Pazar Misket'in aşıkları...

Misket'in aşıkları...

14.12.2003 - 00:00 | Son Güncellenme:

Şarap dünyamızın en yeni üreticisi Cankara Şarapçılık, kurulu bulunduğu İzmir- Menderes'teki bağların Misket üzümlerinden iddialı şaraplar üretti. Firmanın şaraplarını, Türk önologlarının duayeni Prof. Dr. Nihat Aktan yapıyor...

Misketin aşıkları...






Geçtiğimiz pazartesi günü İstanbul'daki Hyatt Regency Oteli'nin şık İtalyan restoranı Spazio'da şarap kokulu bir öğle sonrası yaşandı. Türk şarap dünyasının en yeni üreticisi olan Cankara Şarapları, ilgililerine dokuz ayrı şarabını tanıttı. Şarapları tadanlar, Ege bölgemizin Misket üzümünün ne kadar enfes şaraplar verebilen bir üzüm olduğunu bir kez daha gördüler...
Cankara'nın tesisleri de İzmir'in Menderes ilçesinde, Misket bağlarının ortasında. Uzun yıllar cam ticareti yapan Sinan Cankara, şaraba olan tutkusu ağır basınca bu alana girmeye karar vermiş. Ve cam depolarının yanındaki arazide küçük ama çok modern bir şarap tesisi kurmuş. İşin başında, bizde pek rastlanmayan bir şey de yapmış ve tesisin proje aşamasından itibaren, Türk şarap bilimcilerinin duayenlerinden olan Prof. Dr. Nihat Aktan'la çalışmış. Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü'nden emekli olan Prof. Aktan, şarap dünyasında geçirdiği yarım asırlık süre boyunca hayal edip de yapamadıklarını burada uygulama fırsatı bulmuş. 71 yaşındaki ak saçlı hoca, bir delikanlı heyecanıyla, "Kimsede olmayan şeyleri yaptık" diyor. "Çok ağır işleyen bir üzüm bandımız var mesela... Kasalarla gelen üzümler burada salkım salkım, bazen tane tane çürüğünden, küflüsünden ayıklanıyor, işlenmeye öyle gidiyor. Hatta sağlıklı ama başka cinste salkımlar çıkarsa onları bile ayıklayıp atıyoruz." Tabii yenilikler bu kadarla da sınırlı değil: "Fermantasyon tanklarımız, Türkiye'de kullanılmayan en iyi kalite 316 çelikten. Tamamen kapalı sistem fermantasyon yaptırıyoruz, bazen haftalarca sürüyor. Böylece aromalar korunuyor. Şaraphanenin yarısı da yerin altında, şişeli şaraplar orada mahzen ortamında dinleniyor..."

Şarapların kükürdü az
Nihat Aktan "Çok sağlıklı üzümler işlediğimiz ve şaraplarımız da hava almadan mayalanıp dinlendirildiği için, koruyucu madde olan kükürdü de az kullanma şansına sahibiz. Gıda tüzüklerinin izin verdiği oranın dörtte biri kadar kükürt kullanıyoruz. Böylece alerjik bünyeli kişiler için rahatsız etme veya baş ağrısı yapma ihtimali çok düşük oluyor. Ayrıca şaraplarımız da çok dayanıklı, açıldıktan sonra hava bile alsalar üç-dört gün aynı kalitede içilebiliyorlar" diye de ekliyor.
Tesisin sahibi Sinan Cankara, üretimi tamamen Prof. Aktan'ın tecrübelerine teslim etmiş. Hoca şaraphanede uğraşırken kendisi bağ bağ geziyor. Öküzgözü'nün iyisinin peşinde Elazığ'a gidiyor, dağlardaki köy evlerinde kalıyor, bağcılarla ilişkiler geliştiriyor. Bozcaada'ya gidiyor, yörenin Karasakız ve Karalahana üzümlerini asma asma seçerek alıyor, onlardan şaraplar yapıyor.
Cankara piyasaya Misket, Misket- Sultaniye, Misket dömisek, Karasakız, Karasakız-Karalahana, Carignan-Cabernet Sauvignon, Öküzgözü, Boğazkere ve Cabernet Sauvignon olmak üzere dokuz çeşit şarapla girdi.
Bence tüm grubun en başarılıları Misket'ler. Buram buram egzotik meyveler kokan, damakta da şimdiye kadar üretilen diğer Misket'lere göre daha dolgun ve kıvamlı olan beyaz şaraplar bunlar. Dömisek Misket ise burunda adeta patlayan fesleğen ve limon kokularıyla insanı büyülüyor. Sinan Cankara farkın kaynağını Misket bağlarının sulanmamış, düşük verimde olanlarından üzüm almalarına bağlıyor. Prof. Nihat Aktan ise "Doktora, doçentlik ve profesörlük tezlerimi Misket üzerine yaptım. Misket benim her şeyim!" diyor. "Tabii üretim tekniğimiz de farklı. Misket'in aromalarını iyi koruduk, dömisekte ise şaraba biraz Misket şırası katıp kokuyu daha da zenginleştirdik..."
Cankara'nın kırmızıları ise henüz biraz sertçe; biraz dinlenmeleri, bugün içilmek istendiklerinde de karafa aktarılıp havalanmaları gereken şaraplar. Belki ileride farklı kupaj denemeleriyle daha da güzelleşecekler.
Türk şarapseverler, 250 bin litre üretim kapasiteli Cankara ile bir "butik" şarap üreticisine daha kavuştular. Bu ölçekteki, heyecanlı, tutkulu birkaç üreticimiz daha olursa, Türk şarap dünyasının iyice renkleneceği, bu işten de yeni denemelere hasret şarapseverlerin kazançlı çıkacağı ortada...