Pazar Nihayet Turgut'un yerine gidebildim

Nihayet Turgut'un yerine gidebildim

29.02.2004 - 00:00 | Son Güncellenme:

Turgut'un yeri olarak bilinen Beşiktaş Balık Lokantası'na gitmek nihayet bana da nasip oldu. Doğrusu yemeklerinin tadına baktıktan sonra buradan çok da memnun ayrıldım

Nihayet Turgutun yerine gidebildim




Hasan Pulur abim her çarşamba öğle saatlerinde Turgut'un yerinde arkadaşlarıyla buluşur. Devamlı bir kadroları vardır. Cahit Kayra, Hasan Pulur, Orhan Duru, Hilmi Yavuz, Murat Katoğlu ve İsveç'ten İstanbul'a geldikçe Demir Özlü... Hasan Pulur abim bir gün de beni davet etse diye yıllardır beklerim. Bir türlü "Gel" demedi... Ne ise... Kader utansın! Cahit Kayra üstadım davet etti de, Turgut'un yerine gitmek nasip oldu.
Beşiktaş'ta Balıkçılar Çarşısı'na girdim. Turgut'un yerini arıyorum... Meğer Turgut'un yerinin ismi Beşiktaş Balık Lokantası imiş. Kapıda Turgut'un adı yok. Balıkçıların arkasında, Panayia Rum Kilisesi'nin duvarının dibinde ufacık bir balık lokantası.

Nihayet Turgutun yerine gidebildim
Öğle saatinde bütün masalar dolu. Müşteriler kadın ağırlıklı. Garanti Bankası'nın kadın müdürleri ayda bir lokantaya giderlermiş. Geçen çarşamba Turgut'un yerine gelmişler.
Hilmi Yavuz hariç, çarşamba takımı masada konuşlanmış durumda. Ben Cahit Kayra üstadımın yanına çöktüm. Üstadın yeni bir kitabı yayımlandı. "Sevr Dosyası" isimli araştırmasını Büke Yayınevi bastırdı. Sevr'in ne olduğunu bu kitabı okuyunca insan anlıyor. Üstat ile Sevr'i konuştuk.
Öğle saatinde alkol alan yok. İsveçli Demir Özlü ile Beşiktaşlı Güngör Uras birer kadeh beyaz şarap istedi... Cin gibi iki garson var: Ağrılı Ahmet ve Yunus Aladağ. Kardeşmişler. Boğuntuya getirmeden masayı donatıyorlar...
Benim merakım Turgut. Biraz sonra mutfaktan "Prens dö Gal" elbise içinde, kolunda altın Roleks saat, boynunda Gucci kravat, yüzünde güneş yağı artist gibi biri çıktı... Meğer Turgut o imiş... İsmi Turgut Vidinli... Gençliğinde Beşiktaş takımında ve Mersinspor'da top koşturmuş. Okumuş. Makine mühendisi olmuş. Bir süre mühendislik yapmış. Sonra kayınpederine ait bu balıkçı dükkanını sevmiş. 30 yıldır Beşiktaş Balık Lokantası'nı işletiyormuş.
Mutfakta 30 yıllık aşçısı Tokatlı Mustafa Akdağ ve yardımcısı Rıfat Avli var ama mutfağın sorumlusu Turgut Vidinli... "Balıkları ben alırım, balık pişirmekte iddialıyım... Yurtdışında her gittiğim yerden bir şeyler öğrenirim... Hamsi kapama ile Fransız televizyonundan ödül aldım" diyor.
Masadakiler isteklerini söylemeden Turgut Vidinli bir şeyler getirmeye başladı. Bir tabak getirdi. "Bu, Demir Özlü'nün sevdiği hamsi köftesi" dedi. Kabak mücveri gibi pek lezzetli bir şeydi. Ardından bir tabak daha... "Bu, Murat Katoğlu'nun Karadeniz tekiri" dedi. Karadeniz tekiri lezzetli olurmuş. Turgut bey Marmara tekirini ve de Ege balığını mutfağına sokmazmış. Derken efendim bir tabak daha... "Bu da Hasan Pulur'un Beykoz istavriti." İstavritler kıtır kıtır tavada pişirilmişti. Ondan sonra "Orhan Duru'nun hamsi kapaması"nı getirdi. Kağıtta pişirilen bu hamsi, sosu ve pişiriliş şekliyle ödül alan yemeği imiş. İkram "Cahit Kayra'nın iskorpit şişi" ile sona erdi. Bu ise pek lezzetli bir balık idi.
Ben bütün bunlardan birer parça "otlandım"... Daha sonra isteyenler Kavak'ta yakalanmış ızgara sarıkanat yedi... Masada klasik domates-hıyar salatası vardı. Limonlu sosuna ekmek bandım.
Turgut'un yerine gitmekten pek memnun kaldım. Her şeyden önce çarşamba takımının masasına oturmak, takım oyuncularıyla sohbet etmek pek güzeldi. Turgut Vidinli'yi tanımak pek güzeldi. Sonra "Turgut'un yeri" pek güzeldi... İstanbul'da 30 yıllık bir müessesede yemek yemenin farkını yaşadım. Duvarlarda yıllar boyu gelen geçenin resimleri... Safiye Ayla'sından Müzeyyen Senar'ına, Zehra Bilir'inden Gönül Yazar'ına sanatçılar. Yazarlar, çizerler... Latif Demirci'nin karikatürleri...
Öğle yemeğine gelenler saat 15.00'e doğru lokantayı boşalttı. O sırada kapı açıldı. Elinde bastonuyla yaşlı bir hanım... Zor yürüyor. Garsonlar gidip yardımcı oldu. Hanım kapının yanındaki masaya tek başına oturdu. Ben uzaktan izliyorum. Görmüş geçirmiş, orta gelir grubundan yaşlı bir hanım... Balığını ve salatasını ısmarladı. Bir kadeh kırmızı şarap istedi... Yemeğini yedi... Şarabını içti... Ve gitti... Pek etkilendim...