Pazar ‘Kaslarımızı gören, bize uzaylıymışız gibi bakıyor’

‘Kaslarımızı gören, bize uzaylıymışız gibi bakıyor’

18.04.2010 - 01:00 | Son Güncellenme:

23. Avrupa Halter Şampiyonası’ndan madalyalarla dönen Aylin Daşdelen ve Sibel Şimşek: “Bizi mini etekle ya da kolsuz, ince askılı bir kıyafetle göremezsiniz. Çünkü kas yapımızdan ötürü herkes bize yamyam gibi bakıyor. Kaslarımızı sergilemekten kaçınıyoruz. Mesela mağazaları dolaşırken bazı satış görevlileri uzaylı görmüş gibi davranıyor bize“

‘Kaslarımızı gören, bize uzaylıymışız gibi bakıyor’

Aylin Daşdelen (28) ve Sibel Şimşek (26) Ankara Mamak’tan mahalle arkadaşı. Yaşıtları sokakta ip atlarken, seksek oynarken, okulda voleybol ve basketbol takımlarına girerken onlar halter salonlarında ter döküyordu. 9-10 yaşlarında çok çelimsiz olduklarını söyleyen Daşdelen ve Şimşek şimdi günde 4-5 ton ağırlık kaldırıyor.
Türkiye ve Avrupa’daki şampiyonalarda defalarca birincilik ve ikincilik kazanan
milli halterciler geçtiğimiz hafta sonuçlanan 23. Avrupa Halter Şampiyonası’ndan da madalyalarla döndüler. Daşdelen üç altın madalya kazandı ve silkmede Avrupa rekoru kırdı. Şimşek silkme ve toplamda altın, koparmada gümüş madalya alarak Avrupa şampiyonu oldu.
Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Kağıtspor’un haltercileri Daşdelen ve Şimşek eylül ayında Antalya’da düzenlenecek Dünya Şampiyonası’na hazırlanıyorlar. Hedefleri ilk altıya girerek olimpiyat vizesi almak. Ve Türkiye’ye bayanlar halterde dünya şampiyonu unvanını ilk kez getirmek.

Halter, Türkiye’de erkeklerle özdeşleştirilen bir spor. Voleybol, basketbol yerine neden halteri seçtiniz? Çocuklukta bir erkek Fatma durumu var mıydı ikinizde de?
Aylin Daşdelen: Yok ya, ne erkek Fatma’sı! Çelimsiz, kendine güvensiz bir kızdım. Okulda voleybol oynuyordum. Kolum güçlensin de daha iyi servis atabileyim diye ağırlık çalışıyordum. Mahallede halter takımına giden ablalar vardı. Onlara özendim. 10 yaşında haltere başladım.
Sibel Şimşek: Ben de çok çelimsizdim. 9 yaşımda mahalledeki ablaların peşine takılıp halter salonuna ilk gittiğimde salondan kovuldum. “Senden halterci olmaz. Git voleybol, basketbol oyna” dediler. İnat ettim, hırs yaptım. Kulaklarımı tıkayıp iki yıl boyunca ısrarla gittim salona.

Aileniz size destek mi oldu köstek mi?
Aylin D.: En başta karşı çıktılar. “Boyun uzamaz, kısa kalırsın, kas yığını haline gelirsin” laflarıyla beni vazgeçirmeye çalıştılar. Halbuki alakası yok. Babamın boyu 1,70, anneminki 1,60. Benimki 1,62. Halter yapmasam sanki 1,80 olacaktım! Neyse, annemden gizli gizli antrenmanlara gidiyordum. Eşofmanlarımı bir çantaya koyar, bahçede saklardım. Dışarı çıkma bahanesiyle evden ayrılır ve doğru halter antrenmanlarına kaçardım. Hoca da ailem izin vermiyor diye beni kovuyordu ama o kadar ısrar ettim ki razı oldu. Babam da annemi razı etti.
Sibel Ş.: Benim babam haltere karşıydı. Halter salonuna gideceğim zaman eşofmanlarımın üzerine oturur, “Beni buradan kaldırabilirsen gidebilirsin” derdi. Ben de dört yıl annemin beni idare etmesiyle babama çaktırmadan gittim salona.

“19 Mayıs gösterilerine gittiğimi sanan babam beni TV’de gördü”

Anne-kız işbirliği ne zaman yakayı ele verdi?
Sibel Ş.: 19 Mayıs’ta, “19 Mayıs gösterilerine gidiyorum” diye babamı kandırdım. Türkiye Şampiyonası’na katıldım. TRT’de yayımlanıyor müsabaka ve babam beni görüyor.
O yarışmadan altın madalyayla dönünce babamdan onayı aldım.

Haltere adanan 15’ten fazla yıl... Neredeyse hiç tatil yapmıyorsunuz. Maddi getirisi tatmin edici mi bari
bu sporun?

Sibel Ş.: Avrupa Şampiyonası’nda büyüklerde birinci olursan 500 cumhuriyet altını değerinde Türk lirası alıyorsun. İkinci olursan 350, üçüncü olursan 200 Cumhuriyet altını değerinde paranın sahibi oluyorsun.

Yüzlerce altını kaptınız...
Aylin D.: Ben bir de silkmede rekor kırdığım için ödülümün yarısı kadar daha altın alacağım. Yani 250 Cumhuriyet altını kadar... Bir de kulüpten maaş alıyoruz.

Hanlarınız hamamlarınız var o zaman sizin. Röportaj başlamadan kazandığınız şampiyonaları sayarken hiç bitmeyecek sandım!
Sibel Ş.: O kadar da değil (Gülüyor). Ödüller geç veriliyor, bir yıl kadar sarkıyor. Ama her ikimiz de
17 yaşımızda ailemize ev alabildik. Halteri maksimum 35 yaşına kadar yapabilirsiniz. Şampiyonsanız iyi para kazanırsınız ama bunun sonsuza kadar sürmeyeceğini de bilirsiniz. Ayrıca bir haltercinin önemli bir müsabakaya hazırlanması en aşağı 17-18 bin TL’yi buluyor. Sağlık giderleri ve vitaminler rakamı yükseltiyor. Allah’tan bizim bu giderlerimizi bağlı olduğumuz Kağıtspor karşılıyor.

“Emekli olmayacak mısınız?’ diye soruyorlar”

35 yaşına kadar yapacak mısınız halteri? Ya bir sakatlık yaşarsanız... Ya da evlendiniz ve kocanız çalışmanızı istemiyor... Ne olacak?
Aylin D.: Biz nikahı halterle kıymışız. Hayatımıza girecek erkek önce bunu kabullenecek. Rus sporcu Valentina Popova 35 yaşına kadar yaptı bu sporu. Birinci olduğunda kürsüye kızıyla birlikte çıkıyordu. Biz de onun gibi olmak istiyoruz. Halter bizi ne zaman bırakırsa biz de o zaman bırakırız bu sporu.
Sibel Ş.: Türkiye’de spor camiasında 25 yaşını geçtin mi sana yaşlandı gözüyle bakıyorlar. Halbuki Avrupa’da bu böyle değil. 28-32 yaş arası en verimli zamanıdır haltercilerin.

Bayanlar Halter Milli Takımı’nda çekişme, kıskançılık var mı? Brezilya dizisi tadında şeyler yaşanıyor mu?
Sibel Ş.: Başarıyı herkes kıskanır, hele de kadınsa! Biz takımın en büyükleriyiz. Bize abla diye hitap ederler ama arada dokundurmadan da edemezler: “Abla bu sporu bırakmıyorsun, benim önümü açmıyorsun!”
Aylin D.: Bana da son şampiyonada “Artık yaşlandınız, emekli olmayı düşünmüyor musunuz?” diye sordular.
Sibel Ş.: Onlar genç biz yaşlıyız. Çalışıp bizi geçseler ya! Beni geçenin elini öperim ve köşeme çekilirim.
Aylin D.: Biz halteri 17-18 yıldır yaptığımız için artık vücudumuz yıprandı. Bizi geçmeleri çok da zor değil. Birinin beni geçeceğini tahmin etsem ben kıskançlıktan çekilirim.


“Haltercilerin beyin kanaması geçirme riski yüzde 98’dir”

Halter yaparken başınıza en kötü ne gelebilir? En büyük risk ne? Kafanıza halterin düşmesi mi?
Sibel Ş.: Dizlerde menisküs yırtılmaları, bel fıtığı, omuz yırtılması... Ters bir harekette dirseğin ya da bacağın kırılabilir. Kafana düşürürsen boynunun kırılması kaçınılmaz.
Aylin D.: Halteri boynumuza aldığımız zaman kan akışı duruyor. Belli bir sürede kiloyu yukarıya almazsan şoka giriyorsun. Çünkü beyne kan gitmiyor. Yanlış zamanlama yaparsan beyin kanaması geçirirsin. Haltercilerin beyin kanaması geçirme riski yüzde 98’dir. Şoka girip bayılanlar, kiloyla birlikte düşenler... Çok şahit olduk bunlara. Küçükken biz de bayılıyorduk. Antrenörün sana “Haydi bekleme, çık” diye komut verdiğinde halteri mutlaka kaldırmalısın.

Yarışmalarda kadın olduğunuzu unutup makyaj yapmayı bırakır mısınız? Yoksa tam tersi mi?
Aylin D.: Son gün stresten ve kilo düşmemiz gerektiğinden yüzümüz bembeyaz olur. Allık şart oluyor.
Sibel Ş.: Kadın her yerde kadın. Müsabakaya çıkarken hafif bir makyaj yapmak bana kendimi iyi hissettiriyor.

Erkek arkadaşınız var mı?
Sibel Ş.: Hayır. Bir sporcuyla çıksak onun da kampı, antrenmanı derken hiç görüşemeyeceğiz. Sporcu olmayan bir erkeğin de bizim çalışma tempomuza anlayış göstermesi çok zor. Yalnızlığımızın nedeni bu.

Hep böyle spor mu giyiniyorsunuz?
Sibel Ş.: Evet. Kas yapımızdan ötürü herkes bize yamyam gibi bakıyor. Rahatsız oluyoruz. Kaslarımızı sergilemekten kaçınıyoruz. Mesela mağazaları dolaşırken bazı satış görevlileri
uzaylı görmüş gibi bakıyor bize. Müsabakalar için yurtdışına gittiğimizde askılı bluzlarımızı rahat rahat giyiyoruz.


“Sekiz gün idman yapmazsak kaslarımız erir”
Hayatınızda hiç kas gücünüzü antrenmanlar ve yarışmalar dışında kullanmak zorunda kaldınız mı?
Aylin D.: Bir akşam biri sarkıntılık etti, okkalı bir yumruğu yedi benden. Sonra kaldırımdan aşağı düştü.

Pazar tatil gününüz. Nasıl geçiyor?
Sibel Ş.: Sinemaya gideriz, alışveriş yaparız. Bir kafede oturup sohbet ederiz. Ama eğer bir şampiyonaya hazırlanıyorsak altı gün boyunca o kadar yoruluyoruz ki pazar günü tüm gün tembellik yapıyoruz. Yatıp dinleniyoruz.

Sıkletinizi korumanız için hangi yemekleri yemeniz yasak?
Aylin D.: Güzel olan her şeyi. Fastfood, tatlı ve hamur işleri. Eğer kilo alırsak o kilolar otomatikman kasa dönüşüyor çünkü çok ağır antrenman yapıyoruz. Kas ağır basınca da kilomuz artıyor. Antrenörler sürekli kilomuzu ölçmekle görevliler. Biz protein ağırlıklı besleniyoruz.

Kas zor yapılan ama kolay eriyen bir şey. İkiniz de tam bir kas yığınısınız! Eski halinize, kassız günlerinize dönmeniz ne kadar sürer?
Sibel Ş.: Antrenmanı bırakırsanız iki ayda eski halinize dönersiniz. Sekiz gün idman yapmadığımızda kaslar erimeye başlar. Biz bunun olmaması için haftanın altı günü çift antrenman yapıyoruz. Günlük antrenmanımız beş saat sürüyor.

“Rus sporcuyu geçtim, hocası kızı dövdü!”
Sibel Şimşek: “Dünyada halterde bir numara Çinliler. Avrupa’da ise Ruslar ve Türkler. Ruslar feci hırslı. Birinciliği kaptırmaya tahammülleri yok. Son Avrupa Şampiyonası’nda önüne geçtiğim Rus sporcunun hocası kızı dövdü!“

Yazarlar