Pazar 'Hepimizin yaraları aynı'

'Hepimizin yaraları aynı'

23.12.2018 - 08:15 | Son Güncellenme:

“Seni Senin Gibiler Sevsin” adlı yeni albümünde Sezen Aksu, Sıla ve Mabel Matiz’in yepyeni şarkılarını okuyan Ceyl’an Ertem, “Hepimiz aynı yaralara sahibiz, aynı yollardan geçtik. Murathan Mungan’ın dediği gibi, ‘Asıl kan bağı yaraların kardeşliği” diyor.

Hepimizin yaraları aynı

Albümleri seviyorum. Sanki albümler kitapmış da single’larla her sayfasını koparıyormuşuz gibi geliyor. İnsanların bu aceleci ve sindirmeden geçtiği çağda eski kafalı bir müzik üreticisi olarak eski kafalı dinleyicilerin de var olduğuna inanıyorum” diyen Ceyl’an Ertem, altıncı albümü “Seni Senin Gibiler Sevsin”le karşımızda... Toplam 11 parçadan oluşan albümde Sezen Aksu, Sıla ve Mabel Matiz’in “hediyesi” yepyeni şarkılar var. Tanıtımıyla bile büyük ilgi gören çalışmasını konuşmak için evinde buluştuğumuz Ertem’le bol kahkahalı bir o kadar da düşündüren bir söyleşi yaptık. Ruhu gibi rengarenk ve nostaljik parçalarla dolu evden ayrılırken, neden bu kadar çok sevildiğini daha da iyi anladım...

Haberin Devamı

- “Seni Senin Gibiler Sevsin”, altıncı albümünüz. Bu ifadeyi albüm ismi olarak kullanmanızın nedeni neydi? Nasıl bir karşılığı var sizde?

Albümlerim genelde isimlerini içindeki şarkılardan almazlar. O yıl boyunca çok kullandığım bir söz varsa onlar olur. “Seni Senin Gibiler Sevsin”i Özen Yula, Facebook sayfasında paylaşmıştı. Ben de hemen kalbime ve kafama not almıştım. Geçen sene albüm çalışmalarına başlayınca arayıp sordum, o da alemsin diyerek güldü. Bela, beddua, dua ve dilek niteliğinde... Bence iyi insanları iyiler, kötüleri de onlar gibiler sevsin.

Hepimizin yaraları aynı

- Çıkış tarihi olarak en uzun gecenin yaşandığı 21 Aralık’ı seçmenizin özel bir sebebi var mı?

Bunu aslında özellikle seçmedik amma albüm gece mi gündüz mü diye sorsanız, gece derim. Ve hatta uzun bir gece... O yüzden bu tesadüf aslında bir tesadüf gibi gelmiyor bana. Sanki bir şeyler oldu evrende ve biz onu öyle zamanladık.

Haberin Devamı

- Bir single yayınlamış olmanıza karşın albümlerden vazgeçmeyenlerdensiniz...

Ben albümleri seviyorum. Sanki albümler kitapmış da single’larla her sayfasını koparıyormuşuz gibi geliyor. İnsanların bu aceleci ve sindirmeden geçtiği çağda, şarkıları single olarak yayınlamak kıymetlerini artırıyor. 11 şarkı olunca her şarkıya vakit ayıracaklar mı bilmiyorum. Ama ben eski kafalı müzik üreticisi olarak eski kafalı dinleyicilerin hâlâ var olduğuna inanıyorum. Ve hâlâ retro bir kafada plak şirketimi zorluyorum.

“İnsan iyi bir yaratık olmayı beceremedi”

- Sezen Aksu’ya duyduğunuz hayranlık ve aşkı her fırsatta dile getiriyorsunuz. “Nafile Kelam” ve “Zehir”le destek vermiş size...

Sezen Aksu benim şifacımdır.Tanıştığımızda hayalimde kurduğum kadın olduğunu gördüm. “Seversen senin” diyerek önce “Nafile Kelam”ı sonra da “Zehir”i armağan etti. Sezen Aksu’nun en sevdiğim yanlarından biri tokat gibi sözleri suratımıza çarpıyor olması. Küçücük bir çocukken ve aşk nedir bilmezken, “Bırak Beni”lerde “Gidiyorum”larda acı çekiyordum. Ben onun şarkı üretme seremonisine de şahit oldum. Olamaz böyle bir çağlamak. Müzik hayvanı diye bir şey vardır. Hani hayvan duramaz, gürler. Uyurken bile ihtişamı var ya Sezen Aksu da öyle bir kadın, hep bir ateş yanıyor içinde.

Haberin Devamı

- Bu bağlamda kendinizi de “müzik hayvanı” olarak gördüğünüz oluyor mu?

Ben de hissediyorum içimde hiç durmayan bir yaratık olduğunu. Ama tabii dereceleri, yaşla ve yaşanmışlıkla gelen şeyleri var. Müzeyyen Senar ve Neşet Ertaş örnekleri verebilirim mesela. Sizi halden hale sürüklerler. Huzurla uyusunlar bütün bu duyguları yaşattıkları için.

- Mabel Matiz, Sıla, Mehmet Güreli ve Kenan Doğulu’nun da imzalarını görüyoruz...

Kenan Doğulu’nun “Bugünüm Sensiz Geçti” şarkısını, kendi kendime söylemiş ve Instagram’a koymuştum. “En sevdiğim şarkımı en sevdiğim şarkıcı söyledi” diye karşılık vermişti. 18 yaşında babasına yazdığı şarkıdır o. Mabel Matiz, zaman zaman mailime şarkılar atar. Kendisi yolladı ve düzenlediğimiz halini çok beğendi. Turne yolunda olduğum bir gece Mehmet Güreli’yi arasam mı diye düşünürken kendisi aradı ve “Ceylan, bir şarkımı söyler misin?” dedi ve “Koş Git Bir De Sen Bak” benim oldu. Sıla’yı şimdilerde sıkıştırmayayım derken, o bana “Cano sana acayip bir şarkı yaptım” diyerek aradı.

Haberin Devamı

- Nasıl bir istemekse karşılığını bulmuş gibi… Öte yandan sizi kendi yazdığınız şarkılarla tanımıştık.

Bu arada bir sürü şarkı yazdım aslında. Bu hediyeler gelince hepsi elenmiş oldu. Yorumcu olmak da çok önemli. Her şarkıyı o kadar sahiplenip, içimde hissedip icra ediyorum ki, günün sonunda “Bu Ceyl’an’ın şarkısı mı?”ya dönüşüyor.

- “Anonim Sevgili”nin oldukça etkileyici sözleri var: “Yıldızın bir bacağı kırık. Görünüşü şerbetli. İnsan etinden hayal olmaz. Anonim sevgiliye geçmişin hesabı sorulmaz.”

O şarkıda en etkilendiğim cümle, “İnsan etinden hayal olmaz.” En uğursuz sayılan hayvanlar bile aslında insandan daha iyi yüreklidir. Bir kediyi ya da köpeği bütün gün izlemek beş terapiye bedel olabilir. Onların çok güzel bir dünyaları var. İnsan beceremedi iyi bir yaratık olmayı. “Yıldızın bir bacağı kırık, görünüşü şerbetli” sözü de bizim gibi kadın şarkıcıları anlatıyor. Korkunç şeyler de yaşasak, güçlü görünmeye çalışıyoruz.

Haberin Devamı

“Kadın ozanlar iyice çoğaldı umutluyum”

- Birçok ünlü ismin aksine sizi meslektaşlarınızla dirsek dirseğe görüyoruz. Bu dayanışmayı nasıl sağlıyorsunuz?

Çünkü Murathan Mungan’ın dediği gibi, “Asıl kan bağı yaraların kardeşliği.” Hepimiz aynı yaralara sahibiz. Müzisyen olarak onların geçtiği yoldan ben geçtim, benim geçtiğim yoldan birileri geçecek. Çok kadın erkek diye ayırmak istemem ama ben erkek dilini sevmiyorum. Bir kadın, erkek diline sahip olabiliyor, o zaman onu da sevmiyorum. Çok çok yetenekli kızkardeşlerim geliyor. Çok daha güzel olacak. Eskiden hep erkek şarkı yazarlarının yazdıklarını seslendirmiş kadınlar. Sezen Aksu’yla başlayan o kadın şarkıcıların kendi hikayelerini yazmaları, 2010’dan beri iyice çoğaldı. Kadın ozanlar çoğaldı, daha da iyi olacak, umutluyum ben.

- Sizin toplumsal olaylara karşı duyarlı olduğunuzu biliyoruz. Peki kendinize karşı nasılsınız?

Geçmişle ilgili acımasız değilim kendime karşı. Hırslar yoktur içimde. Kahkaha attığımda kulaklarınızı kapatmak zorunda kalırsınız. Düzenli nefes alabildiğimiz, yürüyebildiğimiz, görebildiğimiz için şanslı insanlarız. Konserlerde çok fazla gençle bir araya geliyorum; mesala kanserin son evresine girmiş ama ruj süren birini gördüğümde, kafamdaki her şey kopuyor. Bu nasıl hayata tutunmak, nasıl sevmek. Nâzım Hikmet’in “Yaşamaya Dair” şiirindeki gibi yaşamayı çok ciddiye alacaksın. Zaman bıçaktır ama ilaçtır da... O yüzden anın kıymetini bilmeli. Ceyl’an’daki ‘an’ı o yüzden ayırıyorum. Şimdiyi çok önemsemek ve vurgulamak için. Hayvan olarak da çok seviyorum. Ben de sanki onun gibiyim. İsmin, kaderini etkiler derler ya, ceylan gibi hissediyorum kendimi bazen. Atlayışlar, sıçrayışlar yapan sürekli koşan ama yine de ürkek...

“Müzisyen denilen birçok tüccar var”

- Şiire de tutkunuz olduğunu biliyoruz. Bunun müziğinize yansıması nasıl oluyor?

16 yaşındayken Edip Cansever’in bir şiirinde okumuştum: “Yere dökülen bir un sessizliği mi... Göğe bırakılan bir balon sessizliği mi?” Ben müzisyenim ama sessizliği anlat deseler, böyle güzel anlatamazdım. Birazcık derin olmak, mana üzerinde durmak lazım. Küpünü doldurmak için yapamazsın. Artık müzisyen denilen birçok tüccar var. Ben genç bir müzisyeni eğitmek istesem, solfej kitabı yerine bir şiir kitabı, tiyatro oyunu öneririm. Diğeri makineleşmek.

- “Hepimizin içinde kadınları arzulayan bir yan var. Bunu kimse inkâr etmesin” şeklindeki açıklamanız çok konuşulmuştu....

Daha önce benim hiçbir işimi yayınlamayan birçok yer, ülkede hâlâ cinsellik sattığı için bunu başlık yaptı. İlgi çekmeye çalıştığım şey, cinsiyetçilikti. Ben hepsine karşıyım. İnsanlar ne hissediyorlarsa rahatça yaşasın. Ne olacak yani, bir kadın bir kadını severse ya da bir erkek erkeği severse? Senin neyin eksilecek ya da fazlalaşacak? Bunları benim aklım almıyor ve ara ara gıdıklamak istiyorum insanları.

- Tepki görmekten, hatta dinleyici kaybetmekten korkmuyor musunuz?

Kaybetmeyi göze alarak yapıyorum. Hayvan haklarıyla ilgili bir şeyler yazdığımda da eşcinselleri rahat bırakın dediğim zaman da dinlemeyi bırakanlar oluyor. Her zaman barıştan, sevgiden ve özgürlükten yana olmaya devam edeceğim. Tabulardan bahsetmekten vazgeçmeyeceğim. Birçok müzisyen arkadaşımızın yıllardır kimliğini gizlediğini ve bu konuda acı çektiklerini biliyorum.