Pazar "Nolur sevgilimin adını yazmayın!"

"Nolur sevgilimin adını yazmayın!"

18.05.2002 - 00:00 | Son Güncellenme:

"Çocuklar Duymasın"ın Havuçu Furkan Kızılay: "Zor bulunan bir saç rengim var. Annem de bu renge boyatmak istiyor ama tutturamıyor"

Nolur sevgilimin  adını yazmayın

O da cumartesi gününü dizi setinde geçiriyor. Furkan dizinin bütün oyuncularıyla iyi anlaştığını söylüyor. Babasını oynayan Tamer Karadağlı ile dizi dışında da "erkekler cephesi" kurmuşlar. Tamer Abisi bir gün onu arabayla Akmerkeze götürecek ve yolda hız yapacak. Ablası rolündeki Ayşecan Tatari ile ise kamera arkasında da kardeş gibi didişiyorlar: "Ver onu bana, vermem; önce ben giyineceğim, hayır önce ben..."Furkan ıspanağa "gıcık oluyor", onun dışında bütün yemekleri yiyor, en çok dondurma seviyor. Shakiraya bayılıyor: "O çok güzel kıvırtıyor." En geç 22.00de yatıyor. Çünkü Furkan tenis oynuyor ve sevdiği bir tenisçinin annesi "Ben oğlumu 22.00den sonra hiç ayakta görmedim" demiş. Furkanın çekim aralarındaki en büyük eğlencelerinden biri de şirketin Kepçe adlı köpeğiyle oynamak. Ama oyun oynarken bile dizi çekiminde olduğunu, az evvel yarım kalan sahnenin devamının çekileceğini, bu yüzden üzerindeki tişörtün kirlenmemesi gerektiğini unutmuyor. Kepçe onu tişörtünden yakalayınca "prodüktör ablalardan" öğrendiği gibi "Sahnenin devamlılığı var, kirletme tişörtümü!" diye bağırıyor. Furkan Kızılayla, yani "Çocuklar Duymasın" dizisinin Havuçuyla öğle yemeğinde buluşacaktık. Röportaj önce 18.00e, ardından 20.00ye alındı. Cumartesi benim tatil günüm; değil 13 yaşındaki Furkan, megastar Tarkan olsa cumartesimi mahvettirmem. Ama Furkanın olan bitenden haberi yok ki. Sende oyunculuk yeteneği olduğunu ilk kim keşfetti Furkan? Nasıl başladın bu işe? Babamın arkadaşı Burçin Teyze "Reklama bir çocuk lazım" dedi. Ben de girdim seçmelere. Yüz çocuk arasından beni seçtiler. Yüz çocuk... Onu da söyleyeyim yani. Çok sevinmiştim de... Sonra bir sürü reklamda oynadım, bir ajansa girdim. Dizi için de ajanstan buldular beni. Biz seni izlerken çok gülüyoruz. Sen de gülüyor musun kendini izlerken? Ben kendime çok gülmüyorum. Biliyorum ya laflarımı. Ama anneme, ablama, babama çok gülüyorum. Hele babama... Krizler tutuyor beni. Tamer Abi çok iyi oynuyor. Yıllarını vermiş. Dizideki babanla aran çok iyi. Kendi babanla da bu kadar iyi anlaşıyor musunuz? Anlaşıyoruz. Güreşiyoruz biz onunla. Futbol maçına gidiyoruz, bazen ben de oynuyorum. Babam beden eğitimi öğretmeni. Bir de bir spor salonunu çalıştırıyor. Yakında o da televizyona çıkacak. Yeni bir televizyon kanalı açılıyor, babam da orada sabah sporu yaptıracak belki. Annem de el sanatlarından mezun. Resim öğretmeni. Kaçıncı sınıfa gidiyorsun? 5e gidiyorum. Ama normalde orta bire gitmem lazım. Annem ezilirim diye geç vermiş. Müdür de "Bir sene sonra verin, daha gelişmiş olur" demiş. "Doğru dürüst sömestr tatili yapmadık, bizim de işimiz zor" Derslerin nasıl? "Çekimim vardı, ödevlerimi yapamadım öğretmenim" diyor musun bazen? Demiyorum! Hafta arası okuldan sonra alıyorlar zaten beni çekime. Ödevlerimi bitirmiş oluyorum. Dizi yüzünden Türkçem de düzeldi. Geçen sene hep 4 geliyordu, bu sene 5 yaptım. Cumartesileri çekime gelmek zor mu? Benim için en zor şey cumartesi günlerimi feda etmek. Perşembe, cuma, cumartesi çalışıyoruz. Pazarı boşaltmak için. Doğru dürüst 15 tatili de yapamadık ki. Okullar kapanınca dizi de tatile girecek. Ağustosta yedekleri çekmeye başlayacağız. Bizim de işimiz zor yani... Bir de cumartesileri tenis antrenmanım var. Ben çok spor yapıyorum. En iyi yaptığım sporlar: Tenis, kayak ve yüzme. "Bizimkilerdeki Ali gibi TVde büyümek hayra alamet değil" Oyunculuğa devam etmeyi düşünüyor musun? Başka meslekler var mı aklında? Bilgisayar uzmanı ya da pilot. Arada sırada oyunculuk da yapabilirim. Ama pek fazla sevmiyorum yani. Hobi olarak oyunculuk yaparım. Reklamda oynarım. Reklam kısa, hemen bitiyor. Bilgisayarla, internetle aran nasıl? Dizide bayağı bir iyi. Benim normal hayatımda da çok iyidir. Araba yarışı falan oynuyorum. Milletin açamadığı oyunları açıyorum ben ya. "Bizimkiler" dizisinde Aliyi oynayan Atılay Uluışık televizyonda büyüdü biliyorsun. Çocukken başladı, dizi bittiğinde üniversiteyi bitirmişti. Sizin dizi de uzun süre devam etsin ister misin? Dizi devam etsin de... O kadar hayra alamet değil. Ben öyle olmam. "Babam taş fırın değil, light hiç değil; normal fırın erkeği" Annenle baban dizideki kadar çok kavga ediyorlar mı? Mutfağa gidiyorlar mı? Yok, o kadar çok kavga etmiyorlar. Normal bir ailem var. Orta yaşamlı nasıl oluyorsa, öyle. Baban light mı, yoksa taş fırın erkeği mi? Taş fırın değil, light hiç değil. Babam aynı Tamer Abi gibi, normal fırın erkeği. Anneler Gününde anneme hediye aldı. Şu anda moda olan fırfırlı gömlekler var ya, ama body şeklinde olanlardan. Bir de Shakiranın pantolonundan aldı. Deri gibi, üstü dar, paçaları İspanyol. Ama Tamer Abin dizide biraz taş fırın gibi... (Tamer Abisine dönüyor.) Geçen gün bir röportajında kadınlara bazen hediye almak gerekir demedin mi? Sen de normal fırın erkeğisin. "Kız arkadaşım çok ama cep telefonum henüz(!) yok" Sen ünlü olunca kızların sana karşı ilgisi arttı mı? Eh işte. Bazıları... Bir tane kız arkadaşın arkadaşı kolye almış, üstünde F yazıyormuş. Renkli lens de almış. Benim içinmiş... Senin beğendiğin bir kız var mı? Zaten Tamer Abi rezil ediyordu bizi bütün ülkeye. Sevgilimin adını söyleyecekti bir röportajda. (Dizide ablasını oynayan Ayşecan Tatari, Furkanın sevgilisinin adını söylüyor. Furkan bağırmaya başlıyor:) Yazmayın sakın! Ne olur yazmayın... Hem onun da sevgilisi var. (Bu kez Furkan, Ayşecanın sevgilisi diye iki erkek ismi söylüyor. Tamer Karadağlı "Ayşecan, hem de iki tane mi sevgilin var? Ba-ba-bababa... Ne biçim konuşuyorsunuz siz babanızın yanında?" diye söze giriyor. Bu arada Ayşecan, Furkanın o çocuklardan birine telefonda "Sen nasıl üzersin Ayşecanı!" diye bağırdığını anlatıyor.) Ya Televole okula gelip sevgilinle seni çekerse Furkan? Ünlü birisin ya sen şimdi. Çekemezler. Okulda değil ki sevgilim. "Kız arkadaşım çok ama cep telefonum yok" diye bir şarkın var dizide. Kız meselesi tamam, ya cep telefonu? Olacak. Babam "Orta 1e geç takdirle, alacağım" dedi. "Vallahi diyorum, alacağım" dedi. Hem de istediğim modeli alacak. Söz verdi. "Bu gözlüklerle Harry Potterda oynayabilirdim" Senariste kızıyor musun bazen, adını Havuç koydu diye. Yok, kızmıyorum. Zaten bana Furki, Furko falan derlerdi, hep takma ismim vardı. Şimdi de herkes Havuç diyor. Dalga geçiyorlar. Arada kızıyorum, "Yapmayın, dalga geçmeyin" diyorum ama pek işe yaramıyor. Bizim öğretmen de zaten çok esprili. "Haa-vuçç, tahtaya!" diyor. Memnun musun saç renginden? Bulunmayacak bir saç rengi. Zor bulunur yani. Annem de bu renge boyatmak istiyor ama bir türlü tutturamıyor. Ya gözlükler? Kaç numara bozuk gözlerin? Bozuk değil ki. Cam bunlar, normal cam. Dizi için takıyorum gözlüğü, okulda takmıyorum. Gözlükleri çok sevmiyorum ama ne yapalım ilk bölümde taktırdılar bir kere, şimdi çıkaramam. Bence gözlüksüz daha yakışıklıyım. Kitap okuyor musun? Harry Potterı okudum. Filmini de izledim sonra. Bayağı güzel yapmışlar. Bu gözlükle ben de oynayabilirdim orada... Ya da o kızıl çocuğu oynardım. "Ben de harçlıkla yaşıyorum, harçlık biriktirip ayakkabı, raket alıyorum" Yolda seni görünce ne yapıyor insanlar? Tanıyorlar beni. Şimdi arabayla gidiyoruz. Kafamı camdan çıkardım, herkes camı açtı "Havuç" diye bağırdı. Sahilde paten kayıyorum diyelim, peşimden bağırıyorlar. Geçen gün de kumpir alacaktım. Bir tane kadın çığlık çığlığa bağırıyor. Geliyor üstüme üstüme canavar gibi. "All-lah! Havuç!" deyip kucakladı beni. "Çok iyi oynuyorsun. Biz hep seni izliyoruz" diye bir yığın şey söyledi. Yaşıtların harçlıkla yaşıyor ama sen para kazanıyorsun. Çok para harcıyor musun? Ben de harçlık biriktiriyorum. Eskiden beri para biriktiriyorum. O parayla ayakkabı falan alıyorum. Giysilerimi ben seçiyorum ama annemin aldıklarını da beğeniyorum.