Pazar Heykeli taştan oyarlar

Heykeli taştan oyarlar

15.02.2004 - 00:00 | Son Güncellenme:

Bilim adamları bir kısım Antalyalının Attalos heykeli ile ilgili endişesini onun "mert bir delikanlı" olduğunu açıklayarak giderdi. Bir türküyle de durumu izah etmeleri mümkündü. Mesela "Heykeli taştan oyarlar aman, oyarlar"ı söyleyebilirlerdi

Heykeli taştan oyarlar

Özgür Yici, Haftalık dergisinde başka bir vesileyle hatırlayıp anlatmış filmin bu sahnesini. Tam da şu sıralar Antalyada yaşanan heykel krizine de cuk oturuyor sanki. Eşcinsel olduğu iddia edilen Bergama Kralı II. Attalosun heykeli önünde kızla oğlan ne konuşacak?Diyelim kız sordu: "Bu kim?"Oğlan ne cevap verecek? (Hassas ve alıngan ruhlara yazanın notu: "Oğlan" burada "erkek çocuğu" manasında kullanılmıştır.) Ağır Roman"da Gili Gili Salih, Rum fahişe Tinaya Kolera Sokağını gezdiriyor. Bir heykelin önüne geliyorlar. Salih heykeli gösterip "Bak bu Sezar" diyor. Tina soruyor: "Sezar kim?" Nereden bilsin Salih, Sezarın kim olduğunu. "Kral delikanlıymış" diye cevap veriyor. "Sevdiğimiz bir abimizdir." Antalyada belediye Attalosun heykelini dikmeye karar verince ortalık karıştı, biliyorsunuz. Neymiş? Attalos eşcinselmiş. "Sapık"mış. Onun heykeli Antalyaya yakışır mıymış? Bir nevi şöyle bir durum yani: Antalyalı delikanlılar sevgililerine ne cevap verecekmiş?Devreye bilim adamları girdi. Onlara göre Antalyalı oğlanlar gönül rahatlığı ile Gili Gilinin cevabını tekrarlayabilirlerdi. Attalos da en nihayetinde "kral delikanlı" idi. Değil mi ki 2 bin 200 yıl önceki geleneklere karşı çıkarak kız kardeşi ile evlenmeyi reddetmişti. Hem eşcinsel olduğu ne malumdu? Vesaire vesaire...Böylece eşcinselliğin heykel yoluyla bile bulaşabileceğinden endişe eden bir kısım Antalyalının içi bilim adamları tarafından rahatlatıldı.Şöyle neşeli bir türküyle de izah edebilirlerdi belki: Heykeli taştan oyarlar aman, oyarlar...Daha ilerisini ummak, televizyonlardaki gay karikatürlerinden hareketle gaylerin erkek olmadığını sanan yurdum insanına eşcinsel erkeklerin de erkek olduğunun anlatılmasını, delikanlılığın cinsel tercihle alakası bulunmadığının söylenmesini ve en nihayetinde eşcinselliğin sapıklık olmadığının belirtilmesini beklemek abes olurdu tabii. Bu kadarı kafi!* * *Amerika Psikiyatri Birliği 1973 yılında homoseksüelliği resmi akıl hastalıkları listesinden çıkardı. Ve 20 Nisan 2001de homofobik Çinde bile homoseksüellik akıl hastalığı, tedavi gerektiren anormallik, daha açıkçası sapıklık kapsamından çıktı. Resmen.Sağlık Bakanlığı lütfedip açıklar mı "endişeli" Antalyalılara ve tüm memlekete...Türkiyede resmi durum ne? Attalos da "kral delikanlı" idi Buyrun bakalım. Bu kadarı da fazla yani. Eşcinsellerden hiç kaçarımız yok belli ki. İnanmazsınız Muğlanın Ula ilçesinde de -heykelleri dikilir mi bilinmez ama- bir vakitler eşcinseller yaşamış. Hem de -işte buna katiyen inanamayacaksınız- yaşadıkları dönemin "ölüm makineleri" diye adlandırılan, yani cesaretlerinden ve günümüz Türkiyesinde kavgacılığa tekabül eden "delikanlılıklarından" zerre şüphe edilemeyecek olan gladyatörler arasında kuruluyormuş eşcinsel ilişki. Ve bakın siz şu utanmazlara, bir de iki gladyatörün cinsel birleşme halini bir kandilin üstüne nakşederek ölümsüzleştirmişler.Dahası, uyan ve ayaklan ey ahali, bu kandil Muğla Müzesinde sergileniyor şimdi.Hakikaten galeyana gelen olur mu? Düşündüm de ya "Gladyatör" bir Türk filmi olsaydı, diyelim Cüneyt Arkın da o filmdeki rolüyle Oscar alsaydı...Arkın bugün tüm gazetelere "Vallahi de billahi de bilmiyordum" diye açıklama yapmak zorunda kalır, herhalde yarın da gidip o Oscarı jürinin önüne fırlatırdı.Uçtum mu ne?Yok yok, böyle bir filmimiz olsa, gladyatörler arasında gayler olduğunun ortaya çıkmasının ardından memlekette fırtına kopacağından eminim de...Türkiyede "Gladyatör" gibi bir film yapılması ihtimali zayıf! n Ya "Gladyatör" bir Türk filmi olsaydı ve Cüneyt Arkın oynasaydı Yetim maaşı için cinsiyetini değiştirdi, öyle mi? Üç kuruş emekli maaşı için kim bilir ne kadar ameliyat masrafını göze alarak...Size mesela inandırıcı geliyor mu haberin şu şekli?İnsan merak ediyor; niye gazeteler gayet kendi kişisel tercihi ile 22 yıl önce ameliyat olan, daha sonra da "Madem yasalar önünde artık kadınım, babamdan kalan emekli maaşımı da alabilirim" diye düşünüp mahkemeye başvuran bir kadının (Evet, kadının!), Emekli Sandığının temyizine rağmen Danıştay kararıyla yasal hakkını elde etmesini böyle acayip bir şekilde verdiler?Niye basın, cinsiyet değiştirme operasyonuna Merve Sökmen adına kılıf arıyor? tubakyol@yahoo.com Gazeteciler yine şahane bir konu yakaladılar. Haber şöyle verildi. Savaş Sökmen babasının ölümünün ardından emekli maaşı alabilmek için ameliyatla kadın olup Merve Sökmen adını almıştı. Çünkü erkeklere 18 yaşına kadar maaş ödeniyor, kadınlara ise evlenmedikleri takdirde ölene kadar... Savaş da ne yapsın, çareyi kadın olmakta buluyor.