Pazar Nicolas Cage’in setinde bir gün

Nicolas Cage’in setinde bir gün

06.02.2011 - 01:00 | Son Güncellenme:

Final sahneleri Kapadokya ve Denizli’de çekilen, Nicolas Cage’in oynadığı “Ghost Rider 2”nin yapımcısı Manu Gargi’nin, İzmir ve Mardin’le ilgili planları var

Nicolas Cage’in setinde bir gün

Nicolas Cage’in Eva Mendes’le başrolünü paylaştığı “Ghost Rider”dan akıllarda cehennem ateşini yayan alevler, dolayısıyla da fantastik ve görsel efektler kalmıştı.
Amerikalılar toplam 229 milyon dolarlık gişe yapan filmin ikincisinin final sahneleri için Kapadokya ve Denizli’ye gelmeye karar verdi. Böylece ta Şubat 2012’de vizyona girecek olan film ve Oscar ödüllü başrol oyuncusu Nicolas Cage ile yatıp kalkar olduk. Hal böyle olunca, tek bir basın mensubuyla görüşmeyen ünlü yıldızın film seti için Pamukkale yollarına düşüldü.
Sekiz gazetecinin sete figüran olarak sızma operasyonunun fark edilmesiyle önlemler arttırılan sete girmek kolay değildi. Yine de filmin Türkiye yapımcısı İlhan Kızılkaya’nın yardımlarıyla prodüktör Hint Manu Gargi’yle yapımın perde arkasını konuştuk. Türkiye’de 100’ün üzerinde Bollywood filmi çeken Kızılkaya ve Gargi’nin yolu Bollywood sayesinde buluşmuş.


* “Ghost Rider 2”nin Türkiye’de çekilmesi düşüncesi nasıl ortaya çıktı?
İlk kez geçen yaz eşimle İstanbul’a gelmiştik, çok beğenmiştim. Bu yaz yine bir tatil planı yapacaktık. Türkiye aklımda yer etmişti. Film için bazılarımız Yunanistan’ı önerdi, başka yerler de vardı. Bazılarımız da “Türkiye olabilir mi?” diye sorunca araştırdık. Hollywood’daki çoğu kişi Türkiye’nin çekim için zor olduğunu söyledi. “Tırları getiremezsiniz, ekipman bulamazsınız, oyuncu yok” dediler. Tek kalıp cümle var: “Orada kimse film çekemez.” Ancak senaristler de fotoğraflardan uygun yerin burası olduğuna karar verince “Ne kadar zor olur?” diye soruşturmaya başladık. En son geçen yıl ekimde yönetmenimiz Kapadokya’yı gördü ve “Ne kadar zor olursa olsun burayı istiyorum” dedi. Pamukkale ve Kapadokya’da karar kıldık.

* Prosedürlerle ilgili zorluklarla karşılaştınız mı?
Ankara’ya gidip Kültür Bakanlığı’ndan izin talep ettik. Kültür Bakanı ile görüştük. Söylenenlerin aksine, her şey hızla halloluyordu. Sekiz haftada tüm prosedür halloldu. Bize tüm aşamalarda inanılmaz şekilde yardımcı oldular.

* Ekipman eksiği çektiniz mi?
Aldığımız izinler sayesinde ihtiyacımız olan her şeyi yanımızda getirebildik. Başka bir ekipmana ihtiyaç duyduğumuzda da İstanbul’dan kolayca bulabildik. Örneğin çekime başladıktan sonra bir kamera lensine ihtiyacımız oldu. Almanya’daki, Los Angeles’taki, İngiltere’deki çoğu şirketten yok yanıtını almıştık. İstanbul’da görüşürken ise “İşte burada” yanıtını aldım. Bu kadar yüksek seviyede ve hiçbir yerde olmayan bir ekipmanı burada bulabilmek beni şaşırttı. Planladığımızdan daha fazla Türk ekipmanı ve ekibi kullandık, aradığımız her şeyi rahatça bulabildik.

* “Ghost Rider 2” Türkiye’ye Holywood yolunu açtı mı? Artık Hollywood yapımcıları burada film çekecekler mi?
Bence çekilecektir. Bence asıl sorun bakış açısı, algı. Çok sayıda Bollywood filmi çekim için Türkiye’ye geliyor. Çünkü onlar Türkiye’yi çekime uygun olarak algılıyor. Ama Hollywood algısına, bakış açısına göre çekim zor gibi görünüyor. Biz yaptık. Eminim bittiğinde soracaklar ve biz de ne kadar kolay olduğunu anlatacağız.

* Nicolas Cage yorgun olduğu için gazetecilerle görüşmedi. Ancak burada kaldığı süre boyunca da pek çok haber yapıldı. Tırmanamadığı, menemeni çok sevdiği gibi...
Türk yemeklerini sevdiğini, sufi kültürüyle ilgilendiğini biliyorum, bunlar doğru. Ama dağa tırmanamayışı gibi şeyler yanlış anlamadan ibaret. Hiçbir Hollywood yapımı, starının yaralanmasına izin vermez. Film boyunca o kişiye para yatırıyorsunuz, yaralanması halinde her şey aksar. Onun tırmanmasına izin veremezdik. Kabiliyeti olmadığı için değil, biz istemediğimiz için yapmadı. Onun güvenliği bizim görevimiz. Ayrıca gazetecilerle sadece çok yoğun ve çok yorgun olduğu için görüşemedi. Son filmi “Trespass”ın çekimlerinden sonra bir gün dinlendi ve hemen Romanya’da bu filmin çekimlerine başladık.

“İzleyiciler Kapadokya’yı görünce şok yaşayacak”
* Filmde toplam 650 kişi çalışıyor. Bunun 180’i de dışarıdan geliyor. Yapım bütçesi 75 milyon. Gargi Türkiye’de ne kadar para harcadıklarını tam olarak bilmediklerini söylüyor.
* Oyuncuların kıyafetlerinin bir kısmı İstanbul’daki mağazalardan temin ediliyor ve diktiriliyor.
* Manu Gargi: “Kapadokya fotoğraflarını ilk gördüğümüzde inanamamıştık. ‘Bu nasıl bir yer böyle?’ dedik. Hatta yönetmenimiz ‘Böyle bir yer var mı gerçekten?’ diye sordu. Bu filmi izleyenler de büyük bir şok yaşayıp çığlık atacaklar, onlar da böyle bir yer olduğuna inanamayacaklar. Filmin son 30 dakikası, son düğüm ve en heyecanlı yerleri her şeyiyle tamamen Türkiye’de geçiyor.

“Gelecek yıl yine aksiyon dolu film var”
* Şirketin Türkiye’de yeni bir film planı var mı?
Önümüzdeki yıl yine çok aksiyonlu büyük bir film projesi olacak. Şu an daha fazla bilgi ve isim veremiyoruz. Türkiye’den uygun olabilecek bir yer bakıyoruz. Burada olmak ve birçok şeyi yakından görmek, başka fantastik yerler olduğunu da anlamamızı sağladı. İzmir ve çevresi gibi daha çok sahil kesimi bir yer düşünüyoruz veya İstanbul gibi biraz daha şehir merkezi bir yer. Bazı kısımlar için Kapadokya civarında da olmak istiyoruz. Çekimlerin ardından ekip dönecek ama biz burada kalıp Mardin ve Antalya’ya da bakacağız.

Sette film içinde film

* Tüm günü otelde film ekibinin arasında belki Cage’i görme ümidiyle geçirmenin ödülü sabaha kadar süren çekimlere katılmak oldu. Antik Tiyatro’nun dekorunda kendimi bir anda Hollywood’da buluverdim.
* Girişlerin kapalı olduğu ve sadece prodüksiyon ekibinin katılabildiği sette, önce park yerini gezdim. Romanya ve Türkiye’den prodüksiyona ait 150 civarı araç burada duruyor... Karavanlar, tırlar, minibüsler, ambulanslar ve çadırlar. Güvenlik gerekçesiyle ambulans dahil olmak üzere tüm araçlar Romanya’dan gelmiş, buradan araç kiralanmamış.
* Dev çadırların her birinin ayrı işlevi var. Kimi mini restoran, kimi kafe gibi... Park yerini ortasında, girişi başka araçlarla çevrilmiş en büyük karavan Nicolas Cage’in... Oscar’lı Hollywood yıldızı kendi sahnelerini burada bekliyor. Neredeyse 12 saat süren çekimlerde Cage, bir görünüyor bir kayboluyor. Muhtemelen çoğu sahnede dublörleri oynuyor.
* Sarışın Romen set amiri adeta gestapo gibi. Yönetmenden telsizlere yayılan ‘Motor! Action!’ sözünü duyduğu anda ‘Şşt’ diye herkesin gözünün içine bakıyor.
* Bir ara diğer oyuncuların yanına gidiyorum. Burada da sanki başka bir film çekiliyor. Siyah polis timi gibi giyinmiş erkek oyuncuyla, set ekibinden bir genç kız kumrular gibi... Yan tarafta siyah pelerinli rahiplerden Japon bir oyuncu donan ayaklarını spotlara dayayarak ısıtmaya çalışıyor. Türk ekipten dayanamayıp yarıda bırakacağını söyleyen figürasyondan kadın oyuncuyu arkadaşları ikna etmeye çalışıyor. Az ilerimde karnı acıkanlar için kurulmuş dev açık büfenin önünde figürasyonun Türk ve Romen oyuncuları hafif gerilmiş... Verilen her arada servis elemanları beyaz eldivenleriyle yönetmen ve yanındakilere sıcak çorba servisi yapıyor.

Cage’in istediği renkler: Ceviz ve gri

* Colassae Otel, 10 milyon liralık yenileme çalışması yaptı.
* Yönetmenler ve Nicholas Cage için üç tripleks kral dairesi yapıldı. Otele 100 oda eklendi.
* İnternet altyapısı yenilendi. Ekibin otelde kaldığı sürede, aynı anda günde ortalama 300 video gönderimi yapıldı.
* Ünlü oyuncunun kalacağı daireyi Denizlili Issimo tekstil markası baştan sona döşedi. Nicolas Cage’e özel tasarladı. Tüm havlu, nevresim ve yatak takımları organik, bambu ipliğinden yapıldı. Renklere kadar görüşmelere dayalı gerçekleştirildi. Ceviz ve gri tonlarını seven Cage’in zevkine sadık kalındı.
* Odasındaki havuz termal suyla dolduruldu. Cage, termal suya; yemeklerden de menemene, Adana kebaba ve Denizli tandırına bayılmış.