Pazar Kazandığım her şeyi müziğe yatırdım

Kazandığım her şeyi müziğe yatırdım

22.06.2003 - 00:00 | Son Güncellenme:

Caz piyanisti Kerem Görsev, "Geleceğe dair hayallerin peşinde koştukça var oluyoruz" diyor. Yeni albümünün hazırlıklarını sürdüren ünlü sanatçı disipline büyük önem veriyor

Kazandığım her şeyi müziğe yatırdım

BAŞARIYA YÜRÜYENLER Uluslararası çaptaki caz sanatçımız Kerem Görsev, "Meeting Point-Buluşma Noktası" adlı yeni albümünü aralık ayında piyasaya çıkaracak. Eylülde yurtdışına giderek albümünün kaydını yapacak olan Görsev, "Türkiyede caz rayına oturdu ve yavaş yavaş ilerlemeye başladı" diyor. İstanbul Uluslararası Caz Festivalinin de bunun göstergelerinden biri olduğunu düşünüyor. Bu yıl onuncusu düzenlenecek olan İstanbul Uluslararası Caz Festivali ile ilgili ne düşünüyorsunuz? Bu festival Türkiyede cazın yayılmasına ve sevdirilmesine en büyük katkıyı sağlıyor bence. Zamanla dünyadaki müzisyenlerin çalmak için can attıkları bir festival haline geldi. Türkiyede caz albümlerinin satışı oldukça düşük. Ancak caz festivallerine ilgi yoğun. Bu merak neden albüm satışlarına yansımıyor? Benim albümlerim 10 bin civarında satıyor. Ancak caz albümleri için 5-6 bin gibi rakamlar çok büyük başarı. Türkiyede caz insanların kafasına yavaş yavaş yerleşmeye başladı. Yılın belli dönemlerinde belli kuruluşlarca caz festivalleri düzenleniyor. Birtakım insanlar bu caz nedir bir bakalım diye festivale giderken, diğerleri de gelen sanatçılar için festivale katılıyor. Doğru yönlendirmenin sonucunda Türkiyede caz rayına oturdu ve ilerliyor. Teknolojik müzik kalıcı değildir" Türkiyede cazı sevdirecek kadar çok caz kulübü var mı? İstanbulda farklı isimlerin açtığı caz kulüpleri oldu. Mesela Nardiste cazdan başka bir şey çalınmıyor. Ancak New Yorktaki örnekleri gibi yüzde 100 caz kulübü değil orası. Gerçi buna da şükür. Çok caz kulübü olduğu zaman da kimi getireceksiniz, kim çalacak gibi sorunlar çıkacak. TV8de yayınlanan programınız yeni yayın döneminde de sürecek mi? Evet, sürecek. Beş yıldır bu programı devam ettiriyorum. Türkiyede bu kadar uzun soluklu bir caz programı yapılmadı. Bu programın Türkiyede cazın yaygınlaştırılmasına katkıda bulunduğuna inanıyorum. Akustik enstrüman kullanan biri olarak teknolojinin müziğe etkisi hakkında ne düşünüyorsunuz? Teknolojik müziklerin hepsinin modası geçer. Çünkü teknolojiyle birlikte ekipmanlar da değişiyor. 3-5 sene sonra yeni sesler ortaya çıkıyor. Ama klasik müzik ortaçağdan beri hala aynı enstrümanlarla çalınıyor. 2003 yılındayız, yine akustik enstrümanları kullanıyoruz. Konserlerimde beni besleyen şeylerden çıkan melodileri akustik enstrümanları kullanarak çalmayı seviyorum. Klasik arabalar kullanıyorsunuz. Müzikal tavrınız da klasiğe yakın. Nostaljiyi seviyor musunuz? Evet, çok severim. Geçmişimi hiçbir zaman inkar etmem. Eski Amerikan arabalarını da çok severim. Çünkü dünyanın ekolojik dengesinin bozulmadığı dönemler o 1950ler, 60lar. O Amerikan arabalarında bir şahsiyet vardır. Şimdiki arabalara baktığınızda markaları değişik ama tipleri ve özellikleri aynı. Bir dinleyici olarak hangi tür müzikleri seviyorsunuz? Klasik piyanistleri dinlemeyi seviyorum. Albümünün prodüktörlüğünü yaptığım Mehmet Okanşarın müziği çok başarılı. Hüseyin Sermet, İdil Biret, Güher-Süher Pekinel kardeşleri dinlerim. Chill out beni rahatlatır. Latin müziklerini severim. Rock müziğini sevmiyorum. Ordaki sesler bana yüksek geliyor. Başarılı olmanıza kim veya ne yardım etti? Babam ve annem beni konservatuvara yolladılar. Ancak konservatuar mezunu değilim. Onlar beni müzik konusunda yönlendirdiler. Sevdiğim ve inandığım şeyi yapıyor ve bunun için mücadele ediyorum. Başkaları istediği için değil, kendim istediğim için bu müziği yapıyorum. Yurtdışında önemli isimlerle çalışıyorum. Kazandıklarımı albümlerime yatırmaktan pişman olmadım. Benden sonraki nesillere bırakacak çok şeyim olacağını düşünüyorum. "Her gün piyanoma dokunurum" Kendinizi en çok ne zaman tam anlamıyla başarılı hissettiniz? Yapmak istediğim daha çok şey var. İnsanın hayatı daha çok başarılı olmak arzusuyla geçiyor. Amatör ruh başarıyı kovalayan ruhtur. O amatör ruhu hayatımız boyunca kaybetmemeliyiz. Başarısız olduğunuzda nasıl üstesinden geliyorsunuz? Şu ana kadar böyle bir anım olmadı. Hayatımdaki şeyleri yaparken onun üstünde düşünüp taşınırım, yapacaklarımı önce aklımda tartar ondan sonra işleme koyarım. Başarı yolunda sizi cesaretlendiren şey ne olur? Dünyada başarılı olmuş isimlerin albümlerini dinlemek beni cesaretlendiriyor. Çünkü onlar gibi olma hayalini kuruyorum. Geleceğe dair o kadar çok hayalim var ki. Aslında o hayallerin peşinde koştukça var oluyoruz. Başarıya ulaşmanın kriterleri nelerdir? Önce disiplinli olmak gerekiyor. En önemlisi de yapmak istediğiniz şeyin tarihini kesinleştirmek. Hedef belirleyip hedeflerinizden şaşmayacaksınız. Kafanızda hazırım dedikten sonra hedeften sapma ihtimali en alt düzeye iniyor. Kendinizi geliştirmek için neler yapıyorsunuz? Fiziksel ve ruhsal açıdan mutlu olmak için spor yapıyorum. Bol bol müzik dinliyorum. Müzik dinlemek bir müzisyenin lugatıdır. Her gün piyanoma dokunurum. Çünkü o bana mutluluk veren, yön veren bir enstrüman. En beğendiği oyuncular: Jack Nicholson, Robert De Niro, Harrison Ford, Cem Yılmaz ve Şahnaz Çakıralp. En beğendiği üç film: "Guguk Kuşu", "Tiffanyde Kahvaltı" ve "Indiana Jones" serisi. En son okuduğu kitap: "New York Kapı Dışı Sanatı", İlhan Mimaroğlu. En son dinlediği CD: "Plays Gershwin", Mehmet Okanşar. En son izlediği film: "Matrix Reloaded". Kullandığı parfüm: Giorgio Armani Acqua di Gio. Arabasının markası: Honda Civic. Kerem Görsevin favorileri Johnnie Walker Efsanesi Viskinizi nasıl alırsınız? Viskinin tadını ve kokusunu öne çıkarmak için viskinize su katabilir veya güçlü tadını kırmak için iyi sudan yapılmış olması kaydıyla buz koyabilirsiniz. Gazlı içeceklerle karıştırmak istiyorsanız viskinizin hafif karakterli bir blend olması daha iyi. Eğer sodayla seviyorsanız "soda water" denen karbondioksitli suyu tercih edin çünkü maden sodasındaki mineraller viskinin tadını değiştirebiliyor. Malt viskiyi ise tombul karınlı, dar ağızlı kadehte, sek ya da az suyla içtiğinizde kendine has kokusu daha belirgin hale gelecektir. Dünyaca ünlü viski uzmanı Gordon Bell, sanılanın aksine yemekte viski içilebileceğini savunuyor ve somon gibi yağlı olmayan balıkların yanında buzlu-sulu Johnnie Walker Red Label; tatlı ile soğutulmuş Gold Label; ana yemekte ise Black Labelı öneriyor. Kuşkusuz her viskiseverin kendi damak zevki var. Yine de viski içme kültürünün bazı detaylarını hatırlamak yararlı olabilir.