Pazar“Kötü senaryoyu iyi oyuncular da iyi yönetmen de adam edemez”

“Kötü senaryoyu iyi oyuncular da iyi yönetmen de adam edemez”

20.12.2009 - 01:00 | Son Güncellenme:

“Yaprak Dökümü”, “Aşk-ı Memnu” ve “Samanyolu” dizilerinin senaristleri aynı: Ece Yörenç ve Melek Gençoğlu. İkili “Oyuncu seçimi dahil her şeye burnumuzu sokarız” diyor. Yüksek reytinglerin sevişme sahneleri ile değil, sahicilik ve insani duygularla geldiğini söylüyorlar: “Ali Rıza bey ile Hayriye hanım sevişmese de reyting yüksek”

“Kötü senaryoyu iyi oyuncular da  iyi yönetmen de adam edemez”

Bebek’te deniz manzaralı şık bir daire. Lila koltuklar, Bang&Olufsen marka son teknoloji ürünü elektronik aletler, duvarda “Aşk-ı Memnu”nun Matmazel’i Zerrin Tekindor’un imzasını taşıyan tablolar... “Yaprak Dökümü”, “Aşk-ı Memnu” ve “Samanyolu” dizilerinin senaryolarının son rötuşları bu evde yapılıyor. Her biri 90 sayfayı bulan üç senaryo yapım şirketine e-posta ile buradan gönderiliyor.
Biz söyleşi yaparken telefon çalıyor, “Yaprak Dökümü”nün reyting sonuçları geliyor: 19,1. Ece Yörenç ve Melek Gençoğlu için, bu olağan bir durum. Dört sezondur bu dizinin reyting sınavından “kırık not aldığı” tek hafta olmadı. “Aşk-ı Memnu”nun da ondan aşağı kalır yanı yok. “Samanyolu” yarışa yeni katıldı, geriden geliyor ama Yörenç ve Gençoğlu “Arap atı gibi sonradan açılacağı” konusunda iddialı.
İkilinin, “Mahallenin Muhtarları”nda Kandemir Konduk’un ekibinde başlayan senaristlik maceraları “Ana Kuzusu”, “Koçum Benim”, “24 Saat”, “Zeynep”, “Aşk Yeniden”, “Yaprak Dökümü”, “Dudaktan Kalbe”, “Menekşe ile Halil”, “Aşk-ı Memnu” ve “Samanyolu” ile sürmüş.
Görenç ve Gençoğlu sezon sonunda “Yaprak Dökümü” ve “Aşk-ı Memnu”yu bitirdiklerinde beyazperdeye de el atacaklar. Yazdıkları film senaryosunu yönetmen Ferzan Özpetek çekecek.
Espressolarımız bittikten sonra sohbete dalıyoruz. Yörenç’in Bebek’teki evinde bir yandan soru soruyorum bir yandan da bilgisayar ekranında açık kalan “Aşk-ı Memnu” senaryosunu dikizlemeye çalışıyorum!



Sizi tanıştıran Kandemir Konduk’un senaryo ekibine nasıl yolunuz düştü?
Melek Gençoğlu: İstanbul Üniversitesi Sosyal Antropoloji’de okudum. Sekiz yıl özel bir şirkette muhasebede çalıştım. O arada evlendim, çocuklarım oldu. Evde kendi kendime şiir ve hikaye yazıyordum. Bir arkadaşım vasıtasıyla Kandemir beyle tanıştım, yazdıklarımı ona gösterdim. Beğendi. Senaryo ekibine dahil oldum. İkimiz de Kandemir Konduk okulundan mezunuz.
Ece Yörenç: Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nden terkim.
19 yaşımda evlendim çünkü. Koç Holding’de genel müdür sekreterliği yaptım. Vehbi Koç’un sekreteri tatile çıkınca onunla çalışma şansı da yakaladım. Ona gazete okudum, notlarını aldım. Oğlum doğunca ayrıldım işten. 29 yaşımda eşimi kaybettim. Onun işini devralmak zorunda kaldım. Sonra bana hayat sigortası satmaya gelen kadının işine talip oldum. “Kaç para kazanıyorsunuz?”la başlayan muhabbet benim de sigortacı olmamla son buldu! Bu arada evde hikaye yazıyordum. Ve birine göstermek istiyordum. Bir arkadaşım Kandemir beyi tanıyordu. Böyle başladı...

“Zerrin Tekindor ve Bennu Yıldırımlar’ı biz önerdik”

Altı sezon “Avrupa Yakası”nı yazan Gülse Birsel “Kötü bir senaryoyu iyi bir iş haline getirecek oyuncu dünyada yok” diyor. Aynı fikirde misiniz?
Ece G.: Aynı fikirdeyiz, bir ekleme yapalım: Yönetmen de yok! Kötü senaryoyu iyi bir yönetmen de adam edemez.

Oyuncu seçimi yapılırken işe burnunuzu sokar mısınız yoksa yönetmene ve yapımcıya mı bırakırsınız?
Melek G.: Biz her şeye burnumuzu sokarız. Belki yapım şirketlerinde bunun tersi durumlar vardır ama Ay Yapım bizim düşüncelerimizi önemsiyor. Mesela Matmazel’i oynayacak isim olarak aklımızdaki tek kişi Zerrin Tekindor’du. Bennu Yıldırımlar’ı tiyatroda izledikten sonra “Fikret’i bulduk” demiştik.

Bazen bir oyuncu öyle iyi oynar ki senaristler tarafından rolü büyütülür. Siz hiç hesapta yokken kimleri daha çok öne çıkardınız?
Melek G.: Dizilerde böyle şeyler yıllardır olur. Kandemir Konduk anlatmıştı. “Mahallenin Muhtarları”nda Erkan Can bir bölümlüğüne konuk oyuncuymuş. Fadime’nin İstanbul’a geldiği otobüsün muavinini canlandırıyormuş. Ama o kadar beğenilmiş ki dizinin starı olmuş. Mesela “Yaprak Dökümü”ndeki Oğuz karakteri birkaç bölüm yer alacaktı, sonra Leyla’nın karşısına başka bir adam çıkaracaktık. Tolga Karel’in fiziğinin kafamızdaki karaktere çok uyduğunu görünce o devam etti.

Rolü “kaldıramayan”, bir adım öteye götüremeyen oyuncunun sonu yavaş yavaş rolünün azaltılması mıdır peki?
Ece Y.: Hikaye hepimizin efendisidir. Yanlış oyuncu hikayenin önünü keser. Umutla başladığımız ama hiç yolunda gitmeyen bir durumda hikayenin yönünü değiştirdiğimiz oldu bir kez. Performansı yeterli bulmadık. Üstelik oyuncu ikinci başroldü. Üçüncü bölümden itibaren o karakteri hikaye içinde erittik. Ama kim olduğunu söylemeyelim...

Haberin Devamı

“Sinemada seks satar” denir. Dizilerde de aynı durum geçerli mi?
Ece Y.: Ne öpüşme sahnesi ne sevişme sahnesi ne şiddet... Sahicilik ve insani duygular reyting getirir. Ali Rıza beyle Hayriye hanım yatağa girmiyorlar ama “Yaprak Dökümü” hep yüksek reyting alıyor (gülüyor). Biz hikayeyi takip ediyoruz. Yapımcı, yönetmen ve senaristler bir masaya oturup “Nasıl reyting toplarız?” diye tartışmıyor. Biz işi televizyona yaptığımızı çok iyi biliyoruz, onun sorumluluğunu taşıyoruz.
Melek G.: Behlül ve Bihter arasındaki tutkunun inandırıcı olması için sevişme sahnesi olması doğal. Ne yapıyorsak hikayeyi güçlendirmek ve gerçekçi kılmak için.

“İlişki yaşayanların akrabalık bağını dizide yok ediyoruz”

“Aşk-ı Memnu” romanında Adnan bey Behlül’ün gerçek amcasıyken dizide uzaktan akrabası. “Samanyolu” romanında Zülal ve Nejat aslında kuzenler ama dizide Zülal’ın evlatlık alındığı ortaya çıktı. Bunlar bu sorumluluğun parçası mıydı?
Ece Y.: Türkiye’de ne yazık ki akraba evliliği sorunu var. Akraba evliliğini tasvip etmediğimiz için eserlerdeki akrabalık bağını bir şekilde yok ediyoruz.
Melek G.: “Aşk-ı Memnu”nun yazıldığı dönemde akraba evliliği normal karşılanabilir. Ama günümüzde Adnan bey gibi bir adam kızının amca çocuğuyla evlenmesine izin verebilir mi? Ahlaki bir durum da olmaz bu.

Diyelim ki dizinin reytingi düştü. Toparlama tekniği nedir?
Ece Y.: Hedefler koyarız hep. Heyecanın artacağı bölümler bellidir baştan. 13 bölümde şu olacak, 26’da şu, 39’da şu. Sezon sonuna doğru dozu artıyor heyecanın. Reyting düştü mü, 26’yı göremeyeceğini düşünerek o hikayeleri daha erken bölümlere koyuyoruz. Faydasını gördük hep.

“Eskiden 45 sayfalık senaryo yeterliydi şimdi 90 sayfa!”

Dizilerin 90 dakika olması sizi zorluyor mu? “Aşk-ı Memnu”da bazen karakterler birbirlerine o kadar uzun bakıyor ki ya da kamera aynı yerde gereksizce o kadar uzun kalıyor ki insan sıkılıyor. 90 dakikayı doldurmak için mi tüm bunlar?
Ece Y.: Senaryoda yazmıyor böyle bir şey. Yönetmenin seçimi bu. Müzik girdiğinde ona bir oyun payı bırakılıyor. Bu da normal. 90 dakika dizi çekmek iğneyle kuyu kazmak gibi. Biz bazen 90 sayfa yerine 83 sayfa senaryo yolladığımızda “Bu kısa” diyorlar.
Melek G.: Eskiden 45 sayfalık senaryo yeterli oluyordu. Şartlara göre hareket ediyoruz biz de.

Haberin Devamı


Senaryo yazımı sırasında kavga eder misiniz?
Melek G.: 18 yıldır birlikte çalışıyoruz. Birbirimizin kaşından gözünden anlarız ne hissetiğimizi. Çok iyi arkadaşız. Elmanın yarısı gibi olduk. Kavga etmişliğimiz, küsmüşlüğümüz yoktur hiç. Birbirimizi çok seviyoruz. Bir gün görmesek özlüyoruz. Karşılıklı sonsuz güven de söz konusu.
Ece Y.: Melek çok efendidir de ondan kavga etmiyoruz. Bazen çalışmaktan bunalıp seyahate çıkarız birlikte. Ama yine yazılacak senaryolar vardır. Aynı yerdeyken, tatil bile olsa senaryo üzerine konuşuruz, çalışırız.



“Yaprak Dökümü’ yıllarca sürebilir, ’Aşk-ı Memnu’ süremez”
“Yaprak Dökümü” dördüncü, “Aşk-ı Memnu” ikinci sezonda bitiyor. Her iki dizi de çok izleniyor. Dizilerin ömrünü belirleyen ne? Nasıl oluyor da “Yaprak Dökümü” “Aşk-ı Memnu”ya iki sezon fark atıyor?
Melek G.: Hikayenin çatısına bağlı. Bizi besleyecek şeylerin fazlalığı belirliyor dizinin ömrünü. “Yaprak Dökümü” yıllarca sürebilir. Beş çocuklu bir aile. Çocukları büyür, hikaye devam eder. “Aşk-ı Memnu”nun karakter sayısı daha az. Hikayenin çatısı daha dar.
Ece Y.: Her defasında “İnşallah iyi gider de ikinci sezona geçeriz” diyoruz. “Yaprak Dökümü”nün üçüncü sezona geçeceğini hesaplamamıştık. Zorlanmadık ama hikayeyi uzatmakta. Hatta Reşat Nuri Güntekin’in kızı “Yaprak Dökümü’nden altı bölüm çıkar mı?” demişti. Bırakın altı bölümü, neredeyse altı sezona varacaktı iş.

Geçen sezon da “Yaprak Dökümü”nü bitireceğinizi söylemiştiniz!
Melek G.: Kanal çok direndi devam etmesi için. İyi giden bir işi bırakmak istemiyorlar, haklılar ama bu sezon kesin bitecek dizi.


“Yeni bir eser üzerine çalışıyoruz, yazarı hayatta”
Tutan bir senaryonun formülü nedir?
Melek G.: Hikayeye kuvvetli başlamak zorundasınız seyirciyi çekmek için. Bazen de yapılması gereken yapılsa da ilk bölüm ilgi görmüyor. O dizinin zamana ihtiyacı var demektir bu.
Ece Y.: Mesela “Samanyolu” yola reytingleri düşük başladı. Ama tutacak ve yükselecek, eminiz. Geçen haftaki bölüm bizi yanıltmadı, reytingler yükselmeye başladı. O dizide tutacak her şey var. Senaryo, yönetmen, oyuncular iyi. Sadece seyirci fark etmedi. Er ya da geç fark edecek.

Haberin Devamı


“Yaprak Dökümü” ve “Aşk-ı Memnu”yu bitirdikten sonra uyarlayacağınız yeni bir roman olacak mı?
Ece Y.: Şimdi bir eser üzerine çalışıyoruz. Eserin sahibi de hayatta ama bu kadar ipucu verebiliriz ancak.

Oyuncuların nasıl giyineceklerine de karışıyor musunuz? “Aşk-ı Memnu”da bazı sahnelerde kadınlar fazla şık, evde akşam yemeği değil de saraydaki bir davete katılmış gibi görünüyorlar.
Melek G.: Sahnede spor mu şık mı giyinmesi gerektiğini yazıyoruz. Çok detaycıyız çünkü.
Ece Y.: Bir zamanlar “Dallas” da öyleydi. Şık kıyafetli insanlar viskilerini yudumluyordu. “Aşk-ı Memnu” kıyafetleriyle de konuşulan bir dizi. Başından böyle olmasını planlamıştık zaten. Sponsorlar da kıyafetlerinin görünmesini istiyor. O dünya bana sakil gelmiyor, bir görselliği var. “Aşk-ı Memnu” çoğunlukla evde geçiyor. Sahnelerarası hareketi sağlamak için kıyafet değişmeli sürekli. Sürekli eşofman giydirsek bu sefer bıkarsınız.

EN ÇOK OKUNANLAR

KEŞFETYENİ

İlgili Haberler