Pazar “Meyhane yatak odası gibidir”

“Meyhane yatak odası gibidir”

10.03.2013 - 02:30 | Son Güncellenme:

“İstanbul Meyhaneleri-Vuslatın Başka Âlem” belgeseli İstanbul’daki meyhaneleri anlatıyor. Geçtiğimiz hafta tamamlanan belgeselin yönetmenlerinden Gürcan Öztürk “Meyhane yatak odasına benzer. Girip çekim yapmak kolay değil” diyor

“Meyhane yatak odası gibidir”

Bir yılda tamamlanan “İstanbul Meyhaneleri - Vuslatın Başka Âlem” belgeseli yukarıdaki “Meyhane Duası”yla başlıyor. Belgeselin senaristleri Yavuz Saç ve aynı zamanda yapımcısı olan Tan Morgül. Yönetmenleri ise Servet Dilber ve Gürcan Öztürk. Biz Morgül ve Öztürk’le Pera Meyhanesi’nde bir araya geldik. İkili bize Yeni Rakı sponsorluğunda çekilen ve önümüzdeki günlerde DVD olarak satılacak bu 45 dakikalık belgeselin hikayesini, belgeselle beraber meyhanelere dair birçok ilginç noktayı birer kadeh eşliğinde anlattılar.

Nereden çıktı bu belgesel fikri?

Tan Morgül: Bir kitap yapmıştık “İstanbul’un Meyhaneleri ve Balık Lokantaları” diye. “Bu işin bir belgelselini” yapalım dediler. Ben o kitabı yazarken 150 meyhane gezmiştim. O dönemde bir sürü okuma yaptık ve burada bir hikaye yattığını gördük.

Haberin Devamı

Çekimler kadar sürdü?

Tan M.: Ön araştırması sürdü bayağı.
6-7 ay çekimler sürdü sonra montajı vardı. Neredeyse bir yılımızı aldı.

Sizi en çok etkileyen hikaye ne oldu?

Gürcan Öztürk: Beni en çok etkileyenlerden biri Takuyi hanım, İstanbullu Ermeni. Bize topik yapmıştı. Topiğin sözcük anlamının nereden geldiğini anlatmıştı. “Top” Türkçe’de bildiğimiz top. “İk” ise Ermenice’de “küçük” demek ve bu sözcükle iki dilin, iki kültürün bir araya gelmesi beni etkilemişti.
Tan M.: Belgesel’de yer almayan Pavlis vardı. Atina’nın dışında bir bakımevinde yaşıyordu. İstanbul’da balıkçılık, mekancılık yapmış ve 60’larda Türkiye’yi terk ediyor. Kendi hatırladığı insanlarla beraber meyhane resimleri çiziyor. Asırlık bir müdavim, kafasında İstanbul meyhanelerini dondurmuş. 100 yaşında ama sigarasını ve öğle rakısını hiç affetmiyordu.

Haberin Devamı

“300 meyhane gezdik”

Kaç meyhane gezdiniz? Hangilerini beğendiniz?

Gürcan Ö.: Toplam 300 meyhane gezmişizdir. Ama ben malesef meyhane gibi üç-dört tane kalabildiğini düşünüyorum. Bunlardan birisi Bizim Dünyamız, Bakırköy’de. Esnafın, at yarışı oynayanların takıldığı gerçek bir meyhane. Bir tane de Paşabahçe’de bir Boğaz meyhanesi var. İnsanların deftere yazdırabildiği bir meyhane.

Şimdi kaç tane meyhane var?

Tan M.: Bilemiyoruz. Bu rakamların hepsi meyhane. İstanbul’un kültürel dokusu değiştikçe meyhanenin yapısı da değişiyor. Eskiden “agora” diye mahalle içinde bir kod vardı. Her mahallenin bir agorası vardı. İnsanların toplandığı bir yerdi. İstanbul’da mahalleler vardı. Meyhaneler de en önemli kamusal mekanlardan biriydi. Şimdi o yok, meyhanelerin sıkıştığı arterler var.

Belgeseli çekerken ne kadar içtiniz?

Gürcan Ö.: Ben belgesel bittikten sonra iki ay içemedim. Meyhane bir yatak odası gibi. İnsanların rahatça girebileceği, çekim yapabileceği bir şey değil. Ağır abiler oluyor, görüntü vermek istemiyor. Kafayı dinlerken birtakım tipler çıkıyor ve çekim yapıyor... Ben de rahatsız olurdum. İçen insanlar gibi gidiyorduk. Yan masayla muhabeti kuruyorduk, bir bakıyorduk masalar birleşmiş hem rakı içiyoruz hem çekim yapıyoruz.

Haberin Devamı

“24 ayar oturup 24 ayar kalkmalı”

Gördüğünüz kadarıyla rakı nasıl içilmeli?

Tan M.: Bence rakı tamamen ağız tadıyla alakalıdır. Adamın ağız tadı o. Adam sek rakı içiyor. Bu eski içme metodu. Rakı küçük bardakta içiliyor. Buz diye bir şey de yok. Garaj diye bir meyhane var ortasında havuz gibi bir şey var. “Bu ne” dedik. “İçine buz koyardık, şişeleri ve bardakları buna yerleştirirdik” dedi. Meze muhabbeti meyhanelerde tıkınmak değil. Çok da içmiyorlar. Şimdi dört-beş saat oturuyoruz, iç babam iç. Belgeselde Çınaraltı meyhanesini işleten Kadir abi anlatıyor, ona da Lefter abisi öğretmiş: “Rakı masası bir mihenk taşıdır. 24 ayar oturup 24 ayar kalkacaksın. 17-18 ayar kalkmayacaksın.” Benim en çok fark ettiğim şeylerden birisi yavaş içiyorlar. Hayatın hızlanması herhalde her şeye yansımış. Rakı yavaş hayatın içkisidir bence. Adap kaç kişinin oturacağına, masanın ses tonuna kadar birçok şeyi belirler.

Haberin Devamı

Kaç kişi oturulmalı rakı sofrasına?

Gürcan Ö.: En az iki kişi oturulur.
Tan M.: Fıstık Ahmet’in dediği gibi ölmüş karının, arkadaşının resmine bakarak içilecek bir şey değil rakı.

“Meyhane yatak odası gibidir”

Belgeselin çekimleri için ekip bir yıl boyunca yüzlerce meyhane gezdi. Müdavimlerle beraber işletmecilerin, garsonların da hikayeleri anlatılıyor.