Pazar "Kolej grubum şaşırdı ama beni cesur bulanlar da var"

"Kolej grubum şaşırdı ama beni cesur bulanlar da var"

04.06.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:

AKP'den milletvekili aday adayı Nursuna Memecan'la Beyoğlu'ndaki evlerinde buluştuk. Memecan, Robert Kolej ve Boğaziçi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği mezunu, ABD'den MBA mastırlı ve ünlü karikatürist Salih Memecan'ın karısı. Elinde ABD'nin ünlü kitapçı zinciri Barnes and Noble'ın kahve fincanı ile bizi karşıladı. 360 derece İstanbul manzaralı terasında AKP'yi ve yeni macerasını anlattı

Kolej grubum şaşırdı ama beni cesur bulanlar da var

axpaz011.jpg Niçin politikaya girdiniz? AK Parti'de çok arkadaşım var; ta kurulduğu günden beri. Genel olarak çalışkanlıklarını, iyi niyetlerini ve gayretlerini takdirle karşılıyorum. Benim de belli bir birikimim var; nasıl yardımcı olabilirsem onlara, bu ekibin içinde bir şeyler yapmak isterim. Yok, hiç. Samimiyetle ve arkadaşlık çerçevesinde beraberim. Üst düzeyle, milletvekilleriyle, partiye gidip gelenlerle de... Şimdiye kadar gizli gündem olabilecek bir şeye rastlamadım diyemeyeceğim, öyle bir şey olamaz. Eşyanın tabiatına aykırı. Son derece demokratik ve özgürlükçü olduklarını görüyorum. Peki şu anda "görünenin dışında başka bir yüzleri" olduğundan ve parti içindeki ciddi kutuplaşmalardan söz ediliyor. Böyle şeyler hissetmediniz mi? Kesinlikle. Özgürlükçülük meselesini biraz açmak gerekir: Herkes, istediği gibi mi yaşamalı-giyinmeli-davranmalı? Kim nasıl istiyorsa öyle yaşasın. Okulda da namaz kılınsın mı? Uzun seneler Amerika'da yaşadım, burada Robert Kolej ve Boğaziçi'nde okudum; benim demokrasi anlayışım böyle. Benim sınırlarıma karışmadan herkes ne istiyorsa yapabilir. Amerika'da yapıyorlar, çok da güzel oluyor. İnsanlar birbirlerine saygı duyarak güzel yaşıyorlar. Bırakın Amerika'yı, burada da yaşanmış. Endişe edecek bir şey olmadığını, burada yaşayan insanların bunu defalarca ispat ettiklerini biliyorum. Son zamanlarda "liberallerin yumuşak tutumları bizi bu hale getirdi" görüşü de var... 1975 yılında. Robert Kolej'den kaç yılında mezun oldunuz? Dağlar kadar... O zamanın Türkiye'si ile şimdinin Türkiye'si arasında fark yok mu? Şimdi çok daha renkli, çok daha modern insanlar görüyorum. İnsan manzarası? Evet. Daha çok insanın sokağa çıkması çok hoşuma gidiyor. Farklılıklar beni hiç rahatsız etmiyor. Şu anda Türkiye'de mi? Getirdiler. Kolej ve Boğaziçi grubu şaşırdı. Birkaç tane "Cesaretinden dolayı tebrik ediyorum" diyen mail geldi. Okul arkadaşlarınız kararınız karşısında tepkilerini dile getirdiler mi? Kimsenin karı sayısını bilmiyorum maalesef, anket de yapmadım! Başkasının bıyığı ve yüzüğü beni neden rahatsız etsin ki? Meclis'teki son zamanlarda çok konuşulan "çok karılı-badem bıyıklı-sağ elde gümüş yüzüklü" adamlar da mı rahatsız etmiyor? Evet, öyle olsa da. Nereye aidiyet olacak ki? Saçım açık olarak ben de bir yere aidim. Her türban takanı bir yere kategorize edemem. Her başı açık insan da aynı demek değil ki. Bir kısmıyla hiç uyuşamayacağım kesin. Aynı şekilde beş sariliyi de yanyana koy, yine aynı... Bir simge olsa da, bir aidiyet nişanı olsa da mı? Valla çok teşekkür ederim. Yıllar boyunca aldığım en iyi iltifat bu oldu. Salih Memecan yıllar önce "Amerika'da beş Türk erkek aynı okuldaydık; bir Türk kızı vardı, en akıllımızdı, o da beni seçti" demişti bana. Siz bunları söylüyorsanız, bir gerçek payı vardır o halde... Beni hiç rahatsız etmiyor, inanın. Cumhurbaşkanının karısı insan olsun; türbanı varmış, yokmuş hiç önemli değil. Estetik duygusu, bizim buradaki yetiştiriliş tarzımızla ilgili. Ben algılarımı hep sorguluyorum, herkesin de sorgulamasını istiyorum. New York çok kozmopolit bir yer, binbir çeşit insan var sokakta, onları yargılamaya kalksam sonu yok... Beni lüle saçlı bir Yahudi de türbanlı veya çarşaflı bir kadın da hiç rahatsız etmiyor. Bir tanıyayım, öyle karar vereyim... Hakikaten, yine başa dönüyorum, partinin genel resminde hiç falso yok mu? "İnsanlar empati yapmalı, farklılıklardan zevk almalı" Full time olarak 10 yıldır. Bir değişiklik olsun diye gitmiştik. Burada olduğun zaman hep aynı gündem, aynı bakış açıları... Bir de Amerika'dayım, ama burayla yaşıyorum. Saatimden de anlayacağın gibi, bak çift kadranlı, Türkiye gündeminden ve zamanından hiç uzaklaşmıyoruz yani. Tamamen teknoloji ve internetin sayesinde. İnternetin yarattığı şeffaflık ve hareket edebilme lüksü inanılmaz. Kaç yıldır Amerika'dasınız? Vallahi olmadı. Değişiklik çok severim ben. Kendimi de çocukları da başka türlü geliştirebilirim diye düşündüm. Ben hep yeni amaçlar koymalıyım, hep yeni şeyler öğrenmeliyim. Bizim ev New York'un biraz dışında, çok güzel bir banliyöde yaşıyoruz. İlk zamanlarda bütün gün bakıyorum; sincap, tavşan ve ben! Sonraları doğanın dilini anlamaya başladım. Mevsim değişikliklerini izler oldum. Taşınmak zor olmadı mı? Hayır, olmadık. Amerikan vatandaşı oldunuz mu? Vatandaş olmadığım için oy da veremiyorum gerçi, ama Cumhuriyetçi Parti'nin liberal açılımları bana daha çok uyuyor. Demokrat Parti'nin de çok uygun yerleri var. Cumhuriyetçi Parti'yi son senelerde gördüğümüz yüzüyle değerlendirmek yanlış olur. Esas mantalitesi son derece liberal ve çağa uygun. Demokrat Parti de daha insani... Amerika'da politikaya girseniz, Cumhuriyetçileri mi yoksa Demokratları mı tercih ederdiniz? Karşılıklı saygı. İnsanlar empati yapmalı, farklılıklardan zevk alabilmeli. Şu anda Türkiye'nin en büyük problemi nedir? Ya ezelden beri çekirdek yer, çöplerini yere atarız. Sigara biter, paketi sokağa savurular. Bunlar olmasa daha iyi ama zannetme ki bir günden bir güne değişim gerçekleşir. AB entegrasyonu ile halkımız gidip gelecek, temiz ülkeleri görüp özenecek... Adam elindeki kağıdı yere atamayacak... Ancak zamanla olur. AKP "vatanı temiz tutma, ona iyi bakma" gibi konularda bir eğitim programı düşünüyor mu? Üstelik aynı adamlar, başka yerlere gidince daha medeni yaşamayı öğrenebiliyorlar. Lüks arabadan da atıyorlar, kenar mahallelerde de. Ne güzel olur! Valla çok iyi olur. Onlar öncülük ederler. Şahane kampanya, evet, birisinin sahip çıkması lazım. Çöp, sokak hayvanları, sigara; ne bileyim bir sürü illet var, her birini biri eline alsın... Keşke Emine hanım da (Erdoğan) bu konuda çalışsa... İnşallah. Peki AKP iktidar olacak mı? "Çizgi film hayranıyım, favorim Neşeli Ayaklar" Tam 25 oldu. Milat gibi... Oğlum 24, kızım 19 yaşında.İkisi de gayet aydın, akıllı çocuklardır. Kaç yıllık evlisiniz? Onlara sormak lazım... Hem destek vermek hem de ayakları üzerlerinde durmaları için elimden geleni yaptım. İyi anne oldunuz mu? Şu anda "Happy Feet - Neşeli Ayaklar". Bir uzun metraj çizgi film. Ben çizgi film hayranıyımdır. Bundan önce "Finding Nemo" favori filmimdi. Hayatınızın filmi hangisi? Yok. Aşk kısa süreli olacaktır. Oysa sevgi uzun... Ölümsüz aşk var mı? "Gül'ün oğlu ABD'deki evimizde kaldı" Dindarlığım kendime göre. Değerlendiremem. "Dindar değilim" de diyemem. "Dindarım" desem de çok ayıp. Aslında bu çok şahsi bir şey. Siz dindar mısınız? Doğru. 6. ve 7. sınıflarda, ilk dönemlerde bizde kaldı, okula gitti. Abdullah Gül'ün oğlunun ABD'deki evinizde yıllarca kalıp okula gittiğini duymuştum. Öyle. Hem bizim ev hem de Amerika. Kendi yaşantılarından farklı bir ortama, o yaştaki çocuğu bırakabildiler. Hem bizim yaşam tarzımız farklı hem Amerikalılarınki. Bence bu, Gül ailesinin ne kadar açık yürekli olduğunu gösteriyor. Farklı bir ortama girdi. "Eyaleti baştan başa bisikletle geçtim" Bisiklete binerim. Amerika'da Iowa eyaletini bir uçtan bir uca geçtim. Ciddi bir turdu, her çeşit insan vardı. 15 bin kişiyle beraber, yedi gün ve 450 mil... Gece çadırlarda yattık, gündüzleri de bir köyden öbürüne gittik. Fırsat olduğu zaman en çok sevdiğim şey bisiklete binmek. Spor yapıyor musunuz? Hiç vermedim! Sürekli yemek köşeleri vardı, durmadan yiyince kilo verilmiyor. Kilo da vermişsinizdir... Yaparım. Amerika'da Türk yemeklerini yapmayı öğrendim. Dolma sarmayı bile. Taa öğrencilik yıllarımdan kalma, Gönül Candaş'ın kitabından yaparım yemeklerimi. Babaannemin bulgurlu-mercimekli çorbasını bile yapıyorum. Bütün Amerikalı arkadaşlarım onu yemiştir. Yemek yapar mısınız? Bulamazlar... Hah hah! Zavallılar bunu tipik bir Türk yemeği zannediyorlar. Gelip ararlarsa bulamayacaklar! Şimdilik eş-dost tavsiyesi ve eleştirileri ile idare ediyoruz. Telefon geliyor, "gülümse, o ne pantolon öyle" falan diyorlar. Şimdi bir imaj danışmanı ile çalışacak mısınız? Ben hep ikinci türden oldum işte. Şimdi elimden geldiğince dikkat etmeye çalışacağım. Doğrusunu istersen, çok çok da umrumda değil. Bazı insanlar aynanın karşısında zaman harcar, pantolon ve gömlek kombinasyonlarını ölçer, biçer; bazıları da bir şeyler giyip çıkar... "Tayyip beyle aramızda sıcak bir dalga var" Henüz hiçbir yerde. İyi birikimlerim var, herhalde iyi kullanılırım diye düşünüyorum. Sorumluluklar alırım, milletvekilliği yaparım. Politika uzun yol, büyük resim. Kendinizi nerede konumlandırıyorsunuz? Geçenlerde sekiz kişi tanıdım. AKP'nin yeni yüzlerini tanıma fırsatınız oldu mu? Aramızda sıcak bir dalga var. Görmez milletvekili Lokman Ayva'ya verdiği destekleri gördüm. Onun önünü çok açtı. O zamanlardan beri takip ediyorum. Bir Özürlüler Merkezi açılışında tanıştık. Aynı sıcaklığı Emine hanımdan da gördüm. Abdullah bey ve eşiyle de dostluğumuz var. Onları o kadar yakın tanıyorum ki, çok rahat ve güvenliyim. Onlarla iftihar ediyorum. Tayyip beyle aranız nasıl? Yok canım... Daha önce de iktidarlar vardı, "koşayım da yakın durayım" diye bir şey olmadı. Bir de iktidara yakın olacağım da bana ne faydası olacak ki... Tabii, iktidara yakın olmak her zaman iyidir! Yalı almam, şirketten anlamam, çocuğumu Amerika'ya göndermeyeceğim, zaten Amerika'da! Ayrıca annem de hiç hoşlanmaz öyle şeylerden. Yalı alırsınız, şirket kurarsınız, holding olursunuz... Çok zengin bir aileden geliyor, hep derdini çekmiş. O yüzden parasal hırsım hiç yok. Annem sadece "hayırlı olsun" diyor. Annemin babası da siyasetçiydi, Nuri Demirağ. Türkiye'nin demiryolu ağını yapmış, Atatürk de ona bu soyadını vermiş. Çok partili dönemde Milli Kalkınma Partisi'ni kurmuştu. Sonra da Demokrat Parti'den milletvekilliği yaptı. Neden?