Pazar “Hayatın akışına müdahale eden her şey makinedir”

“Hayatın akışına müdahale eden her şey makinedir”

22.12.2013 - 02:30 | Son Güncellenme:

“Teknoloji dilinde güncel sanat” işleri üreten sanatçı Ali Miharbi: “Makine kavramını daha geniş bir anlamda ele alıyorum. İnsanın yarattığı, hayatın akışına müdahale eden her şey makinedir. Şirketler, devletler, yasama-yürütme-yargı”

“Hayatın akışına müdahale  eden her şey makinedir”

Ali Miharbi’nin Pilot Galeri’deki sergisini görmediyseniz elinizi çabuk tutmanızda fayda var. Çünkü sanatçının ilk kapsamlı kişisel sergisi olan “Ruhun Mekanik İşleyişi” cumartesi günü sona eriyor. Miharbi’nin bu sekiz parça işini mutlaka görmelisiniz çünkü bunlar henüz Türkiye’de çok sık görmediğimiz bir alanda üretilmiş, sanatçının kendi deyişiyle, “teknoloji dilinde güncel sanat” işleri.
Sergi mekanına girince hemen sağda bir bilgisayarın ekran görüntüsü var. Türkiye’de yasaklı sitelerin tek tek açılmaya çalışıldığını görüyoruz burada. Miharbi bu işin hikayesini şöyle aktarıyor: “Kaç sitenin yasaklı olduğu resmi olarak açıklanmıyor. Engelliweb diye bir site var; insanlar gönüllü olarak, yasaklı siteleri bildiriyorlar. Onların bir kısmını kontrol ettim. Bazıları şu an açık. Mesela Youtube... Bunun gibi artık yasaklı olmayanları çıkardım. 13 bin 532 sayısına ulaştım. Türkiye’de şu an en az bu kadar site yasaklı.”

Duvarı kırbaçlayan ve gıdıklayan makineler
Bunun yanı sıra birer mekanik sistem içeren iki iş bulunuyor sergide; “Duvarı Kırbaçlayan Makine” ve “Duvarı Gıdıklayan Makine”. Bir diğer ilginç iş “Savaşsız Satranç”. Taş almanın, şah çekmenin mümkün olmadığı bu satranç simülasyonu, oyuna farklı bir açıdan bakıyor.
Sınır-duvar-döngü algısı bütün işlerde gözünüze çarpıyor. Bazen galerinin duvarı olarak, bazen ülke sınırları arasındaki duvarların temsili olarak, bazen bir işe belli bir mesafeden bakmamızı sağlayan cam bölme olarak, bazen internetteki filtre olarak... Miharbi “Bütün işler birbirine bağlanıyor. Sergiyi tek bir enstalasyon gibi düşünebilirsiniz” diyor.
Siyasi ve toplumsal göndermeleri olsa da direkt mesaj vermekten kaçındığını söylüyor Miharbi. Aynı şekilde teknolojinin nimetleriyle izleyicinin gözünü boyamak da istemiyor: “Çok gelişmiş, Ar-Ge aşamasında bir teknoloji değil, günlük hayata girmiş teknolojiler kullanıyorum çünkü ‘Bakın, teknoloji ne güzel’ demekle ilgilenmiyorum, teknolojinin fikirsel olarak her tarafa sızmışlığı ilgimi çekiyor.”
Yeni medya sanatı deyince işlerin interaktif olması bekleniyor. Ama sanatçının bu konuda tavrı çok net. “İnteraktif işler, çoktan seçmeli sorular gibi” diyen Miharbi, “Bazı interaktif yeni medya sanatı işleri vardır, karşısına geçersiniz ve çalışması için kollarınızı yukarı kaldırıp zıplamanız falan gerekir. Ben böyle işlerle ilgilenmiyorum. Çünkü böyle işlerde izleyici, zihnini çalıştıracağına bedenini çalıştırıyor” diyor.
Yeni medya sanatının başlangıcını 1960’lara, 70’lere kadar götürmek mümkün. 15’inci yüzyılda yağlıboyanın ya da 19’uncu yüzyılda fotoğrafın kullanılmasına kadar götürenler de yok değil. Kavramsal olarak hayatımıza girişi ise 1980’lere rastlıyor. Miharbi “Beni bu anlamda en çok etkileyen 90’larda World Wide Web’in (www) çıkmasıdır” diyor. “Ondan sonra internet sanatı yaygınlaştı. Başta bu yeni ortamla ne yapabiliriz diye bakıyordu herkes. Zamanla sanatsal bir mecra olarak sıklıkla kullanılmaya başlandı. Sonra bilgisayar programlama araçlarının daha ulaşılabilir olduğu bir dönem geldi 2000’lerle... İnternet herkesin ulaşabileceği bir şey oldu. Eskiden internet sanatı denilen, sadece internette var olabilen bir üretim tarzı vardı, bunun yerini internet sonrası sanat dediğimiz, teknolojik araçlar kullanmasa da internet olmadan hayal edilemeyecek bir tür sanat aldı; başka bir deyişle internet birçok diğer alan gibi sanatın da içine nüfuz etti.”

Her mekanizma bir performans
Peki koleksiyonerler nasıl bakıyor güncel sanata? “Bozulur bu” diye düşünüp almaya çekinen var mı mesela? Miharbi böyle bir şeyle karşılaşmamış ama klasik mecralara göre daha zor alıcı bulduğunu kabul ediyor. “1900’lerin başında yapılmış, makine gibi işleyen sanat eserleri var. Birçoğu artık çalışmıyor. Ama bunun pek önemi yok zaten” diyor; “Bu sergideki mekanizmaları da bir performans olarak görüyorum ben. Yasaklı sitelere girmeye çalışan bilgisayar ancak burada ve bu zamanda çalışabilecek bir iş.”

Haberin Devamı

“Kanun da bir kod aslında”
“Makine kavramını daha geniş bir anlamda ele alıyorum. İnsanın yarattığı, hayatın akışına müdahale eden her şey makinedir. Şirketler, devletler, yasama-yürütme-yargı... Birçoğuyla da bilgisayar programı üzerinden analoji kurmak mümkün. Kanun da bir kod aslında, yazılıyor, yürütülüyor, bir şey ters giderse düzeltilip tekrar yürütülüyor.”

Yeni bir yazı sistemi projesi

Ali Miharbi’nin karakterinde de duvarlar göze çarpıyor. “İstanbul’da doğmuştunuz değil mi?” diye soruyorum, “Çok magazinleşmeyecek değil mi?”
diye endişeleniyor. Yine de bütün “Televole sorularımı” yanıtlıyor. Liseden sonra mühendislik okumak için Amerika’ya gitmiş. Burada elektronik mühendisliği, bilgisayar mühendisliği ve sanat okumuş. Dönmüş, askerlik yaptıktan sonra yeniden, bu kez yüksek lisans için gitmiş. 2011’den beri Türkiye’de.
Bugün ve haftaya pazar Arter’de Bahane’de bir atölye çalışması yürütecek; “Türkçe için yeni bir yazı sistemi geliştirme” atölyesi. O da nereden çıktı demeyin, ben dedim, Miharbi sorduğum pek çok soruya verdiği gibi buna da “Neden olmasın?” diye yanıt verdi: “Hecelere dayanan yeni bir yazı sistemimiz olabilir mi ona bakacağız. Bir birlikte düşünme etkinliği bu. Malum, Latin alfabesine geçip sadece 100 yıl önce yazılmış bir metni okuyamıyor olmamız hâlâ çok tartışılıyor. Geçmişe dönüp niye böyle oldu demektense elimizdekiyle neler yapabiliriz diye düşünmek istiyorum.”