Pazar ‘İşyerinde iletişim yoksa korku ve dedikodu başlar’

‘İşyerinde iletişim yoksa korku ve dedikodu başlar’

21.04.2002 - 00:00 | Son Güncellenme:

Tofaş’ın davul şovunu hazırlayan kurumsal iletişim uzmanı Ali Üstündağ, Şifo Mehmet’in jübilesinin de görünmez kahramanlarındandı

‘İşyerinde iletişim yoksa  korku ve dedikodu başlar’

‘İşyerinde iletişim yoksa korku ve dedikodu başlar’

Tofaş’ın davul şovunu hazırlayan kurumsal iletişim uzmanı Ali Üstündağ, Şifo Mehmet’in jübilesinin de görünmez kahramanlarındandı

İLKE GÜRSOY

Ali Üstündağ bir "kurumsal iletişim uzmanı". Firmaların imajları ile ilgili çalışmalar yapıyor. Bunun içine proje üretimi, CD ya da web tasarımı gibi teknolojik ürün ve hizmetler, organizasyonlar vs. giriyor. Hedef bazen uyumu geliştirmek, bazen "bir kişi bile fark yaratabilir" hissini uyandırmak, bazen de
-örneğin kriz dönemlerinde- işten atılma paniğini hafifletmek oluyor.
"Zor zamanlarda personelle iletişim kurmazsanız, o boşluğu korku ve dedikodu doldurur" diyor Üstündağ. "Aidiyet duygusu zayıf çalışanlardan kuruma hayır gelmez."
52 yaşındaki Üstündağ "Hayattaki amacım iletişim sayesinde daha güzel bir dünya yaratmak" diyor. Ama bunu İngilizce söylüyor çünkü en kötü konuştuğu dil Türkçe. ABD’de doğan Üstündağ’ın çocukluğu ve ilkgençliği Fransa’da geçti. Daha sonra ünlü London School of Economics’te üniversite okumak üzere İngiltere’ye gitti ama "hippi olduğu için ve annesini üzmek pahasına" okulu bıraktı, 1975’te Türkiye’ye geldi.
1980’lerin başından itibaren kurumsal iletişim faaliyetlerine başladı. Önce Man Ajans’ta yürüttü, daha sonra İltek’i kurdu ve hâlâ bu şirketle yola devam ediyor. "O zaman da kurumsal iletişim yapıyormuşuz ama adı konmadığı için bilmiyormuşuz" diyor.
Bu iş için biraz psikolog, biraz sosyolog, bazen baba, bazen patron olmak gerektiğinin altını çiziyor çünkü firmanın eksiklerini tespit edip gidermek ancak böyle mümkün. Hatta Amerikan Hastanesi için yapılan bir projede üç hafta boyunca doktor gibi koridorlarda gezdiğini, odalara girip çıktığını anlatıyor.

Eski bir fotoğrafçı
Ali Üstündağ bir dönem Profesyonel Fotoğrafçılar Derneği’nin başkanıydı. Artık fotoğraf çekmiyor. Yeniden başlamak için emekliliğini bekliyor.

"2 bin 500 davulu nereden bulacağız?"

Mart ayında Mydonose Showland’de Tofaş için düzenlenen 2 bin 500 kişi aynı anda davul çalmıştı. Bu organizasyonda da pek çok şirketle beraber İltek’in de payı vardı. Üstündağ o geceyi şöyle anlatıyor:
"Biz aşağı yukarı 4 buçuk aydır Tofaş’la bir imaj çalışması yapıyoruz. Jan Bey (Nahum) ‘Böyle olmuyor. Tamam, biz yeni ürünleri tanıtalım, yeni vizyonumuzu da anlatalım ama teşkilatı da canlandırmamız lazım’ dedi. Biz de yaptığımız toplantılar sonucunda ‘Davul sende, tokmak sende. Kaderini eline al’ konseptini geliştirdik.
"Böyle fikirler çıktığında ilk muhalefet hep benden gelir. O zaman da ‘2 bin 500 davulu nereden bulacağız?’ diye bir şey geldi aklıma. Ürettirdik en sonunda. Davul değil tabii, trampet gibi.
"Daha önce Brezilya ve Japonya’da 1700 kişinin aynı anda davul çaldığını öğrendik. Bu bir dünya rekoru olabilir yani. Nitekim, Guinness Rekorlar Kitabı’na başvurduk. Geldiler, şu anda incelemeleri sürüyor.
"Sonra tabii, ‘Daha önce davul çalmamış bu kadar insan o gece ne çalacak?’ sorusu çıktı ortaya. Bu sorunu halletmek için de Harem grubuyla çalıştık. O gece de 2 buçuk saatlik bir şovun en son bölümü olarak bu gösteriyi gerçekleştirdik. Çalışanlar heyecanlanıp erken çalmasınlar diye sürekli uyarılarda bulunduk. Ve en sonunda başladı: Bam bam bam!"

"Çocuklar heyecandan fazla koşunca paniğe kapıldık"
Şifo Mehmet’in geçen yıl İnönü Stadı’nda yapılan jübilesinde İltek sahadaki şovdan sorumluydu. Havai fişekler, ışıkların karartılıp sadece iki spotla Şifo Mehmet’in aydınlatılması, çocuklarla beraber attığı tur gibi bölümleri hazırladı Üstündağ ve ekibi.
"250 küçük çocuk, hepsi fırlama... Senaryo şöyleydi: Şifo tünelden gelecek, çocuklarla tura başlayacak ama çocuklar yarım tur sonra yerlerine dönecek. O heyecanla bir kaptırmışlar, beraber gidiyorlar. O kalabalığın içinde 5 yaşında çocuklar da var ve hepsinin sorumluluğu üzerimizde. Biri bile kaybolsa, dinle dur basında yazılacakları. Baktım iş çığrından çıkacak, dört kişi şeref tribününün önünden sahaya daldık ve çocukları birer birer yakalayıp içeri soktuk. Bir süre sonra hatırladılar, kendiliğinden bitirdiler koşuyu. Mükemmel olmak zorundasınız, her şeyi doğru yapabilirsiniz ama insan faktörü var ve hesaplayamadığınız şeyler oluyor tabii."




PAZAR