Pazar “Kendimle hem rakip hem de takım arkadaşıyım”

“Kendimle hem rakip hem de takım arkadaşıyım”

08.10.2023 - 02:01 | Son Güncellenme:

Hayatı ve sportif başarıları “Kulvar” belgeseline konu olan milli paralimpik yüzücü Sümeyye Boyacı “Bu kulvarda hem kendimi bir takım arkadaşı olarak destekliyor hem de kendimle rekabet ediyorum” diyor.

“Kendimle hem rakip hem de takım arkadaşıyım”

Ceyda Ulukaya - ceyda.ulukaya@milliyet.com.tr -  Sümeyye Boyacı, Avrupa Paralimpik Yüzme Şampiyonu olduğunda yalnızca 15 yaşındaydı. Dört yıl sonra, 2022’de dünya şampiyonu oldu ve gözünü “koleksiyonumun eksik parçası” dediği olimpiyatlara dikti bile. Bu arada liseden dereceyle mezun oldu, Koç Üniversitesi’nde Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde eğitimine başladı. Bir dakika nefes almadan çalıştığı halde, buluştuğumuz gün üzerine giydiği son derece şık takımı kendisinin tasarladığını da öğreniyorum; ki daha önce resim ve ebru çalışmalarıyla bu alandaki yeteneğini de ispatlamıştı. Ona bakıp da kim bilir gelecekte daha neler başaracak diye düşünmemek elde değil. Kendisi de hayal ve hedef eksenli bir zihin dünyası olduğunu sık sık dile getiriyor zaten.

Haberin Devamı

“Rol modellik büyük bir motivasyon kaynağı”

Sümeyye Boyacı’yla bir araya gelmemize vesile olan ise onun yaşam öyküsü, spor tutkusu ve başarılarını konu alan “Kulvar” isimli belgeselin lansmanı. Allianz tarafından hazırlanan ve YouTube üzerinden yayınlanan belgeselde, hem Sümeyye ile hem de ailesi, arkadaşları, öğretmenleri gibi yakın çevresinden figürlerle yapılan röportajlar yer alıyor. Her birinin, azmine, disiplinine, yeteneğine ve kendi sınırlarına sürekli olarak meydan okuyan çalışkanlığına tanık oldukları Sümeyye’yi çok daha yakından tanıyoruz böylece. Sümeyye’nin “gizli kahramanım” dediği annesi Semra Hanım ise belgeselde yer almayı tercih etmese de bu başarıda en büyük rolü onun oynadığı biliniyor.

Haberin Devamı

“Belgeseli izlediğimde çok duygulandım, çok onurlandım” diye anlatıyor Sümeyye Boyacı hislerini: “Ben yüzmeyi, kazanmayı ya da kaybetmeyi, tüm bu süreci sevdiğim için yapıyorum ama bununla beraber insanlara da rol model olabiliyorsam, özellikle de kız çocuklarına, ne mutlu bana. Kimi zaman umudumu kaybettiğim ya da tükenmişlik yaşadığım oluyor. O zamanlar en büyük motivasyonum da bu düşünce oluyor. İsmimin verildiği havuzlar aklıma geliyor. Bir defasında kötü geçen bir antrenmanımın çıkışında bir antrenör gelip bir sporcum var, seni çok seviyor, tanışmak istiyor demişti. Resim dersinde sevdikleri sporcuları çiziyorlarmış. Herkes futbol ya da diğer branşlardan sporcuları çizerken o benim resmimi çizmiş. Görünce hüngür hüngür ağlamıştım. Hâlâ da saklıyorum, bana çok büyük destek oldu.”

Geleceğe hazırlanmak

Sümeyye Boyacı, 10 yaşından beri psikoloji okumak istediğini söylüyordu. Şimdi uluslarası ilişkiler kulvarına geçişinin arkasındaki sebebi soruyorum: “Koç Üniversitesi’nde okumak istiyordum. Psikolojiyi çok küçük bir farkla kaçırdım. Hocalarım da çift ana dal yapabileceğimi söyledi. Uluslararası ilişkiler de benim ideallerimle örtüşen, ileride hedeflediğim amaca uygun bir alan. Gelecekte uluslararası paralimpik komitede yönetici pozisyonunda yer almak istiyorum. Spor psikolojisi alanında da uzmanlaşmak hedefim. O yüzden ne kadar zor olsa da, uluslararası ilişkiler ve psikoloji olarak iki alanda eğitim alacağım. Beni geleceğe en iyi hazırlayan yöntem bu.”

Haberin Devamı

“Önümüzde bir hedef olmadan yolumuzu çizemeyiz”

Onun sırrı belki de her zaman bu şekilde gelecek odaklı olmasında saklı. Annesi Semra Hanım, daha Tokyo Olimpiyatları’nın çıkışında Paris için konuşmasını hazırladığını, buna kendisinin de şaşırdığını anlatıyor. “Bir şeylerin hayalini kurmayı çok seviyorum. Daha doğrusu hedef koymayı çok seviyorum. Zorlandığım zamanlarda tutunmamı sağlayan şeylerden birisi de bu önüme koyduğum hedefler. Çünkü önümüzde bir hedef olmadığı zaman, yani bir bitiş çizgisi yoksa eğer nereye gideceğimizi bilemeyiz. Daha doğrusu yolumuzu çizemeyiz. O yüzden önce varmak istediğim yeri belirliyorum. Sonrasında yolumu çiziyorum. Ve sonrasında da o yola basamaklar ekleyip bir bir o basamaklarda yükselmeye gayret ediyorum.”

Bu yol şimdi Paris Olmipiyatları’na uzanıyor. Yoğun antrenmanlar, hiç bitmeyecekmiş gibi gözüken bir yarış takvimi, buna ek olarak ders yükü ve sınavlar. “Bu tempoya alışkınım” diyor Sümeyye: “İlk zamanlar zor geliyordu ama artık bu tempoyu kaldırabilecek enerjide hissediyorum kendimi. Olimpiyatlardan altın madalyayla dönmeyi çok istiyorum. Rekabet duygusu beni canlı tutuyor ama bu herhangi birine dayalı bir kıyaslama veya rekabet değil, tamamıyla kendimle rekabetim. Kendimin daha iyi versiyonunu, daha iyi bir dereceyi elde etmek için rekabet ediyorum kendimle. Bu kulvarda hem kendimi bir takım arkadaşı olarak desteklemeye hem de bir rakip olarak kendimle rekabet etmeye devam edeceğim.”

Haberin Devamı

“Kendimle hem rakip hem de takım arkadaşıyım”

Sümeyye Boyacı, “Yarışlarda totemim var. Makyajla girersem kaybettiğme inanıyorum. Garip ve saçma biliyorum ama buna inanıyorum. O yüzden makyajsız yarışmaya dikkat ediyorum” diyor.

“Kendimle hem rakip hem de takım arkadaşıyım”

“Donuk duruyorum ama içimde fırtınalar kopuyor”

Sümeyye, belgesele de konu olan yarışlar içinde duygularını en yoğun yaşadığı deneyimi soruyorum: “Her yarıştan önce çok yoğun bir duygu yaşıyorum. Zaten o duyguyu yaşamayı bıraktığım an bu sporu bırakırım gibi geliyor” diyor ve o duyguyu şöyle tarif ediyor: “Orada o an biri dokunsa hüngür hüngür ağlayacak gibiyim ama aynı zamanda her an saldırmaya da hazırım. Hem çok gergin hem çok duygusal bir an. Ama dışarıdan baktığınızda anlaşılması mümkün değil. Donuk donuk oturuyorum ama içimde fırtınalar kopuyor.”