Pazar Kafede erotizm

Kafede erotizm

19.05.2002 - 00:00 | Son Güncellenme:

Gazeteci Ayşe Arman ve oyuncu Lale Mansur’un erotik fotoğrafları bir sergide buluştu. Şu sıralar yolunuz Beyoğlu’ndaki Cafe Ara’ya düşerse Arman’ı duşta, Mansur’u boğazına dayadığı bir bıçakla göreceksiniz. Sakın şaşırmayın...

Kafede erotizm

Kafede erotizm

Gazeteci Ayşe Arman ve oyuncu Lale Mansur’un erotik fotoğrafları bir sergide buluştu. Şu sıralar yolunuz Beyoğlu’ndaki Cafe Ara’ya düşerse Arman’ı duşta, Mansur’u boğazına dayadığı bir bıçakla göreceksiniz. Sakın şaşırmayın...

MEHMET KENAN KAYA

Diyelim bir kafedesiniz. Mesela Beyoğlu’ndaki Ara Cafe’de... İçerisi kalabalık. Garsonu yakalayıp kendinize bir kahve, bir de peynirli salata söylediniz. Salatanız geldi ama çatalı peynire sapladığınız anda, birden duvardaki fotoğrafta gazeteci Ayşe Arman’ın üzerinden sular boşalan göbeğiyle karşı karşıya geldiniz. Ya da ağda yapmaktan yara bere içinde kalmış bacaklarına aldırmadan tırnaklarını boyarkenki haliyle... Ama hepsi bu değil. Zira oturduğunuz masadan arkanıza döner dönmez öteki duvarda sizi karşılayacak manzara şu: Lale Mansur bir fotoğrafta boğazına dayadığı bir bıçakla intiharın eşiğinde geziniyor.
Bütün bunlar, fotoğraf sanatçısı Mehmet Werner’in Ayşe Arman ve Lale Mansur’un fotoğraflarından oluşan "Ara’da Aynalar I" sergisinden birkaç ayrıntı. Werner’in 12 ayna içine yerleştirilmiş "bolca erotik" çalışmalarından oluşan sergide 6’sı Ayşe Arman’a, 6’sı da Lale Mansur’a ait 12 fotoğraf yer alıyor. Eh, fotoğraflar bu kadar "kışkırtıcı", konu mankenleri de bu kadar ünlü olunca, çekimlerin perde arkası da bir haber artık tabii... Mehmet Werner ve gönüllü kurbanlarıyla Ara Cafe’deki aynaları konuştuk.

Mehmet Werner / Fotoğraf sanatçısı
"Ayşe Arman’a ‘Çekim sırasında pazarlık yapmam. Teslim olacaksın, başka şansın yok’ dedim"

Serginin çıkış noktası erotizm. Konu mankenleriniz de iki ünlü kadın. Nasıl ikna ettiniz onları?
Ayşe’nin çekimi baştan beri zor oldu. Önce o beni süründürdü, sonra ben onu. İşin içine erotizm girince biraz problem yaşadık. Ne yaparız, ne kadar gösteririz gibisinden... Ben de ona "Pazarlık yapamayız. Teslim olacaksın, başka şansın yok" dedim.

Teslim oldu mu peki?
Bunun için çok uğraştım. Mesela iki kere söz verip gelmeyince "Artık istesen de fotoğraflarını çekmiyorum kızım" dedim. Ardından mesaj bombardımanına tuttu beni ve "Kabul. İstediğin gün, istediğin şeyi yapacağım. Bu kadar mesajı kocama bile yazmadım ben, bir şansım daha yok mu?" dedi.

Nasıl bir Ayşe Arman’dı istediğiniz?
Ayşe’nin kişiliğindeki dinamizmden ve yarı Alman oluşundan yansıyan bir erotizm, bir rüzgar var. Ama gözlüklerini çıkarınca bir çocuk gibi tedirgin oluyor. Ben Ayşe’nin içindeki erotik, seksi kadını bulduğumu sanıyorum. Mesela duşun altındaki o fotoğraf çok çok erotik, hatta fantezilere hitap eden bir görüntü. Ayşe’nin üstünden akan sular falan... Hiçbir yerde yayımlanmadı öyle fotoğraflar. Tabii çekerken o farkında değildi olup bitenin ama sonunda itiraz da etmedi bunların kullanılmasına.

Ayşe Hanım’ın elediği fotoğraflar oldu mu?
Evet, bir tanesi.

Nasıl bir fotoğraftı bu?
Kimse göremeyecek onu (gülüyor). Bence olabilirdi ama ben onun kişilik haklarına saygı gösterip kullanmadım.

Sergide Lale Mansur’un fotoğrafları da var. Nasıl yan yana geldi bu iki isim?
Bu serginin ana fikri aynalar. Fotoğraflar iki duvarda asılı. Birinde Ayşe’nin fotoğrafları, ötekinde Lale’ninkiler. Biri daha siyah-beyaz, sade; öteki bir oyuncunun renkli fotoğrafları. İki değişik karakter. Ayrıca bunlar benim dergi için çektiğim en güzel kadın portreleri. Bence ikisi bir araya çok güzel geldi.

Lale Hanım’ın fotoğraflarını hangi fikir üzerine kurdunuz?
Lale’nin fotoğraflarında oyunculuk yeteneğini kullanmak istedim. Amacım kişiliğinden çok oyuncu kimliğini yansıtmaktı. Sanırım çok da doğru yaptım.
Lale o kadar başarılıydı ki, mesela bir fotoğrafta ağlaması gerekiyordu, iki dakika içinde ağladı. Ama gözyaşı soldan aktı, ben sağ gözden isteyince iki dakika içinde de sağ gözden ağladı.

Lale Mansur / Oyuncu
"Mış gibi yapmadım fotoğraflarda. Benim de özlediğim, teslim olduğum, intiharı düşündüğüm zamanlar oldu"

Nasıl karar verdiniz Mehmet Bey’le çalışmaya?
Mehmet önce bana Ayşe’nin fotoğraflarını gösterdi. Çok beğendim ve benim için konu kapandı. İşin sonunda da yanılmadığımı anladım. Bence fotoğraflar müthiş. Ama doğrusunu söylemek gerekirse Ayşe’ninkileri daha çok beğendim.

Bu fotoğraflarla ilk kez bir sergiye konu oldunuz. Zorlandınız mı çekimlerde?
Aslında ben Lale Mansur olarak fotoğraf çektirirken zorlanıyorum. O anda ne yapacağımı bilemiyorum. Kameranın karşısındaki benim ama hangi ben? Ama rol yaparken öyle olmuyor. Mehmet de bana bir rol verdi ve oynadım. Bu yüzden çok rahattım. Ne yapacağımı, benden ne istendiğini biliyordum.

Ne istedi sizden Mehmet Bey?
Aşkın halleri gibi, aşktaki illüzyon gibi bir fikir bulduk. Bazen mutlu, bazen mutsuz, bazen tutkulu bir kadının hallerini anlattık.

Aşkın halleri içinde siz en çok hangi fotoğrafı beğendiniz?
"Nefret" adlı fotoğrafı. (Boğazına bıçak dayamış bir kadını tasvir ediyor.) Tabii oyuncu olarak bakıyorum ben fotoğraflara.

Bu aşk hallerini kendi hayatınızda da yaşadınız mı?
Tabii. Benim de özlediğim, teslim olduğum, kendimi öldürmeyi düşündüğüm zamanlar oldu. Ya da mutluluktan uçtuğum... "Mış gibi" yapmadım yani. Bence gözü bağlı küreye bakan halim ya da elleri bağlı piyano çalmaya çalışmak, bunlar aşkı çok iyi anlatan görüntüler.

Ayşe Arman / Gazeteci
"Lale’nin fotoğraflarının yanında çok güzel çekilmiş kurbağa fotoğrafları da olabilirdi. Ama kurbağalar yerine benim fotoğraflarım oldu. Hoşuma gitti"

"Ara’da Aynalar I"deki 12 portreden 6’sı size ait. Ayşe Arman’ı ne kadar yansıtıyor bu fotoğraflar?
Tabii ki o kadın ben değilim! O kadın, Mehmet Werner’in gördüğü bir kadın. Onun öznesi yani. Ama o kadın olmak isterim, çünkü havalı duruyor ama olabilir miyim, bilemem.

Mehmet Werner’le konuşurken "Ben bu fotoğraflarda kadın Ayşe’yi yakalamaya çalıştım’’ dedi. Yakaladı mı sizce?
Benim de içimde bir kadın olması ihtimali var tabii! Umarım yapmak istediğini başarmıştır. Zaten Mehmet benim arkadaşım, o ne diyorsa doğrudur! Sıkı bir fotoğraf sanatçısı o. Haliyle gözü başka görüyor. Amacı da anı yakalamak diye düşünüyorum. Allah için ne yapıyorsa iyi yapıyor.

Sergide sizinkilerin yanı sıra Lale Mansur’un da fotoğrafları var...
İyi bir şey. Ama Lale’nin fotoğraflarının yanında çok güzel çekilmiş kurbağa fotoğrafları da olabilirdi. Ama kurbağa fotoğrafları yerine benim fotoğraflarım oldu. Hoşuma gitti. Lale de sevdiğim biri...

Nasıl bir ortamda çalıştınız Mehmet Werner’le? Çekimlere müdahaleleriniz oldu mu?
Mehmet’le çalışmak çok keyifli. Çünkü tamamen doğal. Yapay ışıklar yok, kuaför yok, makyöz yok. Yüzündeki makyajı bile siliyor adam. Seni stüdyoya filan sokmuyor. Resmen bahçede çektik! Acayip de eğlendik. Poz vermeni tercih etmiyor. Ki zaten veremem ben, dangalak gibi dururum, komik olurum. Bir anını yakalıyor Mehmet, bir bakışını çekiyor. Seni oldurmaya çalışmıyor, neysen onu görüntülüyor. Ya da o neyi görüyorsa. İşinde hakikaten usta. Fotoğrafların çekiminde hiçbir dahlim yok yani. Müdahale de etmedim. Sadece çektiği fotoğraflardan bazılarını kendime alabilmek için ona yalvardım! Evimin duvarlarına fotoğraf asmaya bayılıyorum da...

Fotoğraflar arasında en çok beğendiğiniz hangisi oldu?
Kelle fotoğrafına bayıldım. Bir de tavukları karpuzla beslerkenki fotoğrafa. İkisi de beni şaşırtan ve "Bu kadın ben olamam ama keşke olsam..." dedirten fotoğraflar.





PAZAR