstün yetenekli çocuklar" için çalıyor. Üstelik aynı gece, klasik ile cazı öpüştürüp barıştıran ünlü piyanist Jacques Loussier de sahnede olacak. İş Sanat'ta gerçekleştirilecek gecenin tüm geliri, özel yetenekli çocukların eğitimine katkı amacıyla, şimdiye değin 178 mezun veren Tevitöl Bilim ve Sanat Merkezi'nin müzik bölümü için kullanılacak.Bir gün sıradan, hatta sıranın altındaki çocuklar için (örneğin sokakta yaşayanlar) bir şeyler yapılsa, eminim Pekinel kardeşler gül cemalleriyle yine orada olacaklardır. Üstün yetenekler için... Ne oluyor yaşlı müzisyenlere böyle; hepsi bir misafirperver oldular ki sormayın. John Lee Hooker, B.B. King, Ray Charles (rahmetli), Santana... Bol konuklu albüm yarışında birbirlerini ezecekler neredeyse. Buddy Guy'ın nesi eksik ki? Chicago Blues'un son büyük efsanesi yeni albümü "Bring 'Em In" için bir çağrı yapmış; başta Santana olmak üzere Tracy Chapman, Keith Richards, Keb Mo, Anthony Hamilton, John Mayer ve Robert Randolph koşmuş gelmiş. İsimlere nazaran yıldızlar gösterisi olmamış bu albüm. İyi ki de olmamış. Usta konukları salona öyle bir yerleştirmiş ki, ev sahibinin güçlü (bazen histerik) sesi hepsini bastırmış. Tonunu tatlı dillilikle ısırgan saldırganlık arasında böyle ustaca geçiştiren bir ikinci kişi yoktur herhalde. Yılların onda değiştiremediği tek şey bu. Kabul günü kayıtları Taksim Sıraselviler'de, yedi yıldan bu yana dünya müziğine boynumuz kıldan ince düsturu ile yanıp tutuşan bir kulüp var; Shaman. Shaman aynı şevkle hayırlı bir işe girişiyor bugünlerde; Dünya Müziği Günleri adı altında etkinlikler düzenliyor. Shaman Dünya Müzik Günleri'nin ilki 11 Mart Cumartesi gecesi gerçekleştiriliyor; hem de Tarih Vakfı Darphane-i Amire Binaları'nın eşsiz atmosferinde.Etkinlik Afrika'nın müzik vahası Senegal'in gözbebeği müzisyenlerinden gitarcı-şarkıcı Cheikh Lo ve Berlin clubbing kültürünün öncülerinden DJ Shazam ile açılıyor.Ayrıca gece boyunca Amsterdamlı görsel performans sanatçısı VJ Nono plazma TV'leri renkten renge boyayacak. Erken saatlerde de etnomüzikolog Dr. Feza Tansuğ'un Senegal ve Batı Afrika müzik formları üzerine vereceği bir atölye çalışması var. Dünya Müziği Günleri başlıyor

Yazarlar