Pazar “Müzik kendimi bildim bileli ayrılamadığım bir sevgili”

“Müzik kendimi bildim bileli ayrılamadığım bir sevgili”

22.09.2013 - 02:30 | Son Güncellenme:

Sinema ve tiyatro sanatçısı, öykü yazarı Nilüfer Açıkalın bu kez karşımıza “Başka Şarkılar” adlı bir Anadolu punk albümüyle çıkıyor. Müziğini ilk kez dinleyecek olsak da Açıkalın, “Ben kendimi bildim bileli müziksiz yaşayamam” diyor

“Müzik kendimi bildim bileli ayrılamadığım bir sevgili”

En son “Kötü Yol” dizisinde izlediğimiz Nilüfer Açıkalın, bu kez bir Anadolu punk albümüyle karşımıza çıkacak. Uzun yıllar Gökhan Dabak ile şarkı sözü yazıp söyledikten sonra bir internet albümü çıkarmaya karar veren Açıkalın’ın üç parçadan oluşan “Başka Şarkılar” albümünü i-tunes ve
diğer müzik sitelerinden dinlemek mümkün olacak.

Ara ara gözden kayboluyorsunuz, sizden haber alamadığımız o dönemlerde neler yapıyorsunuz?

Öykülerimi yazıyorum. Yazmak benim yaradılışımda var. 1999 yılında ilk kitabım yayımlandı. Sonrasında kitaplarım bir bir elime dökülmeye başladı. Ayrıca, uzunca bir süredir, oyunculuk yapmadığım dönemlerde müzikle uğraşıyorum.

Haberin Devamı

Gökhan Dabak’la bir albüm çıkarmaya nasıl karar verdiniz?

Gökhan benim 20 senelik arkadaşım. 2000 yılında “Reçel” diye bir albüm çıkarmış ve İngiltere’ye gitmişti. Döndüğünde aynı binada yaşamaya başladık.
O yıllarda o şarkı yazıp söylüyor, bense öykülerimi yazıyordum. Şan eğitimi aldığımı ve tüm boş vakitlerimi şarkı söyleyerek geçirdiğimi bildiği için yazdığı şarkıları benim söylememi istedi.

“Anadolu punk’ın ilk örnekleriyiz”

Albüm bir komşunuzun isteğini kırmamanız sonucunda oluştu öyleyse...

Aslında ikimizde de “Albüm yapalım, şarkıları sahnede okuyalım” diye bir beklenti yoktu. Sadece şarkı yazıp söylüyorduk. Ancak dinleyenler bu çalışmanın çok değişik ve çarpıcı olduğunu söyleyerek bizi yüreklendirdi. Gökhan ile Leman Kültür ve birkaç yerde daha sahneye çıktık, “Bu şarkılar bir gün muhakkak dinleyiciye ulaşacak” dedik.

Haberin Devamı

Çalışmanıza neden Anadolu punk albümü diyorsunuz?

Gökhan, “Reçel” albümünü yapıp gittiği zaman ona “Anadolu punk’ın babası” derlerdi. Biz de bu konu üzerine çok kafa yorduk. Sonra dinleyenler bu müziğin tarzı ne demeye başladıkça, şarkıların formuna uysun diye Anadolu punk demek zorunda kaldık. Aslında Anadolu punk diye bir şey yok.
İlk örneklerini biz veriyoruz.

Hedef kitlesi kim?

Bu şarkılar ulaşması gereken yere ulaşacak. Ancak şunu garanti edebilirim, bu şarkıları dinleyenler eğlenecek. Gökhan Dabak’ın mizahçı kişiliği ile benim karanlık mizah anlayışım birleşince, o mizahın çarpıcılığı ilgi görecektir.

“Gençliğimi yer itimi kanununa borçluyum”

Hakkınızda “yaşlanmayı durdurmuş güzel oyuncu” deniyor.
Bu durumu neye borçlusunuz?


Gençliğimi yerçekimi kanununun tam tersi yer itimi kanununa borçluyum. O da şöyle bir şey; hız arttıkça zaman yavaşlar. Kafada çok hızlı hareket eden, düşünen biri olduğum için belki zamanı yavaşlatmışımdır. Tabii ki yaşlanıyorum. Gençlik ve güzellik bir aldatmaca, bir moda. Hepsi geçip gidecek. Önemli olan güzel yaşlanmak için çaba sarf etmek.
Bu da mutluluk ve huzurdan geçiyor.

“Öykü kendini yazdırmak istiyor, ben de yazmam gerektiğini hissedip yazıyorum”

Haberin Devamı

Kariyerinizde müzik, oyunculuk, yazarlık diye bitmeyen bir arayış mı var?

Oyunculuk, eğitimini aldığım ve işim olarak gördüğüm bir alan. Öykücülüğün doğamda olduğunu düşünüyorum. Öykülerimi de kitap olsun diye yazmıyorum. O öykü kendini yazdırmak istiyor, ben de yazmam gerektiğini hissedip yazıyorum. Müzik ise hayatı onsuz düşünemediğim, kendimi bildim bileli ayrılamadığım bir sevgili.

Hangi alan sizi daha çok yansıtıyor?

Oyunculuk ekiple alakalı bir şey ve siz onun içinde bir parçasınız. Ama yazarlık benim özgürlük alanım. Kendimi ve dünyayı algılama biçimimi, sıradan ve sıra dışı kahramanlarımın dertlerini dolayısıyla benim hayatla olan dertlerimi en iyi ifade edebildiğim yer.

“Küçük bir valizim hep hazır durur”

Gündelik hayatta neler yaparsınız?

Daha fazla okumaya, izlemeye, düşünmeye odaklı bir yaşam biçimim var.
O yüzden belki de daha fazla üretiyorum.
Bir de hep küçük bir valizim hazır durur. Kafama estiğinde de haritadan bir yer seçer ve oraya giderim. Oralarda gezerek öykülerimi kovalarım. Kısacası, ben öykülerin peşindeyim, öyküler de benim peşimde.