Pazar “Leoparla göz göze gelmek büyük şans”

“Leoparla göz göze gelmek büyük şans”

10.11.2013 - 02:30 | Son Güncellenme:

“Diyarbakır’da vurulan leopar” haberi nesli tükenen hayvanları yeniden gündeme getirdi... Doğa Derneği Bilim Direktörü Süreyya İsfendiyaroğlu “Leoparın köyünüze yakın yaşadığını bilmek bir onurdur. Onunla göze göze gelmek ise büyük şans. Keşke beni de leopar yese” diyor

“Leoparla göz göze gelmek büyük şans”

Diyarbakır’da vurulan leopar haberi ile sadece belgesellerde görmeye alışık olduğumuz kedigiller familyasından olan bu hayvan bir anda gündeme oturdu. “Bu kadar nadide bir hayvanı nasıl vururlar”cılar ile “Senin veya sevdiğinin başına böyle bir şey gelse sen ne yapardın”cılar kapıştı. Bir yandan da olayın çobanların anlattığı gibi olmadığı, aslında leoparı avlanmaya çalıştıkları iddiaları atıldı ortaya. Tartışmalar bir yana ülkemizde muhtemelen bir elin parmağını geçmeyecek sayıda bulunan leopar bu makus talihinde yalnız değil. Onun gibi nesli tükenmek üzere olan birçok hayvan var. Kaçak avlanma elbette bu sorunun en önemli sebeplerinden biri fakat kiminlerince “en tehlikeli hayvan” olarak tanımlanan insan eliyle doğaya verilen zarar da unutulmamalı.
Leopar ve kaderdaşlarının durumunu Doğa Derneği Bilim Direktörü Süreyya İsfendiyaroğlu ve WWF (World Wide Fund for Nature) Türkiye Genel Müdürü Tolga Baştak ile görüştük.

Haberin Devamı

“Leoparla göz göze gelmek büyük şans”

İsfendiyaroğlu:? “Bu leopar çevrede sağlıklı bir leopar popülasyonu olabileceğini gösteriyor.”

“Leoparla göz göze gelmek büyük şans”


O bölgede leopar olduğu biliniyor muydu?

O bölgede leopar olduğunu bilmiyorduk ama çok yakınında olduğunu biliyorduk. Çok uzun yıllardan beri Güneydoğu ve Doğu Anadolu’da yöre halkı dağları kullanmıyor. Dolayısıyla o bölgeler yaban hayatı için çok uygun sığınaklar haline geldi. Kimse gitmese de, görmese de bu bakir bölgelerde leopar olabileceğini tahmin ediyorduk. Bizim elimizde bazı kayıtlar da vardı, 2005 ve 2008 yılında vurulan hayvanlarla ilgili duyumlar almıştık. 2010 yılında Siirt’te bulunan leopar National Geographic’te haber olmuştu.

Nerede leopar görmeyi umuyordunuz?

Bunun da bir cevabı yok. Leoparlar bir yaşa kadar yavrularını büyütüyor. Sonra onları kendi bölgelerinin dışına atmaları gerekiyor ki yeniden çiftleşip yavru büyütebilsin. Bu durumdaki leoparlar da gezmeye başlıyor. Özellikle erkek leoparlar bölge tutmadığı için geziyor sürekli.
Burada vurulan leopar da yeni seksüel olgunluğa ulaşmaya yaklaşmış, gezmeye başlamış genç bir erkek.

Haberin Devamı

“Onca koyunun arasında en lezzetlisi çobanmış!”

“Leoparlar normal şartlar altında insana saldırmaz, tehdit altında hissetmesi gerekir” deniyor...

Evet öyle. Yörenin kültüründe zaten leopar avlamak, kurt avlamak var. Avcıların hayali... Sözüm ona köyde kahraman oluyorsun. Bu örnekte de anlatılan leoparın çobana arkadan saldırdığı, diğer çobanın da bunu görüp leoparı vurduğu... Onca koyunun arasında en lezzetlisi çobanmış herhalde! Leopar da dahil bütün yaban hayvanlarının en güçlüsü, en yırtıcısı bile insanla karşılaşmamak için elinden geleni yapar. İnsan kokusunu aldığı zaman yaklaşmaz. Bu hikaye bana çok gerçekçi gelmiyor. Koyunların arasında gizli gizli sürünerek gelsin, çobana bir elense atsın... Ancak bunun çok yüksek bir idari cezası var, 50 bin lira. O yüzden böyle bir töhmet altında bırakmak istemem kimseyi.

Zararı yok insana yani...

Leopar yaşadığı ekosistemde besin piramidinin en üstünde yer alan yırtıcı. Bu tarz yırtıcıların ekosistemde yer alması o ekosisteminin sağlığını gösterir. Bir yandan da çok onurlu, şerefli bir şey. Anadolu’da, simge olmuş, çok nadir bir hayvan sizin köyünüzün yakınında yaşıyor. Söylenenin aksine zararlı değil. Bunu gidip insanlara anlatmak lazım. Bunlar izole coğrafyalar; babalarından, dedelerinden duydukları canavar öyküleriyle büyümüş insanlar.

Haberin Devamı

O bölgelere gidip anlatmak lazım...

Tam da böyle bir proje yapıyoruz aslında. Birkaç dernekle ortaklaşa yaptığımız ve bakanlığın desteklediği bir proje. Leoparla yaşayan köylüleri bilinçlendirmek önceliğimiz. Bu olaydan önce başlamıştık çalışmalara. Genel olarak Bitlis, Siirt, Van gibi insanların dağlara yeni döndüğü, uzun yıllardır kullanılmayan yerlerin tekrar kullanıma açıldığı, yollarının yapıldığı coğrafyalarda yapmayı planlıyoruz.

Buradan okuyup insanların bilinçlenmesi adına soruyorum; anladığım kadarıyla çok olası bir şey değil ama oldu da bir leoparla göz göze geldik...

Çok şanslı bir insansınız demektir. Televizyonda Ege Sakin de söyledi: “Leopar gelse de beni yese.” Harbiden leopar gelse de beni yese... Leopar tahrik edilmediği, köşeye sıkıştırılmadığı sürece insana saldırmaz. Çünkü yaban hayvanları her karşılaşmadan minimum riskle çıkmaya çalışır. Bölgelerini korumak için bile kavgaya girmekten kaçınırlar ve bilirler ki karşılaşabileceği en tehlikeli hayvan insan.

Haberin Devamı

“Leoparla göz göze gelmek büyük şans”
“Leoparla göz göze gelmek büyük şans”

“Leoparla göz göze gelmek büyük şans”

“Yabani ortamda ses çıkararak gezin”

* Leopar genellikle gizlenen bir hayvandır. Gündüz saklanır, dinlenir ve geceleri avlanmayı tercih eder. Büyük, derin vadilerin bulunduğu gür ormanlardan kurak çalılık ve makiliklere kadar çeşitli yaşam ortamlarına uyum sağlayabilir, ağaca tırmanabilir. Geyik, karaca, yabankeçisi, yabandomuzu ve küçük memeli hayvanlar başta olmak üzere avlayabileceği her türlü hayvanla beslenir. Erkeklerin bireysel yaşam alanı 30 kilometrekareye varan genişlikte olabilir. Üç aydan sonra annesiyle avlanmaya çıkan bir yavru,
1 yaşından itibaren kendi başına avlanmaya başlayabilir ve 2 yaşına kadar annesiyle birlikte yaşamaya devam edebilir. Bundan sonra hayatını kendi başına sürdürmeye başlar. Muhtemelen Diyarbakır’da kaybettiğimiz birey de hayatının baharında ailesinden ayrılıp karnını doyurmak için av peşinde koşarken biyolojisine uygun doğal koridorlar onu oraya kadar getirmiş olabilir... Ta ki kendisini vuran insanlarla karşı karşıya gelinceye dek.

“Hayvan yaralı haldeyse saldırgan bir davranış beklenebilir”

* Leopar genellikle ortalıkta görünmemeyi tercih eden ve insanla karşılaşmaktan kaçınan bir hayvandır. Ancak bazı istisnai durumlar hayvanın insana saldırmasına neden olabilir. Örneğin, yanında yavruları bulunan bir anne tesadüfen insanla karşı karşıya geldiğinde, onları koruma içgüdüsüyle hareket edebilir. Ya da yaralı bir halde ise, ki yapılan otopsiye göre hayvanın vücudunda olay öncesine ait bir kurşun yarası olduğu söyleniyor, bir köşeye sıkıştırıldığını ya da tehdit altında olduğunu hissederse böyle
bir davranış beklenebilir. Bölgede beslenebileceği yabani etobur hayvanları bulmakta zorluk çekmişse kendisi için nispeten kolay bir av seçeneği olan çobanların otlattığı sürü de onu insanlarla karşı karşıya getirmiş olabilir.
* Yedi hayvan türünün Türkiye’de nesli tükenmiş durumda. Bunlar arasında Asya fili, aslan, adını Dicle’den alan kaplan, yani Panthera tigris de var. Leopar da bulunduğumuz coğrafyada kritik düzeyde nesli tehlike altında olan bir tür. Bunların dışında Akdeniz ve Ege kıyılarımızda sayıları iyice azalan foklar, deniz kaplumbağaları, Konya Bozdağ’da yaşayan yaban koyunları, Urfa’nın ceylanları, Toros Dağları’nın alageyikleri, Birecik’te hayata tutunmaya çalışan kelaynaklar ile kara akbaba, toy telli turna gibi kuş ve orfoz gibi balık türleri de bugün tehlike altında bulunuyor. Birçoğunun varlığı insan eliyle yürütülen doğa koruma çalışmalarına bağlı.
* Leopar ya da başka bir vahşi hayvana doğada rastlamak ender de olsa mümkün. Yabani bir ortam içinde ana prensip hayvanlarla beklenmedik bir şekilde karşı karşıya gelmekten kaçınmak olmalı. Bu amaçla eğer yalnız yürüyorsak, ses çıkartarak, ıslık çalarak, şarkı söyleyerek ya da yanımızda biri varsa yüksek sesle konuşarak hayvanın bizi önceden fark etmesini sağlamak gerekir. Her şeye rağmen karşı karşıya gelinmesi halinde hayvanın yaralı ya da yanında yavrusunun olup olmadığına dikkat etmek, hızlı hareket etmeden
o ortamdan yavaşça uzaklaşmaya çalışmak; üstüne yürümek, köşeye sıkıştırmak, silah atmak gibi hayvanı tehdit edebilecek davranışlardan kaçınmak bizi olası tehlikelerden korur.

Haberin Devamı

“Cihangir’de kaya sansarı görülüyordu”

Süreyya İsfendiyaroğlu Türkiye’deki ilginç hayvan türlerini anlattı.
* Türkiye’nin yırtıcı memeliler açısından öyle büyük bir zenginliği var ki... Beş çeşit kedi yaşıyor: Kuzeydeki ormanlarda yaşayan yaban kedisi; bozkırlarda yaşayan kurak iklim hayvanı karakulak; karakulağın ormanlarda yaşayan versiyonu vaşak. Sulak alanlarda saz kedisi diye bir hayvan yaşıyor. Ve tabii leopar var... Bir de son bireyi 1972’de vurulmuş kaplan, bu hayvanın ismi Panthera tigris; tigris Dicle Nehri demek.
* Yine Anadolu’da son derece gizemli sırtlanlar yaşıyor. Güneydoğu’da özellikle son derece sağlıklı bir sırtlan popülasyonu var. Urfa’da, Birecik’te sırtlanların yavruladığını biliyoruz.
* Dünyanın uçabilen en ağır kuşu toy Orta Anadolu ve Doğu Anadolu bölgesinde tarım alanlarında yaşıyor. Çoğunluğu yağmura dayalı üretim yapan buğday ve arpa tarlalarında yumurtluyor. Ne yazık ki nesli tükenmek üzere. Bu kuşun üzerinde de avcılık baskısı var ama esas sebep tarım ilaçları kullanımı gibi sebeplerle yaşam alanlarının kaybolması.
* İstanbul’un hemen dibinde Çatalca’da küresel ölçekte nesli tükenme tehlikesi olan şah kartalı ürüyor. Cihangir’de çok yakın zamana kadar evlerin arasında kaya sansarı görülüyordu. Kuzey ormanlarında gece çakal veya domuz görmek normaldir.
* Türkiye’de yaşayan bazı memeli türleri Anadolu’dan başka hiçbir yerde yaşamıyor, mesela kaya yediuyur faresi. Toroslar’da yaşayan bir çeşit fare türü...
* Kaçkar Dağları’ndaki dev kayak tesisi çengel boynuzlu keçilerin, dağ horozlarının yaşadığı alana yapılacak. Son yıllarda heliski diye bir şey başladı, helikopterle snowboard’cuları yukardan bırakıp kayak yaptırıyorlar. Bu, yavrularını taşıyan çengel boynuzlu dağ keçilerini strese sokuyor.