Pazar "Hillary Clinton da geceye katılmak istiyordu"

"Hillary Clinton da geceye katılmak istiyordu"

08.10.2006 - 00:00 | Son Güncellenme:

Ahmet Ertegün: "Carlyle otelinin aşçısı çok tanınmış bir şef ama Türk yemeklerini fazla bilmiyordu.Yine de böreğe benzeyen bir şey yaptı, yaprak dolması vardı. Pastırma bulduk. Patlıcan ezmesi servis edildi"

Hillary Clinton da geceye katılmak istiyordu

Başbakan Erdoğan'ın ABD gezisinde çok konuşulan bir özel davet veren Ahmet Ertegün: 83 yaşına gelen efsanevi isim Ahmet Ertegün'le, geçen hafta Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a New York'ta verdiği iftar yemeğinin hemen ardından görüşmeye gittim. Randevu talebimi anında kabul edip birkaç saat sonrası için beni Manhattan'ın göbeğindeki bir gökdelenin 26'ncı katındaki ofisinde kabul etti. Başbakana verdiği yemeğin perde arkasından son günlerde manşetlere çıkan TGRT'yi ortak olarak satın almasına kadar her konudaki sorumu detaylı biçimde yanıtladı. James Wolfensohn vardı, eski Dünya Bankası direktörü; son zamanlarda da Amerika'nın İsrail ve Filistin arasındaki özel temsilcisi. Citibank'ın eski başkanı ve Amerika'nın en büyük finansörlerinden biri olan Sanford I. Weill vardı. O aynı zamanda Carnegie Hall'un bütün restorasyonunu yaptıran kişi. Warren Hogue, New York Times'ın editör yardımcısı, o ve hanımı geldi. Fas kralının ekonomik danışmanı ve Fas'ın en büyük işadamlarından birisi olan Othman Benjelloun vardı. Ailesi bizdeki Koçlar gibi. Guiliani ve eşi vardı. "Ray" filminin direktörü olan Taylor Hackford vardı. Çok ilginç konuklar çağırıyorsunuz davetlerinize. Örneğin Başbakan Erdoğan için verdiğiniz davette ünlü aktör Robert De Niro vardı, eski New York belediye başkanı Rudy Giuliani vardı, Dr. Mehmet Öz'ü gördük. Mmisafirlerden başka kimler var? Biliyor musunuz, Türkiye'de çok seviyorlar Robert De Niro'yu nedense. Yani birçok insan bana söyledi. O da benim tanıdığım bir dost ve hanımıyla da çok dostuz. Onları ben bu sene çağırmıştım, Bodrum'a geleceklerdi fakat yeni bir film çevirmeye başladı De Niro. İnşallah gelecek sene gelecekler. Robert De Niro Türkiye'ye herhangi bir özel sempatisi besliyor mu? Onu davet etmenizin özel bir sebebi var mıydı? "Giuliani İzlanda uçağından indi, doğrudan yemeğe geldi" Hayır, biliyor musunuz, benim bu sefer asıl istediğim insanlar Hillary Clinton, Rudy Giuliani ve Senatör John McCain'di. McCain çok gelmek istedi fakat maalesef aynı akşam ona Londra'da bir davet veriliyordu, onun için gelemedi. Hatta ertesi gün de gelemedi. Ertesi gün Washington'a gidip Tayyip beyi görmeyi çok istiyordu. Hillary Clinton da istiyordu ama onun da bir angajmanı vardı. Giuliani de İzlanda'daydı, İzlanda'dan o gün döndü. Akşam 8'de varabildi ve havaalanından doğrudan yemeğe geldi. Bu misafirleri neye göre belirliyorsunuz? Özel bir kriteriniz var mı? "Davetlerde aynı insanları tekrar etmemeye çalışıyoruz" Evet, geçen sene Kofi Annan vardı. Biliyor musunuz, aynı insanları tekrar etmemeye çalışıyorum. Geçen sene New York Belediye Başkanı Michael Bloomberg vardı, Kofi Annan vardı, Kissinger vardı, Kemal Derviş vardı. Senatör Chuck Schumer vardı. Bir sürü mühim işadamı vardı. Bu sefer yeni bir grup çağırdık. Aslında bunun organizasyonu hem geçen sene hem de bu sene çok güçtü. Çünkü cuma ve cumartesi günleri New York'ta kimse yok ve çağırmak istediğim birçok insan maalesef Florida'ya gitmişti. Florida'ya gidiyorsa, cumartesi akşamı dönmeyecektir. İstanbul'da da aynı şey. İstanbul'da cumartesi akşamı insanları toplamaya çalışın, ya çoğu Çeşme'ye gitti yahut da Bodrum'a. Evet, bu Erdoğan için verdiğiniz üçüncü yemekti, sanırım. Hatta geçen sefer BM Genel Sekreteri Kofi Annan da gelmişti... "Bu yıl alkol yoktu" Evet, hurma filan ikram edildi. Ve alaturka yemekler. Carlyle otelinin aşçısı çok tanınmış bir aşçı ama Türk yemeklerini fazla bilmiyordu. Yine de böreğe benzeyen bir şey yaptı, yaprak dolması vardı. Pastırma bulduk. Patlıcan ezmesi vardı. Ramazan olduğu için alkol yoktu. Ama örneğin geçen sene verdiğimiz yemekte alkol vardı, ondan evvelkinde de. Bu bir iftar yemeğiydi, değil mi? "TGRT politik bir yatırım değil. Biz para kazanırsak başkaları da gelecek" Şimdi Rekabet Kurulu'nun ve RTÜK'ün iznini bekliyoruz. Türkiye'de medya sektörüne girdiniz. New Netherlands şirketiyle ortak olarak TGRT'yi aldınız. Tamamlandı ama bütün bu çalışmalar bitmeden, yani bu RTÜK ve hükümet, onlar izni vermezlerse bir şey yapamayacağız. Artık sanıyorum ki bir formaliteden ibaret ama tabii bütün o her şey bitinceye kadar beklememiz lazım. Hisse devri tamamlandı, değil mi? Dediklerine göre bir-iki hafta içinde. Ama bütün bunlar avukatların elinde biliyorsunuz. Herhangi bir takvim var mı? Vallahi ben ortağım. Tabii benim amacım hakikaten Türkiye'ye yatırım getirmek. Yani birçok başka insanla da konuşuyorum. İnşallah başkaları da gelecek çünkü Türkiye bugün şimdiye kadar hiç görülmemiş bir vaziyette. Ben çocukluğumdan beri dışarıda yaşadığım için, Türkiye'ye gittiğim zaman her zaman çok değişiklik görüyorum. Fakat bugünkü gibi bir periyot hatırlayamıyorum. Çünkü dehşetli enerji var memlekette. Dehşetli gelişme var. Her tarafta çalışma var. Aynı zamanda da bizde şimdi yeni yeni dünya çapında mühim olan insanlar çıkıyor. Mesela Orhan Pamuk var, Elif Şafak var, Zülfü Livaneli var. Ressamlarımız çok gelişme gösteriyor. Şimdiye kadar hiç muvaffak olamayan sporcularımız dünyanın her tarafında kendilerini çok gösteriyor. Ve aynı zamanda da mesela hiç başka memleketten çıkmayan, kendi lisanında şarkı söyleyen bir artist, ki Tarkan, bütün dünyanın her tarafında büyük star oldu. Ama bunu Türkçe yaptığı şarkılarla başardı. Yani Macarca şarkı söyleyen yahut da Portekizce şarkı söyleyen bir şarkıcı yok dünyada tanınan. Cidden, beynelmilel işadamları çıkıyor. Size bu konuda akıllarda olan birkaç soru yöneltebilir miyim? Çünkü çok yazıldı, çizildi. Amerikan sermayesini Türkiye'ye getirmek için sanki biraz aracı oluyorsunuz deniliyor. Yani bu televizyonu esas satın alan News Corp., News Netherlands. Bu bir nevi sizin üzerinizden mi yapılıyor, yoksa? Sizin tam rolünüz nedir? "Türkiye'de satılacak en iyi şey toprak ve ev" Amerikalı firma Türkiye'de televizyon almak istiyordu ve birçok insanla konuşuyordu fakat bütün bu televizyoncular arasında TGRT satmak istiyordu. Ve ona burada iyi bir alıcı bulmak meselesiydi. Sonunda Murdoch çıktı. Evvelden başka firmalar vardı. Bunlar hep bizim arkadaşlar. Bana sorarsanız, burada mesela bir ara herkes korkuyordu, Japonlar New York'u satın aldılar diye. Fakat farkına vardılar ki satın aldıktan sonra onu götüremediler. Türkiye'de de en iyi satılacak şey toprak ve ev filan çünkü o neyse kalacak orada, bir yere gitmeyecek. Onun için ondan korkmak lazım değil. İşte eskiden korkarlardı, aman ecnebilere toprak satmayın, ev satmayın filan. Alıp ne yapacaklar? Bu gene Türkiye'de kalacak. Bu yatırım işine girerken, özellikle televizyon alanını seçmenizin bir sebebi var mı? Evet. Biliyor musunuz, bu şirketler birçok yerde muvaffak oldular. Ama bizim birden böyle gelip iki dakikada "bum" bir şey yapmamız imkansız. Bizim tek yapabileceğimiz şey, doğru-dürüst, intizamlı bir şirket kurmak. Zaten bizde belki bir tane Amerikalı olacak, bütün diğer ekip Türk olacak ama biz Amerikan sistemi kurmak istiyoruz. Amaç daha çok ve halk için iyi programlar yapabilmek. Biz bunu inşallah yavaş yavaş ama iyi bir intizamlı, seyirciye belirtilen vakitlerde programları çıkarabilen bir istasyon yapmak istiyoruz. Bu belki herkese yardımcı olur. Siz bu satışı Türkiye için bir dönüm noktası olarak nitelendirmişsiniz sanırım, öyle değil mi? "Bir tatil köyü projemiz var, inşallah onu da yapacağız" Rupert Murdoch benim çok eski dostum fakat politikam farklı. Yani hem o benim çok eski dostum hem de Henry Kissinger biliyorsunuz beni çok sever, biz kardeş gibiyiz. Ama benim politikam, onların politikasıyla aynı değil. Bizim bu istasyonda bir politika şeyi olmayacak. Politik bir yatırım değil. Yalnız bunu çok iyi bir istasyon yapıp halka iyi program verebilmek ve sonunda bu yatırımın para kazanması lazım. Çünkü bu para kazanırsa, ardından başkaları da gelir. Bir de biliyorsunuz Murdoch'un muhafazakar bir şöhreti var. Türkiye'de de bazı çevrelerde soruyorlar, acaba Ahmet bey bu ortaklıkla biraz muhafazakarlığa mı kayıyor diye... İnşallah. Zaten Bodrum'da bir yerimiz var. Bir tatil köyü projemiz var, inşallah onu da yapacağız. Bu yatırımdaki rolünüzle sizi bundan sonra daha sık Türkiye'de görecek miyiz? "Arif Mardin'i en iyi Orhan Pamuk anlar" Evet. Joe devam ettiriyordu. Bitirmek üzere galiba ama daha bir şey duymadık. Arif Mardin kuşkusuz sizin için büyük bir kayıp oldu. Ölmeden önce oğluyla beraber, hayatını konu alan bir albüm yapıyordu, değil mi? İnşallah. Ama biliyor musunuz, hiç kimseye o şeyi veremem çünkü Arif Mardin çok büyük bir kişiydi. Oğlu Joe Mardin'in başka özellikleri var ve inşallah kendi ismini yapacak. Kızı da artist. Fakat bu çocuklardan babası kadar büyük olacak mı filan. Babaları tanınmış olan başkaları için de aynı şey soruluyor, mesela "Rahmi Koç babası gibi mi?" diye. Bilmiyoruz. Joe Mardin için bir nevi yeni Arif Mardin diyebilir miyiz? Bir İstanbul beyi. Ve biliyor musunuz, kim anlıyor onu? İşte onu Orhan Pamuk anlar. Orhan Pamuk tam o dünyanın ne olduğunu, bütün iyiliklerini, kötülüklerini. Türkiye'yi çok iyi anlar. Arif beyin müzik yapımcılığı dışında o kadar özelliği vardı demiştiniz. Bir beyefendi, bir centilmen, Atatürk çocuğu... "Yeni keşfimiz Paolo Nutini. Sanırım çok büyük artist olacak" Bazı yeni artistlerle çalışıyoruz. Bir-ikisiyle çok dostum. Yeni bir artist var, ismi Paolo Nutini. Bu İskoçyalı ama anası-babası İtalyan. İtalyan isimli ama İskoçya'da doğmuş ve İskoç aksanıyla konuşuyor. Fakat onda çok iyi bir rhythm and blues ruhu var. Çok duygulu. Sanıyoruz ki o mühim bir artist olacak. Tarzı R&B ve soul türünde. Kendi şarkılarını yazıyor ve genç. Biz imzaladığımız zaman 18 yaşındaydı, gelecek sene 19 yaşında olacak. Plağı Avrupa'da çıktı. Amerika'da bir ay içinde çıkacak. Bunun dışında birlikte çalıştığımız James Blunt diye bir artistimiz var. Onun plağı bir numara oldu, İngiltere'de ve burada da ilk 10 içinde. O İngiliz, o da şarkılarını kendisi yazıyor dinlersiniz. Ondan başka Gnarls Barkley grubu var ve onların bir şarkıları "Crazy" ve sanıyorum ki Türkiye'de ilk 10'da. Şu anda müzikle ilgili başka projeleriniz var mı? Yeni şeyler yapıyor musunuz?

Yazarlar