Pazar İkramların en zarifi

İkramların en zarifi

23.11.2003 - 00:00 | Son Güncellenme:

Şeker bayramlarında misafirlere çikolatanın yanında küçük kadehlerde likör ikramı, eski bir İstanbul geleneği... İthalatın açılmasıyla birlikte o kadar çeşit likör, öyle uygun fiyatlara piyasaya sunuldu ki, bu geleneğin canlanmaması için bir sebep kalmadı...

İkramların en zarifi





Bayram önceleri Melek Hanım mutlaka bir şişe muz likörü alırdı. Muz likörünün şişesi o kadar zarifti ki, unutulacak gibi değildi. Gümüş ve kristal likör kadehleri hazırlanır, enfes reçeller konuklara sunulmak üzere özel kaplarına konurdu. Bayram ziyaretine gelen konuklar misafir odasına alınır, onlara başta turunç reçeli olmak üzere reçeller ve muz likörü ikram edilirdi..."
"Türk basınının Humprey Bogart'ı" diye anılan rahmetli köşe yazarı Yavuz Gökmen, eski bir bayram atmosferini böyle çizivermişti bir yazısında. Gerçekten de, bir zamanlar şehirlerde, şeker bayramlarında misafirlere reçel, şekerleme veya çikolataların yanında likör ikram etmek yaygın bir adetmiş. Dinsel bir bayramda likör ikramı yadırganan bir şey de değilmiş, zira likör alkollü bir içki içme niyetiyle değil, meyvelerin tatlı bir öpücüğünü damağında hissetme amacıyla, bir küçücük yüksük kadeh ölçeğinde yudumlanıyormuş.
Tekel'in muz, nane gibi mevsimi dışında bulunmayan lezzetleri damaklara taşıyan likörleri pek gözdeymiş. Tabii evlerde yapılan likörlerin ise ayrı bir değeri varmış. Rumun, Musevinin, Müslümanın hep birlikte harman olduğu, Müslümanın Rumun Paskalya'sını kutladığı, Musevinin Kurban Bayramı'nda komşusunu ziyaret ettiği o tatlı iklimde, Madam Katina'nın tarçınlı vişne likörü mü meşhur, Ferhunde hanım da aynı meyvenin likörünü karanfille yapar, Katina'dan aşağı kalmazmış.
O yılların hanımlarının iyice yaşlanıp, kimilerinin dünyaya veda etmeleriyle bu gelenekler de yok olmaya yüz tuttu. 80'lerdeki "geçiş döneminde", vişne likörünün yerini içinde vişne tanesi de bulunan likörlü çikolatalar aldı. Çocuklar bu parlak kırmızı jelatinli albenili çikolatalardan bolca yemek isterler, anneleri de "Acı evladım. Ondan çocuklar yemez" derlerdi...

"Yeni nesil" likörler
Tabii eski zamanların likör ikramlarında, her mevsim bulunmayan meyvelerin tatlarını şişelerin içine hapsetmek, olmadık zamanlarda onları tadarak o meyvelerin lezzetlerine kavuşup bir parça kendini ve misafirini "şımartmak" güdüsü ön plandaymış... Nanenin tazesinin asla ele geçmeyeceği bir kış günü, mis gibi nane kokan yemyeşil bir likörle ferahlamak az şey değilmiş. Ya da yaz günü bir mandalina likörüyle damağına çeşni katmak, mandalina yemiş kadar olmak...
Bugün her şeyin tazesini her mevsim bulabiliyoruz. Ahududu gibi bazı narin meyveleri 12 ay bulamasak da, onun da dondurulmuşunu marketten alıp pastada kullanabiliyoruz. Dolayısıyla meyvelerin tadını likörlerde yudumlamak eskisi kadar ilginç gelmiyor günümüz insanına.
Yine de "yeni nesil" diyebileceğimiz modern likörler, bir küçük kadehiyle insanın kendini ödüllendirmek isteyeceği tatlar sunmaya devam ediyor. En büyük özellikleri tek bir tada yaslanmamaları. İrlanda'dan gelen krema likörü Baileys'i mi yudumluyorsunuz? Kahve, çikolata, krema ve İrlanda viskisinin tatları bir arada... Veya Safari: Mango, papaya, pasyon meyvesi ve yeşil limon bir şişede. Ayrı ayrı tatları güzel olan bu meyveler, bir araya gelince daha da güzel bir çeşni yaratıyor. Pasyon meyvesi ve turunçgillerden yapılan Passoa, Karayip romları ve hindistanceviziyle yapılan Malibu, burbon viski ve şeftali özüyle yapılan Southern Comfort; hep bu yeni tip likörlerden. Bunların bir özelliği en az birkaç maddenin bir araya gelip ortak bir tat yaratmasıysa, diğer özelliği de damakta çok yoğun kalan kıvamları...
Bugün bayramda bir tablet madlen çikolatanın yanında bir kadehçik vişne likörü belki çok enteresan bir ikram şekli değil. Ama mesela krokanlı bir çikolatanın yanında bir kadeh tropik lezzetlerle dolu Safari, badem ezmesinin yanında egzotik Malibu, bol köpüklü sade kahvenin yanında Baileys'ten bir kadeh, niye olmasın? n