Pazar İnternetin kanunu yok, suçlusu çok

İnternetin kanunu yok, suçlusu çok

01.08.2002 - 00:00 | Son Güncellenme:

Cehennem.org olayı internet suçları ve hukuku konusunu yeniden gündeme getirdi. İnternette işlenen suç sayısı hızla artıyor ama Türk kanunları ihtiyaçları karşılamıyor

İnternetin kanunu yok, suçlusu çok

Bu Türkiyede işlendiği iddia edilen son internet suçu. Bundan önce en bilinen olay Superonlineın eski forumlar editörü Coşkun Akın davasıydı. Ak, yönettiği bir foruma yollanan bir mesajda "devlete ve devlet büyüklerine hakaret" edildiği gerekçesiyle 40 ay hapis cezası almış ve sonradan bu ceza para cezasına çevrilmişti. Bu ceza Yargıtay 9. Ceza Dairesi tarafından "eksik soruşturma" gerekçesiyle bozuldu. Şu an dava Yargıtay Ceza Kurulunda.Pek çok ülkede olduğu gibi Türkiyede de internetin gelişimiyle aynı hızla artan internet suçlarına karşı yeterli kanun veya düzenleme yok. Hâlâ neyin suç olduğunu, kimin suçlu, kimin masum olduğunu belirleyecek kanunlar yok. Yalnız Türkiyede değil pek çok ülkede durum böyle.Şu anda internet sitelerindeki yayınlar 5680 sayılı Basın Kanununu emsal alınarak sonuçlandırılıyor. Mahkemeden siteleri kapatma kararı çıkabiliyor. Ama eğer site yurtdışından yayın yapıyorsa bu karar uygulanamıyor. Yalnızca bu sitelere Türkiyeden giriş engellenebiliyor. Ama mesela hacker ve crackerların işlediği cinsten pek çok yıkıcı siber suçun tanımı ve cezası yok.Konuyla yakından ilgili üç isim, Ulaştırma Bakanlığına danışmanlık yapan İnternet Kurulunun üyesi ve Bilkent Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Mustafa Akgül, internet hukuku ve suçlarıyla özellikle ilgilenen Radikal İnternet Editörü Serdar Kuzuloğlu, Coşkun Ak davasının internet hukuku konusunda uzmanlaşmış avukatı Fikret İlkiz, Türkiyede internet suçlarını ve şu anki hukuki durumu anlattı. Hackerların (bilgisayar korsanları) "lamer" adını verdiği internet çaylaklarına bilgisayar korsanlığının püf noktalarını öğreten bir site olarak bilinen cehennem.org geçen hafta kapatıldı. Gerekçe şaşırtıcıydı. Çünkü "acemi internetçilerin oyun alanı" gibi gözüken bu sitenin uluslararası terör örgütleriyle ilişkide olduğu iddia ediliyordu. Serdar Kuzuloğlu: (Radikal İnternet Editörü) Bir siber saldırı milyonlarca dolara mal olduğu için ABD bu saldırıların savaş kapsamında ele alınması gerektiğini söylüyor. Bu yüzden Amerika ciddi "server" yasaları çıkardı. ABDde 911 acil telefon hatlarını başka numaralara yönlendirdiler, trafik lambalarının düzenini değiştirdiler, havaalanlarının kontrol kulelerine sızıp hava trafiğinde kaos çıkardılar. Bunlar siber terör suçları. Yahoo! açık artırma sitesinde Nazileri simgeleyen bayraklar, posterler satılıyordu. Fransa kendi yasalarına göre suç olduğu için ABDde dava açtı. Hiçbir yaptırımı yok bunun. Ancak Yahoo! itibarı için Fransanın istediğini yaptı. İnternet suçları Türkiyede sanıldığı kadar az değil. Listeye girmiş durumdayız aslında. Türkiye orijinli olan açığa çıkmamış çok olay var. Ancak takibi yapılmıyor. Ben her ay internetten 200-300 milyonluk alışveriş yapıyorum. Çünkü aslında ıslak imza olarak atılmayan imzaların geçerliliği yok. Yani "Ben bu ürünü almadım" derseniz zaten sizden bu para tahsil edilemiyor. Birisi bir bilgisayar programı satın almak için kredi kartı numarasını giriyor. Ekstre geldiğinde ise "Ben bu hizmeti almadım" diyor. İnternet ortamında ticarette bu tip kayıpların oranı yüzde 30. Superonline veya benzeri sitelerde yayınlanan yorumları onaylayan kişi, olayın muhatabı olmamalı. Çünkü orası Superonline adlı kurumun internet sitesi. Bence Superonline olayında hem şirketin sitesini sahiplenmemesi hem de Coşkun Akın o olayın tek sorumlusu gibi gösterilmesi yanlış bir durum. Sermaye Piyasası Kurulu spekülasyon yapıldığı için finans hizmeti veren sitelerin sahiplerine dava açmış ve bu siteleri kapattırmıştı. En son üç siteyi kapattılar. "Türkiyede internet suçları sanıldığı kadar az değil" Fikret İlkiz: (Coşkun Akın avukatı) İnternet ortamında yayın yapan siteler kurulduğunda, hukuki sorumlunun kim olduğu da düzenlenmelidir. Oysa bununla ilgili bir yasal düzenleme yok. Siteyi kim işletiyor, hukuki ve cezai sorumluluk kime ait, bilinmeli. Tıpkı gazete, radyo ve TVlerdeki sorumluluk sistemi gibi. Cehennem.orgun bir servis sağlayıcısı var mı? Var. Peki servis sağlayıcı bu sitenin kime ait olduğunu bilmek zorunda mı? Hayır. Çünkü bu konuda herhangi bir yasal düzenleme yok. Servis sağlayıcı bu siteyi kapatabilir. Ama kapatmasa da suçlu olmazdı çünkü yasal düzenleme yok. Ama CMUKta bir değişiklik yaparsanız, o yasa çerçevesinde bir cezai müeyyide doğar. Coşkun Akı genel hükümlere göre mahkum ediyorlar. Çünkü servis sağlayıcısı olan şirket, "Bu sayfanın sorumlusu Coşkun Aktır" dedi. Şirket sayfanın sorumlusunun kim olduğunu söylememiş olsaydı sorumluluk söz konusu değildi. "Servis sağlayıcı zararlı siteyi kapatmasa da suçlu olmaz" Mustafa Akgül: (İnternet Kurulu üyesi, öğretim üyesi) İnternet kurulu 1998de Ulaştırma Bakanlığının internetle ilgili sorunları çözmek konusunda danışman arayışı yüzünden kuruldu. Önce adına İnternet Üst Kurulu dendi, sonra RTÜK çağrışımı yapmasın diye "üst"ü kaldırdık. Zira RTÜK gibi bir yetkisi yok İnternet Kurulunun. Üyelerin üçte biri kamudan temsilciler, üçte biri özel sektörden, üçte biri ise sivil toplum kuruluşlarından. Üyelik bakan ataması ile oluyor. Bir şeyleri somutlaştırıp yasa tasarısı haline getirip parlementoya götüremedik. Bizde bu işler çok hızlı yürümüyor. İnternet çok hızlı değiştiği için buna hukuk kurallarının ayak uydurması zor. Şu anda alınacak kesin kararlar ilerisi için risk taşıyabilir. Kurulda istediklerimizi yapamadık. Ama bu, ülkenin gündemine oturmakla ilgili. Bugün kimsenin ağzından bilişim lafı çıkmıyor. Ama bunlar Türkiye için hayati önem taşıyor. Servis sağlayıcılar yalnızca taşıyıcıdır. İçerikten sorumlu değildir. Nasıl sizin telefondaki konuşmanızdaki suç unsurlarından Telekom sorumlu değilse servis sağlayıcılar da sorumlu değildir. Ancak savcılık "Şunu kaldır" dediğinde onu kaldırmak zorundalar. Zararlı içeriği okuyan ve ihbar etmeyen kullanıcının sorumluluğu gibi konular net değil. Ama vatandaşı ihbarcı yapmak kötü bir ilke. Her zaman önemli olan özgürlükler ve kişilerin sorumluluğudur. Birinin sorumluluğunu başka birinin seçmesi yanlış kararlara götürür toplumu. Kişinin kendisi denetleyici olmalı. Uluslararası Siber Suçlar Sözleşmesi gündemde. Ancak Türkiye bir takım çekinceleri olduğu için imza atmadı. Bazı konularda sanki ulusal yetkini devrediyorsun gibi gözüküyor. Birçok ülke imza atmış olsa da onların da çekinceleri var. İmzalayınca bitmiyor zaten. "Şu konuları kabul ettim, şu yasalarımı değiştireceğim" demen lazım. Fransa gibi imzalayanların da vazgeçme eğilimi var bazı maddelerde. Takip konusunda ise anlaşmalar yavaş yavaş oluşuyor. 24 saat çalışacak ağlar kurulmaya başlanıyor. Interpol benzeri bir yapılanmaya doğru gidiliyor. Daha çok başındayız ve bunu dünyada yalnızca yedi ülke yapıyor. "Şu anda alınacak kararlar ilerisi için risk taşıyabilir"