Pazar İnternetten gelen Rus gelin

İnternetten gelen Rus gelin

14.04.2002 - 00:00 | Son Güncellenme:

2002 Nicole Kidman’ın yılıydı. Bir Oscar adaylığı ve bir Altın Küre alan aktris gösterimdeki filmi "Yaşgünü Kızı"nda internetten e-posta ile sipariş edilen bir Rus gelini oynuyor

İnternetten gelen Rus gelin

İnternetten gelen Rus gelin

2002 Nicole Kidman’ın yılıydı. Bir Oscar adaylığı ve bir Altın Küre alan aktris gösterimdeki filmi "Yaşgünü Kızı"nda internetten e-posta ile sipariş edilen bir Rus gelini oynuyor

İnternetten gelen Rus gelin
Bu hafta gösterime giren bağımsız yapım "Yaşgünü Kızı" Nicole Kidman’ın son filmi değil. Son filmlerinden biri bile değil. Bu film o kadar eski ki, Kidman bu film çekilirken Tom Cruise ile hâlâ evliydi. Ve hatta Cruise o sıralarda "Görevimiz Tehlike II"yi çekiyordu. Yani film 1999’dan beri raflarda sırasını bekliyor. Miramax filmi Nicole Kidman’ın pek çok ödül kazandığı bugünlerde piyasaya vererek onun başarısından faydalanamak istiyor tabii.
Jez Butterworth’ün yönettiği "Yaşgünü Kızı"nda Kidman bir İngilizin internetten "ısmarladığı" gelini oynuyor. Siparişi veren zavallı yalnız bankacı (Ben Chaplin) bir anda karşısında seksi, sinirli, sürekli sigara içen ve başı beladan hiç kurtulmayan Nadia’yı (Kidman) görünce neye uğradığını şaşırıyor ve hayatı darmadağın oluveriyor. Bu romatik komedi / macera için eleştirmenler "Kidman’ın şahane ve çok seksi performansı bile filmi kurtarmaya yetmemiş" diyorlar. Ama bu görüş ABD’de Kidman’ın fanatik hayranlarını filme gitmekten alıkoymadı. Türkiye’dekileri de engellemeyecektir. Çünkü o son zamanların en gözde kadın yıldızı olduğu gibi, en fanatik erkek hayran kitlesine sahip olanlarından biri.

Leylek Hollywood’da...
35 yaşındaki Nicole Kidman herkesin sandığı gibi Avustralya’da değil, Havai’de doğdu. Ama ailesi Avustralyalı olduğundan orada büyüdü. Boyu yüzünden okul yıllarında lakabı "Leyleköti. Okul danslarında kimse onun partneri olmak istemiyordu. 10 yaşındayken bale yaptığı sıralarda, "boy kompleksiyle" büyük bir şeyler başarmaya karar verdi ve ailesinden kendisini bir drama okuluna kaydettirmelerini istedi. 14 yaşında filmlerde oynamaya başladı. "Vietnam" adlı dizi ile Avustralya’da bir gençlik idolü oldu ve henüz 17’sinde ülkenin en iyi aktrisi seçildi.
Hollywood macerası ise çok sonra başladı. Tom Cruise "Fırtına Günleri"nde kendisine eşlik edecek bir aktris ararken, onu ilk kez "Dead Calm" adlı gerilimde izledi ve hemen ABD’ye çağırdı. Çekimler sırasında birbirlerine aşık oldular. Cruise 1990’da ilk karısı Mimi Rogers’tan boşandı. Kidman’la evlendi ve birlikte "Uzak Ufuklaröda rol aldılar.
Kidman pek çok filmin ardından oyunculuk yeteneğini ilk kez 1995’te etkileyici Gus Van Sant filmi "To Die Foröda gösterdi. Bu komedi / gerilimde, ünlü olmak için her yolu, hatta kendisini çok seven kocasını (Matt Dillon) öldürmeyi bile deneyen hırslı hava durumu spikeri rolünde çok beğenildi. Ardından Jane Campion’ın "Bir Kadının Portresi"nde John Malkovich’le başrol oynadı ve yine iyi eleştiriler aldı. Ama Hollywood’daki yükselişi magazin basınındaki kadar hızlı olmuyordu. Cruise’la evlenmesi onu dünyanın en çok takip edilen, hayatı en çok merak edilen kadınlarından biri yaptı. Kidman ve Cruise, Hollywood’un altın çiftiydi (Pitt-Aniston evliliğine dek tabii). Birlikte iki de çocuk evlat edindiler. Ve 10 yıl boyunca mutlu yaşadılar!
Ama 2001 Kidman’ın hayatının en sarsıntılı yılı oldu. Muhtemelen bu yılı hiç unutamayacak. Önce Cruise’la ayrılmaya karar verdiler, çocuklar Kidman’la kaldı. Kısa bir süre sonra bebeğini düşürdü. Bu arada hızlı boşanmasının hemen ardından sürekli evinin etrafında dolaşıp onu mektuplara boğan obsesif hayrarınıyla uğraşmak zorunda kaldı. Ve son darbe olarak da eski kocası çok kısa bir zamanda, yeni sevgilisi Penelope Cruz’u koluna takıp her yerde gözükmeye başladı.

Crowe ile tatile gitti
Kidman bu boşanmadan kocasından daha çok etkilendiğini hiç inkar etmedi, etmesi de zordu biraz. Çünkü 10 yıllık evliliğini bitiren boşanma kağıtlarını imzaladıktan hemen sonra, Los Angeles caddelerinde sinir içinde, çılgınlar gibi bağırırken fotoğraflanmıştı. Yine de kırılgan görünümlü aktris insanların beklediğinden çok daha iyi kontrol etti hayatını. "Başıma gelenlerin beni yıpratmasına izin vermeyeceğim. Hala aşka inanıyorum, hâlâ olabilecek her türlü iyi şeye açığım" diyordu. Ve daha 2001 bitmeden, bu kez "iki iyi şey" oldu. Başrolünü oynadığı "Moulin Rouge"la önce Altın Küre aldı, ardından da Oscar’a aday oldu. Bunlar ona acılarını unutturmuş olabilir. Çünkü geçen yıl "Hangi rolünüzle Oscar’a aday olmak isterdiniz?" diye soran gazetecilere histerik bir kahkaha atarak "Yalnızca aday olmak istiyorum. Dilenciler seçim yapamazlar" demişti.
Hayatının filmi "Moulin Rouge"un hemen ardından anlaşmasını çoktan imzaladığı bir Tom Cruise yapımı olan "The Othersöta da rol almıştı Kidman. Hatta çift evliliklerini bitirmeye hazırlanırken birlikte art arda bu filmin galalarına gitmek zorunda kalmıştı. Ama bu eziyete değdi! Ve "The Othersötaki performansı da çok beğenildi. Çok yakında onu "ağır" yönetmen Lars von Trier"in "sanat filmi" "Dogville"de seyretme fırsatı bulacağız.
Evliliği ve yoğun iş temposu bittikten sonra Fiji Adaları’nda bir süre Russell Crowe’la tatil yaptı ama her türlü aşk iddiasını reddeti Kidman, Crowe onun "Avustralya’dan çok eski arkadaşıydı".
O gün bugündür de başka bir erkekle görülmedi!




PAZAR